Haber:

Başbakan Binali Yıldırım, “Kararın arka planına bakılacak ve gerekli karşılık verilecek. Almanya ve Türkiye çok önemli iki müttefik. Bu ve buna benzer kararlarla birlikte birdenbire Almanya ile ilişkilerimizin tamamen kötüleşmesini kimse beklememeli.” Dedi. ^{[03.06.2016 Anadolu Ajansı]} 

Yorum:

Almanya’da Federal Meclis, 1915 olaylarını “soykırım” olarak niteleyen tasarıyı onayladı. Alman parlamentosunda “Ermeni soykırımı” ifadesi ilk olarak geçen yıl 1915’in 100’üncü yıldönümü nedeniyle yapılan anmada açık biçimde kullanılmıştı. Ancak Alman hükümeti tasarının meclise getirilmesine engel olmuştu.

Peki, ne değişti de tasarı Alman meclisinde onaylandı? Almanya’nın bu kararı siyasi ve konjonktüreldir. Konjonktürel olan bu tasarının arkasındaki nedenleri şöyle sıralayabiliriz:

Birincisi: Türkiye, mültecilere sınırları açması ile Avrupa mülteci krizi ile karşı karşıya kaldı. Bunun üzerine Almanya ile Türkiye mülteci anlaşmasına vardı. Bu anlaşma uyarınca Avrupa Birliği, Türkiye’ye yeni terör tanımlanmasını şart koştu. Türkiye’nin bu şartı kabul etmemesi sonucunda karşılıklı açıklamalar sonrasında anlaşma çökme noktasına geldi. Davutoğlu’nun istifası sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Bakanı Ömer Çelik ve cumhurbaşkanlığı danışmanlarından anlaşmanın iptali konusunda art arda açıklamalar geldi. Bunun üzerine Avrupa, Erdoğan’ın mülteci kartına karşın “Ermeni Soykırımı” kartını devreye koydu.

İkincisi: Gerek mülteci krizi gerekse Erdoğan’a hakaret içerikli karikatür nedeniyle Merkel, Erdoğan’ın taleplerine boyun eğdiği, Türkiye’ye yakın durduğu iddiasıyla Alman kamuoyu karşısında yoğun eleştirilere maruz kalmıştı. İşte Merkel, bu tasarıyla baskıları bertaraf etmek istemiştir.

Üçüncüsü: Aslında bu tasarı, son zamanlarda açıkça Erdoğan tarafından dile getirilen ve bu bağlamda İstanbul’un fethi ve Kut’ul Ammare gibi düzenlenen şölenler nedeniyle ayyuka çıkan Osmanlılık söylemine bir yanıttır. Çünkü “Ermeni Soykırımı” 1915-16 yıllarında Osmanlı’nın son dönemlerinde olmuştur.

Dördüncüsü: Avrupa Birliği, dış politika ve mülteciler anlaşmasının mimarı Ahmet Davutoğlu’dur. Davutoğlu’nun istifasının ardından Türkiye tarafından mülteciler anlaşmasının hatta tüm anlaşmaların iptali yönünde açıklamalar geldi. İşte Erdoğan mülteciler kartıyla başkanlık sistemi ve vize muafiyeti gibi belli konularda Avrupa’dan ödün istemektedir. Avrupa da “Ermeni Soykırımı” tasarısıyla Türkiye karşı koz elde etmeye çalışmaktadır. 

Peki, Türkiye’nin buna karşı tavrı ne olabilir? Tasarıya Türkiye’nin ilk tepkisi büyükelçiyi geri çağırmak oldu. Diplomatik tepkinin ötesine geçip ekonomik ve siyasi ambargo uygulayabilir mi? Buna cevap, Rusya’nın uyguladığı ekonomik ve seyahat ambargosu nedeniyle bu şuan uzak görülüyor. Başbakan Yıldırım’ın da dediği gibi ilişkilerin kötüleşmesi kısa vadede olanaksızdır ya da beklenmemelidir.

İslami açıdan meseleye gelince, kim olursa olsun kâfir devletlerden asla dost ve müttefik olmaz. Zira Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

وَلَن تَرْضَى عَنكَ الْيَهُودُ وَلاَ النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ  “Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır.” ^{[Bakara 120]}

Türkiye’nin buna tepkisi sadece büyükelçiliği geri çağırmak değil, diplomatik, siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri her türlü ilişkiyi kesmelidir. Türkiye’nin vereceği cılız değil, sert tepki ile ancak Almanya hizaya gelebilir. Bu sadece Almanya için değil, Müslümanlara düşmanlık yapan tüm devletlere yönelik tavrı böyle olmalıdır.

Ne ironidir ki Türkiye, “Ermeni Soykırımına” kısmi tepki verirken, İncirlik’ten kalkan ve Suriye’de Müslümanları bombalayan Alman tornado uçaklarının kalkışına izin veriyor. Hâlbuki buna çok daha sert tepki vermelidir.

Hizb ut-Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına

Ercan Tekinbaş