Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Ümmete İsabet Eden Musibet İnsanlığa Kat Kat Daha Sert İsabet Etmiştir

بسم الله الرحمن الرحيم

Ümmete İsabet Eden Musibet İnsanlığa Kat Kat Daha Sert İsabet Etmiştir

İnsan hem bir fert hem de toplumsal/sosyal bir varlık olduğuna göre, kendisine isabet eden musibet de ferdî veya toplumsal boyutta olabilmektedir. Kur’an-ı Kerîm’de insanın yaşlılık, azap, aşırı susuzluk, yorgunluk ve açlık, korku, mal, can ve ürün kaybı gibi musibetlerle sınamaya tâbi tutulduğu belirtilmiştir. Bir de dinde musibet vardır ki bu da dinin yolundan çıkmak, Allah’ın emir ve yasaklarını çiğnemektir. Mesela iman konularında tereddüt göstermek, dinî musibetin en büyüğüdür. Namaz kılmamak, oruç tutmamak, faiz yemek, gıybet ve yalan birer musibettir. Buraya kadar “musibet”, kişisel boyutta insana isabet eden zorlu, sıkıntılı bir sınav sürecidir. Bunun dışında bir de toplumsal boyutta, yani topluma isabet eden musibetler vardır ki bunlar toplumdaki herkese, günahkâr olana da masum olana da, isabet eder. İslam'ın özünü zedeleyen her fikir, insanları İslam'dan uzaklaştıran her iş, hakkı söylemekten geri duran âlimler, hak ile yönetmeyen yöneticiler birer musibettir. İslam’ın bir nizam olarak uygulanmaması, küffarın Müslümanlar üzerinde söz sahibi olması, küfür sistemlerinin hâkim olup Allah’ın nizamının tarih kitaplarına hapsedilmesi bir musibettir. Bu musibetin farkında olmamak veya farkında olup razı olmak, daha vahimi bunlara destek olmak toplumun ﴿وَمَا أَصَابَكُم مِّن مُّصِيبَةٍ فَبِمَا كَسَبَتْ أَيْدِيكُمْ“kendi eliyle yaptığından kaynaklanan” (Şura 30) büyük bir musibettir. Toplum boyutunda musibetler hep azgın bir kavmin kendi elleriyle işlediği günahları ve aşırı sapıklıkları, peygamberlerine ve peygamberlerine destek olan kişilere karşı gelmeleri, zulmetmeleri yüzündendir ve her zaman toplumların helakıyla sonuçlanmıştır. Nuh, Âd, Semûd, Lût gibi kavimlerinin başına gelen bunun gibi musibetler aynı zamanda tüm insanlara birer ibrettir.

Bugün Koronavirüsü de Allah’ın bir uyarısı, imtihanı veya cezalandırması olarak görmek mümkün elbette. Nitekim bir virüsün fertlere hastalık veya ölüm olarak isabet etmesi bu fertler açısından musibettir. Öte yandan virüsten dolayı hükümetlerin aldığı yanlış veya yetersiz tıbbi önlemler, hem fertleri hem toplumları ekonomik yoksulluğa sürükleyen, insan ve toplum psikolojisini çökerten sokağa çıkma yasakları toplumsal boyutta musibettir. Her dinden cemaatle ibadetler, insanların cenaze, hasta ziyareti, doğum, düğün gibi bir araya gelmesi hayati toplumsal, sosyolojik ihtiyaçlardır. Bunların yasaklanması toplumsal boyutta musibettir ve sadece Müslümanlara değil tüm insanlığa isabet etmektedir.

Görüyoruz ki Covid-19’un virüs olarak verebileceği zarar onu alet edinen merhametsiz ve akılsız devlet yöneticilerinin verdiği zararın yanında hiç kalmış. Ölüm sayıları iddia edildiği gibi yüksek çıkmamış, hastaneler dünyanın hiçbir yerinde kapasitelerini aşmamış. Enfekte olan insan sayısı, hastalanan insan sayısının yüzlerce kat üstünde. Ölen insan sayısı iddia edilenin binde biri olmuş. Yani asıl musibet; Covid-19’u bahane ederek merhametsiz sömürgeci kapitalist güç sahiplerinin dünyadaki tüm insanlara karşı artırdığı, hızlandırdığı zalimane uygulamalardır. Daha doğrusu asıl musibet; insanlığın Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın adil, merhametli ve bereketli nizamından mahrum bırakılmasıdır. Müslümanlar bu belanın acısını diğer tüm insanlardan daha çok hissetmekteler. Ancak Müslümanlar olarak bu musibet bir sınav olup sonunda dünya ve ahiret zaferi ile neticelenecekken, gayrimüslimler için hem dünya hem ahiret azabı olarak devam edecektir. Yani, Müslümanlara isabet eden bir musibet, insanlığın geri kalanına kat kat daha sert isabet etmektedir. Büyük âlim İbn Kayyim el-Cevziyye; “Mümine isabet eden bela, kâfire isabet eden beladan daha hafiftir” demiştir.

İslam Ümmeti kendini ve zulüm altında inleyen insanlığı her türlü musibete karşı koruyan kalkanını -Hilafeti- kaybettiği için hem Müslümanlar hem tüm diğer insanlar neredeyse 100 yıldır kâfir devletlerin sömürü, savaş, işgal ve her türlü zulmüne, her türlü belalara duçar oldu. Hilafetin yeryüzünden kaldırılmış olması sadece Müslümanlar için değil tüm insanlık için gelmiş geçmiş en büyük musibettir. İnsanlığa ışık olarak gönderilmiş İslam Ümmeti ne kendini ne insanlığı karanlıklardan kurtaramaz oldu. Hakikaten de Rasulullah (sav) bu günlerin geleceğini de haber vermişti: «لَيُنْقَضَنَّ عُرَى الْإِسْلَامِ عُرْوَةً عُرْوَةً فَكُلَّمَا انْتَقَضَتْ عُرْوَةٌ تَشَبَّثَ النَّاسُ بِالَّتِي تَلِيهَا وَأَوَّلُهُنَّ نَقْضًا الْحُكْمُ وَآخِرُهُنَّ الصَّلَاةُ » “Kıyamete doğru İslam'ın halkaları bir bir dağılacak. İlk kopan halka siyâset, son halka ise namaz olacaktır.“ İşte ilk olarak siyaset halkamızın koptuğunu, yani dinimizi ve dinimizin mensuplarını koruyan Halifemizin elimizden alındığını, dolayısıyla koruyucusuz kaldığımızı görüyoruz. Son birkaç aydır ise basit bir virüs bahane edilerek namazımız da elimizden alındı... Elbette fertler olarak namazlarımıza devam ediyoruz ama İslam toplumu olarak kılacağımız namazlarımızı kaybettik! Cuma Namazlarımız, Teravih Namazlarımız ve Bayram Namazlarımız elimizden alındı!

İmam Gazali (rh) El-İktisad Fi’l-İtikad isimli eserinde “Din ile hükümdar/sultan ikiz kardeştir. Yine bundan dolayı denildi ki: Din esas, hükümdar onun koruyucusudur. Çünkü temeli bulunmayan bir bina yıkılmaya mahkûm olduğu gibi, koruyucusu bulunmayan bir şey de yok olmaya, mahkûmdur” demişti. Yani İslam dini ile İslam’ın yönetimi bir arada olmayınca hem İslam Ümmeti hem de savunmasız tüm insanlık yok olmaya mahkûmdur ki bugün dünyanın her yanında biraz aklını kullanan, Müslüman ve gayrimüslim herkes, bir takım küreselcilerin dünya nüfusunu en aza indirmeye çalıştığını görüyor. ABD’de, İngiltere’de, Almanya’da ve birçok başka kapitalist zengin ülkede insanlar, bugüne kadar inandırıldıkları hürriyetlerin, demokrasilerin hatta anayasalarının ellerinden alınmasına tepki gösteriyor. Dahası bu tepkileri polis gücüyle bastırılıyor. Dünyanın her yanında gittikçe artan bu başkaldırmalar, hükumetlerin aracı olan ana medyada ya gösterilmiyor ya da çarpıtılarak gösteriliyor.

Ferdin musibetlere tepkisi, Rabbine yalvarmak, dua, namaz ve sabırdır. Rabbimiz böyle yapmamızı istemiştir:

﴿يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ ٱسْتَعِينُوا۟ بِٱلصَّبْرِ وَٱلصَّلَوٰةِ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ مَعَ ٱلصَّٰبِرِينَ﴾

"Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah'tan yardım dileyin. Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir." [Bakara 153]

Ama toplumun musibetlere tepkisi bu değildir! Toplumun sabrı, duası, yalvarması başındaki yöneticilere “emr-i bil maruf nehyi anil münker” yapmaktır. Toplumun sabrı, yöneticileri küfür sistemlerini terk edip Allah’ın indirdiği ile hükmetmeye davet etmektir! Toplumun musibetlere tepkisi, içindeki bozuklukları ve bu bozuklukların sebeplerini yok etmek için mücadele etmektir. Bu mücadele Müslümanların üzerine bir farzdır, farzların tacıdır! Allah Subhanehu ve Teâlâ;

﴿إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتَّىٰ يُغَيِّرُوا۟ مَا بِأَنفُسِهِمْ﴾

“Şüphesiz ki bir kavim, kendini (tutumunu) değiştirmedikçe; Allah da onları değiştirmez.” [Ra’d 11] buyurarak İslam toplumunun değişmesini emretmiştir. İslam toplumu içindeki bozukluğa sebep olan başındaki küfür düzenini değiştirmedikçe, Allah musibetleri kaldırmayacak, Müslümanları dünyanın kurtarıcısı kılmayacaktır.

Ey Müslümanlar! Her türlü musibeti def eden İslam’dır! Her türlü hastalığı iyileştiren, katliamları, işgalleri, yoksulluğu, acizliği, korkaklığı, yalnızlığı, sahipsizliği, terk edilmişliği, ümitsizliği, ihaneti vs. def eden İslam’dır! Bir avuç kapitalistin menfaati için çalışan bencil ve acımasız yöneticileri def etmenin reçetesi İslam Ümmetinin elindedir! İnsanoğlunu ve insanlığı cehaletin pençesinden kurtaracak olan güç, el, yumruk sadece İslam’ındır!

﴿ٱلْحَقُّ مِن رَّبِّكَ ۖ فَلَا تَكُونَنَّ مِنَ ٱلْمُمْتَرِينَ﴾

“Hak (ancak) Rabbindendir. Artık, sakın şüpheye düşenlerden olma!” [Bakara 147]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Zehra Malik

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER