HABER-YORUM

Filistin’i ve Diğer Beldeleri Hizb-ut Tahrir’in Kurmaya Çalıştığı

Nübüvvet Metodu Üzere Râşidi Hilafet Devleti

Kurtaracaktır!

 (Tercüme)

HABER:

Al-Hadath ve Amad gazeteleri kendi web sitelerinde 08-08-2017 tarihinde yazar Nihad Ebu Huş’un yazdığı: “Kudüs duvarında bozukluklar” başlıklı bir makale yayınladı. Makale politik, tarihi ve entelektüel safsatalar ve çelişkilerle dolu olmakla birlikte aynı zamanda yazının büyük bir bölümünde Hizb-ut-Tahrir’e yönelik saldırı bulunmaktadır.

YORUM:

Hizb-ut-Tahrir’e yönelik saldırılara cevap.

Yahudi işgalcilerin rahatsızlandığı gibi makale yazarı da Hizb-ut Tahrir’in son Aksa savaşındaki büyük etkisinden çok büyük rahatsızlık duydu. Aynı zamanda Yahudi işgal devletine tâbi olan otorite, Arap ve İslam beldeleri üzerindeki devletlerin rahatsız olduğu gibi büyük güçler ve uluslararası toplum da rahatsız oldu. Makalenin yazarı, son Aksa savaşında Hizb-ut-Tahrir’in Beytül Makdis’te bulunmasını ve büyük etkisini, çirkin bir şey olarak yorumlamıştır. Müslüman ülkelerdeki kukla yöneticilerin rahatsız olma etkisini ve onların peşinden de Batı liderlerinin Netanyahu hükümetini El-Aksa Mescidine karşı eylemleri durdurmak için baskı kurmasındaki Hizb-ut Tahririn büyük rolünü ya bu yazar unuttu ya da göz ardı etmektedir. Hatta konuyla ilgili olarak hükümet başkanı Netanyahu buna işaret ederek şöyle dedi: “Bizim ifşa etmek istemediğimiz şeyler var.”

Makalenin yazarına şunları söylüyorum: Bunları biliyor muydun? Ve perde arkasında neler oynandığını biliyor musun? Sen Hizb-ut-Tahrir’e ne dediğini bilerek söylüyorsan, bu bir felakettir ve eğer ne söylediğini bilmiyorsan bu daha büyük bir felakettir. Eğer bilmiyorsan platform almak zorunda değilsin ve ayrıca ehli de değilsin. Ümmetin düşmanlarından olan Yahudilerin ve Batılı devletlerin ve yönetimlerin saflarında durma sebebini sen eğer bilmiyorsan biz sana açıklarız.

Senin Filistin Kurtuluş Ordusundaki Filistin’i kurtarma mücadelesindeki günlerini hatırladım. Ürdün’de hapiste iken oradaki 17. ve 18.  odalardaki siyasi mahkumları sana hatırlatıyorum. O zaman o iki oda Hizb-ut-Tahrir’li mahkûmlara aitti ve senin odan da aynı yerdi. Sen o zaman Hizb-ut-Tahrir’li gençlerin seninle ve beraberindekilerle tartışmalarıyla Hizb-ut Tahrirle tanışmadın mı? Sen dahil tüm ümmet artık Hizb-ut-Tahrir’in ümmet üzerindeki tebennisini çok iyi bilmektedir! Hizb-ut-Tahrir’in Mescid-i Aksa savaşındaki etkisinin varlığını kınadığın halde şimdi sana soruyorum: Bu son Aksa savaşında partiniz (Filistin Kurtuluşu için Demokratik Cephe) ne takdim etti? veya ister ulusal veya ulusal olmayan bütün hizipler ne yaptı? Aksa savaşında ne takdim ettiler? Medyayı takip eden insanlar Aksa savaşında Hizb-ut-Tahrir’in kaldırdığı Rasulullah Sallahu Aleyhi Vessellem’in siyah rayesinden başka bir şey gördüler mi?

Yazarın “Hizb-ut-Tahrir’in camiler ve dini derslerde özelliklede El-Aksa’da etkileyici bir konumu vardır” hakkındaki makalesini kabul etmekle birlikte makalenin yazarı Hizb-ut-Tahrir hakkındaki bundan önce söylediği düşünceleriyle şu an söyledikleri çelişmektedir! Yazar: “Ne olursa olsun Filistinlilerin hayatlarında Hizb-ut-Tahrir’in varlığı marjinaldir” demektedir. Burada makale yazarının mantığı harikalar harikası gibi görünüyor!!! nasıl olurda varlığı marjinal olan bir parti belirtildiği gibi etkileyici bir konuma sahip olabilir? Ayrıca yazarın Hizb-ut-Tahrir’i Yahudi çakalların ve ajanlarının yaptığı gibi vandalizme, iftira ve istismara atfetmesi meselesi vardır. Hizb-ut Tahrir’in iradesi Kudüslülerle birlikte galip geldiğinde makale yazarı o zaman da Hizb-ut-Tahrir’i vandalizme nispet etmişti!

İşte bu düşünce ve fikirlere sahip olan yazarın Yahudiler, mevcut zelil otorite ve kâfir ülkelerle aynı yüze sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Yahudi çakalların ve onların kuklalarının yaptığını Hizb-ut Tahrir asla yapmadı. Yahudi çakalların ve kuklalarının yaptığı şeyi senin otoriten, FKÖ ve senin seçimlerde ortak çalıştığın fraksiyonlar yaptı. İşte sizler Filistin'de kalan bölgede Yahudilere bir güvenlik kolu olmaya razı oldunuz. Hizb-ut Tahrir gençleri ve onurlu Kudüslüler, Kudüs ve Filistin’i tamamen kurtarmak için gerçek çözümün işgalci Yahudileri kökünden kazımak bunun içinde orduları harekete geçirmek olduğunu bilmektedirler. Onlar, Nübüvvet Metodu üzere Râşidi Hilafet projesinin Müslüman ülkelerdeki mevcut kukla rejimleri ve Yahudi varlığını kökünden sökeceğini, Müslüman ülkelerden sömürgeci büyük devletlerin otoritesini kaldıracağına yürekten inanmaktadırlar. Onların bu inanç ve talebi sömürgeci büyük ülke liderlerinin kalbine korku saldı. Bu korku onları Netanyahu’ya yönelik baskı yapmaya ve uygulamalarını durdurmaya itti.

Makalenin yazarı ve onun partisi bu yüce değerli projeyi gözleriyle, elleriyle ve kafasıyla nasıl idrak etsin! Nasıl olmasın, yazar kendisini dar (ulusal projeyle) bir köşeye sıkıştırır. Halbuki, Kudüslülerle birlikte Hizb-ut Tahrir ve gençleri El-Aksa, Kudüs ve Filistin meselesinin ümmetin ve İslam’ın meselesi olduğu gerçeğini ortaya koydu. Zira bunun aksine bir anlayış tavşan burnunu geçmeyen ulusal proje sahiplerinin iddia ettiği gibi dar çerçevede Arap milliyetçiliği sorunu değildir. Bu ulusal proje ulusal yönetimin ve partilerin yardımıyla Yahudileri Filistin’de etkin kılmaya ve orada fesad çıkarmalarına yol açar. Belki de bu yüzden makale yazarı Hizb-ut Tahrir’in son Aksa savaşındaki etkisine içerlediğinden bunu yazmış olmalı. Ayrıca Yahudi varlığı, Müslüman ülkelerdeki rejimler ve Batılı devletler de aynı şekilde de içerlemiştir.

Makalenin sonunda yazar FKÖ’nün çirkin yüzünü güzelleştirmeye çalışarak sanki Filistin sorunun tek çözüm sorumlusu onlarmış gibi kendilerinden olmayan yetkili ve etkili dini referansları yok sayarak; “Kudüs’ün egemenliği ve onun gelecekteki meselesi konusunda sadece bir tek ve meşru adresi FKÖ’dür diyerek, kendi ruh halini ortaya koymaktadır. Laik yazar burada din ile siyaseti ayırmaya çalışmaktadır. Böylece o büyük sömürgeci devletlerin, Müslüman beldelerdeki kukla liderlerinin ve ulusal otoritenin beyanlarını tekrar etmek suretiyle onlara hizmet etmektedir. Ve ayrıca Yahudi varlığın Filistin Kurtuluş Örgütü ile ilgili muamelesini de onaylamaktadır. Yazar, Filistin meselesinin Filistinlilerin meselesi olmasını isteyen ümmetin düşmanlarının çizgisinde olduğunu açıkça göstermektedir. Kudüs’te Müslümanların İslam beldelerindeki ordulardan Filistin’i kurtarmaları için harekete geçmelerini talep etmeleri ve Filistin meselesinin sadece Filistinlilerin değil, bütün ümmetin meselesi olduğu gerçeğini anlamaları yazarı ve düşmanları korkuttu.

Son olarak da Beytül Makdis’te Hizb-ut Tahrir’in varlığını inkâr edenlere ve etkisinin az olduğunu söyleyenlere şöyle diyorum: “Müslüman ülkelerdeki büyük sömürgeci güçlere, Müslüman beldelerdeki kukla yöneticilere ve zelil otorite sahibi Yahudilere korku verenHizb-ut Tahrir’in etkisine herkes şahitlik etmektedir. Hizb-ut Tahrir’in Kudüs’teki varlığı sizden öncedir ve sizin değiştiğiniz gibi Hizb-ut Tahrir ne değişti ne de başka bir tarafa yöneldi. Hizb-ut Tahrir ümmetin projesini kurmak için İslam ümmetinin liderliğini almaya ve onlarla beraber çalışmaya devam edecek ve Nübüvvet metodu üzere Râşidi Hilafeti kurarak İslam ümmetini kurtaracaktır. Filistin’deki deforme Yahudi varlığını kökünden sökmek suretiyle Filistin’i de kurtaracaktır. Bu yolda diğerlerini caydıran siyasi kirli para ve makam onu asla caydıramaz. Yahudilerin veya büyük devletlerin otoritesine veya sistemlerine asla rehin olmayacaktır. Hizb-ut Tahrir’in Beytül Makdis’te başladığı ve orda Rasulullah Sallahu Aleyhi Vessellem’in rayesini kaldırdığı gibi yine O rayesinde değişiklik yapmadan kaldırmaya devam edecektir. Ve bu yolda Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın izniyle kâfir devletlere, onlara tâbi olanlara, ajanlarına ve onların yolundan gidenlere dikenli küpe olmaya devam edecektir!

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Bürosu adına

Halife Muhammed/Ürdün