Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Halep’in de Musul’un da Türkiye’nin de Kadın ve Çocukları Misak-ı Milliyi Değil İslam’ın Emrini Tatbik Etmenizi İstiyor!

بسم الله الرحمن الرحيم

Halep’in de Musul’un da Türkiye’nin de Kadın ve Çocukları Misak-ı Milliyi Değil İslam’ın Emrini Tatbik Etmenizi İstiyor!

Haber:

Irak'ın Musul kentinde bulunan terör örgütü DAEŞ'ten temizlemek için başlatılan operasyonlarda Türkiye'nin yer alıp almaması gündemin birinci maddesi oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise her konuşmasında Misakı Milli sınırlarına vurgu yaparak, Türkiye'nin bu operasyonda yer alması gerektiğini ifade ediyor. Erdoğan, "Asıl vahimi, […] Türkiye'yi 1923'ten beri böyle bir kısır döngüye hapsedenlerin amacı coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızı, Selçuklu ve Osmanlı geçmişimizi bize unutturmaktır."Kurtuluş Savaşı'na girerken hedef Misak-ı Milli'ye sahip çıkmaktı.” Ve ”15 Temmuz'a 2. Kurtuluş Savaşı diyoruz.” dedi. (Ajanslar)

Yorum:

Cumhurbaşkanı’nın bu Misak-ı Milli vurguları Rus Lideri Putin’le yaptığı telefon görüşmesinin ardından geldi. “El Nusra'yı Halep'ten çıkarmak ve Halep halkının bu noktadaki huzurunu sağlamak için bir çalışmanın içerisinde olalım diye, aramızda böyle bir mutabakatı görüştük” açıklamasının ardından geldi. Şimdi Misak-ı Milli’yi gündem yaparak, 15 Temmuz’u Kurtuluş Savaşına benzeterek Ümmetin içinde karmaşık duygular ve algılar oluşturulmak isteniyor. Tıpkı Halep’te olduğu gibi Musul’da da ABD’nin çıkarlarına hizmet edileceğinin üstü örtülüyor. Amma velakin ne Kurtuluş Savaşı’nda ne 15 Temmuz’da bu Ümmet Misak-ı Milli’ye olan bağlılığından dolayı sokaklara, meydanlara çıkmadı. Demokrasi için şehit olmadı. Tarih ve günümüz konusunda samimi olan herkes bunu çok iyi biliyor. Türkiye’de, Halep’te ve tüm Suriye’de ve elbette Musul’daki Ümmet Misak-ı Milli’nin ve Lozan’ın ne olduğunu çok iyi biliyor. Zira Hilafet devletini parça parça edip, topraklarını adı üstünde “milli”leştirip, bugünkü sahte, gayri İslami milliyetçi sınırlarına hapseden anlaşmanın adıdır Misak-ı Milli.

Ama Türkiye’nin yöneticileri tarihi puslu görüyor: Rusya, Birleşik Krallık, ABD başta olmak üzere itilaf devletleri değil miydi Osmanlı devletine Mondros Mütarekesini imzalattıran? İslam topraklarının her karışını tek tek işgal edip üstüne bir de Misak-ı Milli sınırlarını çizen? Yine aynı devletler değil miydi Lozan Antlaşmasıyla kendi çizdikleri o Misak-ı Milli kararlarını dahi ihlal eden? Halep, Musul, Erbil, Süleymaniye ve Kerkük; sonunda bu antlaşmalarla Türkiye sınırları dışında kalmadı mı? Tam 98 sene boyunca İtilaf devletlerinin ajanı Atatürk’ün ve yandaşlarının yalanlarıyla bu anlaşmalar Müslümanlara “en büyük siyasi başarı” olarak nafile yutturulmaya çalışıldığını Türkiye’nin liderleri kendileri söylemiyor mu?

Lakin Ümmet bu konuları çok fazla inceleme ihtiyacı hissetmiyor artık, artık boş demagojik tartışmalara karnı tok Ümmetin. Bu anlaşmaların asıl nedenlerini, faillerini, hainlerini, arkasındaki ihanet ve entrika ağlarını, üzerine kurulu karttan binaları zaten biliyor, hiçbir zaman unutmadı. Bu Ümmet, kâfir milletlerin aç hayvanlar gibi başına üşüştüğünü başındaki yöneticilerden çok daha iyi hissediyor. Her gün Türkiye’deki askeri üslerden kalkan Rus, Amerikan ve diğer İtilaf devletlerinin uçaklarından atılan bombaları Misak-ı Milli sınırlarımızın içindeki Halep de hissediyor, Türkiye de ki Ümmet de… Neredeyse her gün Rus gemileri boğazdan geçip Suriye’yi bombalayacak takviyede bulunurken bizler Lozan’ı da Misak-ı Milli’yi de hissediyoruz. Ve bugün Amerika’nın IŞİD bahanesiyle Musul’a yönelmesinden dolayı, çoluk çocuk evlerini barklarını terk edip kaçmak zorunda kalan neredeyse 1 milyon Musullu kardeşlerimizin ıstırabını da hissediyoruz.

Ama maalesef Türkiye’nin İtilaf devletlerine hizmetleri o denli büyük ki, ABD Merkez Kuvvetler Komutanı (CENTCOM) General Joseph Votel, Türkiye’nin DEAŞ’e karşı yürütülen kampanyada “olağanüstü öneme” sahip olduğunu belirterek, “Türkiye’nin desteği olmadan şu anda Suriye’de yaptıklarımızı yapamazdık.” diyor. Türkiye de bununla gurur duyuyor.

Ümmet ne Lozan’ı ne de Misak-ı Milli’yi istiyor sizden. Ümmet artık kâfirlerin zincirlerinden, milliyetçilik fikrinin prangalarından kurtulmanızı, Rasulullah ’in sancağını elinize kapıp din ve İman kardeşliğinin gereği olarak Müslüman kadın ve çocukların ıstıraplarını sona erdirmenizi bekliyor. Selçuklu ve Osmanlı’dan bahsetmenizi değil, onlar gibi Allah ‘nun ve Rasulullah ‘in emirlerine uyarak, dünyevi her türlü menfaati ve kazancı elinizin tersiyle iterek kendinizi ve Ümmeti kurtarmanız için harekete geçmenizi bekliyor. ABD’nin yanında yer alıp işgaline destek vermenizi değil! Rusya ile el sıkışıp, Halep’i yerle bir etmenizi değil!

Hizb ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına

Zehra Malik

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER