Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Erdoğan’ın BM Genel Kurulundaki Konuşması Sosyal Medyayı Salladı

بسم الله الرحمن الرحيم

Erdoğan’ın BM Genel Kurulundaki Konuşması Sosyal Medyayı Salladı

Haber:

ABD'nin New York kentinde düzenlenen 71'inci BM Genel Kurulu'nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşması kısa sürede #ErdoganVoiceofTheOppressed (Erdogan Mazlumların Sesi) etiketi altında Twitter'da en çok konuşulan konular arasına girdi ve Trending Topic oldu.

Suriye ve Irak’taki savaştan, mülteci konusundan, AB ile Geri Kabul Anlaşması’na, Türkiye’deki darbeye kadar birçok konuya değindi. Ayrıca konuşmasında BM reformuna ilişkin görüşlerini de dile getirdi. “Dünya beşten büyüktür gerçeğini her fırsatta uluslararası kamuoyuna hatırlatıyoruz” diyen Erdoğan, Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyeli yapısını eleştirdi ve “Beş ülkenin ağzına dünyayı mahkûm edemezsiniz. Ama dünya şimdi bu beş ülkeye mahkûm edildi. Tüm dünyanın temsil edilmediği BM Güvenlik Konseyi, adaleti tesis edemez” dedi ve 20 daimi üyeli bir BM Güvenlik Konseyi önerisi dile getirdi. Lakin sorunlara dair önerdiği sonuçta hayati bir eksiklik, hatta yanlış var…

Yorum:

Erdoğan, "Terörün ve savaşın kıskacında inleyen pek çok ülkede yüz binlerce çocuk, kadın, genç ve yaşlı öldürülmeye devam ediyor. Ölüm ve zulümden kaçan mülteciler Avrupa şehirlerinde aşağılayıcı muamelelerle karşı karşıya kalıyor. Dünyanın pek çok ülkesinde insanlar açlık, salgın hastalıklar, sefalet ve cehaletle boğuşuyor. Bu insanlık onuru ve vicdanını yaralayan utanç verici bir tablodur. Daha da acısı bu krizlerin ve sorunların çoğunun aslında kolayca çözülebilecek mahiyette olmasıdır." diye konuştu. Yine bu konuda “uluslararası toplumun insani değerler sınavında sınıfta kaldığını” söyledi. Türkiye bugüne kadar mülteciler için 25 milyar dolar harcarken, uluslararası desteğin düşük olmasını eleştirdi ve “Ne yazık ki AB de verdiği sözleri tutamamıştır” dedi. “Bu olayın tüm insanlığın ortak meselesi olduğu inancıyla bölgesel ve küresel aktörlerle iletişim ve iş birliği içinde hareket etmeye özen gösterdik” derken Türkiye’nin Avrupa Birliği ile olan mutabakatı çerçevesindeki taahhütlerini başarıyla yerine getirdiğini kaydetti. Fakat Avrupa Birliği tarafından verilen sözlerin ise “adeta unutulduğunu” dile getirdi. Yine benzer bir hayal kırıklığını 15 Temmuz olaylarından sonra yaşadıklarını bu sefer açıkça dile getirmese de, “milletimle iftihar ediyorum” derken ima etti.

Aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, Müslümanların yıllardır haykırmak istediklerini dillendirdi. Bu yüzden de #ErdoganVoiceofTheOppressed etiketi kısa sürede Twitter'da en çok konuşulan konular arasına girdi ve Trending Topic oldu. Fakat ne yazık ki, Erdoğan’ın ifadeleri tüm bu sorunları yine BM’nin, AB’nin ve ABD’nin sahip olduğu ideolojiyle çözmek istediğini gösteriyor. Hâlbuki Batılı laik demokratik kapitalist düzen bu sorunların asıl kaynağıdır. Hatta 15 Temmuz’da darbe girişiminde bulunanlar da laiklik ve demokrasi adına bu darbeye kalkıştılar. Ve Müslümanların üstün gelmesi karşısında şaşkına dönen laik demokrat Batı, Türkiye’ye destek vereceğine, kırk dereden su getirip, karşı tavır almıştı. Gerçek şu ki; BM ve onun gibi kuruluşlar (NATO, IMF, Dünya Bankası vs.) Batı’nın, en başta Amerika’nın dünyayı sömürmek için kendi lehine kullandığı uluslararası kuruluşlardır. Bu kurumlar hiç şüphesiz İslam düşmanıdır, zira onlar çok iyi bilmektedir ki, hizmet ettikleri ideolojiye, yani kapitalizme, alternatif ve güçlü bir rakip olan ancak İslam ideolojisidir. Allah (st) Müslümanları, kâfirlere karşı şu sözüyle uyarmıştır:

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا بِطَانَةً مِنْ دُونِكُمْ لَا يَأْلُونَكُمْ خَبَالاًۜ وَدُّوا مَا عَنِتُّمْۚ قَدْ بَدَتِ الْبَغْضَٓاءُ مِنْ اَفْوَاهِهِمْۚ وَمَا تُخْف۪ي صُدُورُهُمْ اَكْـبَرُۜ قَدْ بَيَّنَّا لَكُمُ الْاٰيَاتِ اِنْ كُنْتُمْ تَعْقِلُونَ

“Ey iman edenler! Sizden olmayanlardan hiçbir sırdaş edinmeyin. Onlar size fenalık etmekten asla geri kalmazlar. Hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların kinleri konuşmalarından apaçık ortaya çıkmıştır. Kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür. Eğer düşünürseniz size ayetleri açıkladık.” [Al-i İmran 118]

Yeryüzündeki tüm sorunların ana kaynağı, laik, demokratik kapitalizmdir. Dünya kendine bunu ilke edinmiş güçlerin zulümleri altında inlemektedir. Demokrasinin eksik olduğu, laikliğin yeterince tatbik edilmediğini iddia edenler de yine aynı sömürgeci laik demokrat kapitalistlerdir. Yoksa dünyanın herhangi bir yerinde bu ideolojiden başka bir ideolojinin tatbik edildiğini görüyor musunuz? BM gibi yardım kuruluşlarının girdiği, IMF’nin veya Dünya Bankası’nın kredi verdiği herhangi bir ülkenin kalkındığını gördünüz mü? Veya herhangi bir (iç) savaştan sarsılmadığını??? Erdoğan da zaten her fırsatta bunlara çatarken, ihanetlerini, hilelerini, ikiyüzlülüklerini söylemiyor mu? Dünyanın her karış toprağında sadece ve sadece dinsizliği, yani laikliği esas alan, hâkimiyeti ise nefsine tabi, sınırlı, aciz insana veren ve bunu da özgürlükler adı altında emniyete alan demokrasiyi esas alan anayasalar ve hükümetler bulunmaktadır. Laik sistemlerin ve onların kuruluşlarının tek amacı, kapitalistleri korumak, onların servetlerini geliştirmek, Batı çıkarlarını muhafaza etmek ve sömürgecilik planlarını uygulamaktır. Bu amaç uğruna her fırsatta sözlerinden dönerler, hileler yaparlar, gerekirse kendi temel prensiplerine aykırı yasalar çıkartırlar, bunlara da bir kılıf uydururlar. Bugün işlerine geldiği için kendi meclislerinde dahi Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi birisinin (ki kendilerince Erdoğan bir diktatördür ve büyük bir dikkatle gözlemlenmelidir) kendilerini eleştirmesine tahammül edebiliyorlar. Lakin işleri bittiğinde değil eleştirmeye, parmak kaldırmasına dahi izin vermeyecekler. Bunun örneklerini de çokça gördük.

Ümmet şunu çok iyi bilmelidir: Erdoğan’ın konuşmaları trend topic olsun veya olmasın, kesinlikle arzuladıkları yönde bir ilerlemenin işareti değildir. Ümmet; eskiden olduğu gibi İslam’ın savunulan değil, davet edilen bir yaşam tarzı olmasını arzuluyor. Dünyanın beşten değil, BİR’den korkmasını arzuluyor. Bu ise ancak Allah (st)’nın emrettiği şekilde İslam’ı hayatımıza hâkim kılacak olan Raşidi Hilafet Devleti’nin yeniden tesis edilmesiyle mümkündür. Ve bu bir farzdır! Ve gerçek izzet burada saklıdır…

Hizb ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına

Zehra Malik

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER