Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Şimdiki Anayasa da, Yeni Anayasa da Köhnelik ve Çürümüşlükten Öteye Geçemeyecek ve Asla Kapsayıcı Olmayacak!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber - Yorum

Şimdiki Anayasa da, Yeni Anayasa da Köhnelik ve Çürümüşlükten Öteye Geçemeyecek ve Asla Kapsayıcı Olmayacak!

Haber:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gerçekleştirdiği konuşmada, adaletin vazgeçilmez olduğuna dikkat çekerken “Adalet mülkün temelidir” sözünün devletin adalet üzere ayakta durduğunun sembolü olduğunu belirtti. Erdoğan “Yeni Anayasa’mızın gerek hazırlık süreci gerekse içeriği itibari ile bu ülkeyi seven herkesi kapsayıcı nitelikte olması son derece önemlidir.” dedi. (03.09.2024 Milli Gazete)

Yorum:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2024-2025 adli yıl açılışında yaptığı konuşmada, Türk halkının yeni anayasaya ihtiyacı olduğundan değil  -aslında tabii ki var ama bu, insan yapımı bir anayasa değil İslam anayasasıdır- kendi kişisel çıkarları için, daha da önemlisi efendisi Amerika’nın çıkarları için, yeni anayasa çıkışında bulundu. Erdoğan, kamuoyunu kandırmak, laikiyle, ateistiyle, Müslümanıyla, Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Alevisiyle tüm kamuoyunun köhne çürük yeni (eski) anayasaya desteğini almak için yeni pozitif anayasanın kapsayıcı nitelikte olacağını belirtti. Oysa aciz, muhtaç ve eksik insan aklından çıkan pozitif anayasa ne kadar kapsayıcı nitelikte olabilir! Anayasa yapıcıları, anayasa yaparken ya kendi çıkarlarını ya yönetici elitin çıkarını ya zenginlerin çıkarını ya da mensubu oldukları partinin çıkarını dikkate alacaklardır. Anayasada bir kesimin çıkarının dikkate alınması, diğer kesimin çıkarının aleyhine olacağı anlamına gelir. Daha doğru bir ifadeyle, yeni anayasada sadece Erdoğan’ın şahsi çıkarı -iktidarının uzatılması- dikkate alınacaktır. Bu yüzden Erdoğan’ın kapsayıcı nitelikte olacağı sözü ya da başka kesimlerin çıkarının da kısmi olarak dikkate alınması, garnitürdür, kamuoyunu kandırmaya yöneliktir.

Tabii ki özel de Türk halkı genelde tüm Müslümanlar yeni bir anayasaya muhtaçtır, sürekli yeni anayasa açıklamalarının gündeme gelmesi bunun göstergesi ve kanıtıdır, ancak bu anayasa kesinlikle pozitif anayasa değildir, Kitap ve Sünnete dayalı İslam anayasasıdır. İslam dışında her ideoloji ve anayasa çürüktür, yozlaşmıştır, çağımızın ihtiyaçlarına asla cevap veremez. Her on yıl ya da yirmi yılda yeni bir anayasa ihtiyacının gündeme gelmesi bu dediğimizin en sağlıklı kanıtıdır.

AKP yandaşı kesimler, yeni anayasaya gerekçe oluşturmak ve destek sağlamak için eski(miş) anayasanın asker tarafından yapılmış bir darbe anayasası olduğunu ve sivil bir anayasaya ihtiyacının kaçınılmaz olduğunu ileri sürüyorlar. Halbuki askeri anayasa da sivil anayasa da insan aklından çıkan bir anayasadır. Aralarındaki tek fark, o zaman anayasa yapıcılarının askerlerin (yani İngilizlerin) çıkarlarını ve darbe şartlarını dikkate almalarıdır. Bugünse yapılacak yeni anayasada Erdoğan, AKP (yani Amerikalıların) çıkarları dikkate alınacaktır, ama aciz bir insan aklından çıkmış olmaları açısından her ikisi arasında hiçbir fark olmayacaktır.

İronik olan ise, şimdiye kadar İslam’dan dem vuran, iktidara gelmek için Müslümanların oylarını alan ve Müslüman olduğunu iddia eden Erdoğan gibi birinden İslam anayasası ifadesinin gündeme gelmemiş olmasıdır.

Gelelim, “adalet mülkün temeli” ifadesine, günümüz seküler devletlerde adalet değil, zulüm mülkün (yani iktidarın) temelidir. Bırakın İslam dünyasındaki zorba devletleri, Hilafet yıkılıp yerine laik cumhuriyet kurulduğundan bu yana sadece Türkiye’de bile adalet değil zulmün mülkün temeli olduğunun en somut kanıtı, 100 yıllık cumhuriyet döneminde Müslümanların ve Kürtlerin sürekli zulüm görmüş olmalarıdır.

İslam’a dayanmayan adalet, adalet olamaz, zulüm olur. Günümüzde “adalet mülkün temeli” sözcüğü, Müslümanlara zorba laik devleti ve rejimi kabul ettirmek için ne idüğü belirsiz söylenmiş bir sözdür. Hilafet yıkıldıktan sonra adalet, Kemalist laiklerin yani İngilizlerin adaleti idi. Günümüzde ise adalet, Erdoğan’ın yani Amerika’nın adaletidir.

Dolayısıyla eğer mülkün temelinin adalet olunması isteniyorsa, bu, İslam ve Hilafet Devleti olmalıdır. Adalet kişilerin çıkarlarından değil, kişiler üstü bir varlıktan gelmelidir. Doğal olarak bu da Allah’tır ve sistemi Hilafettir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ercan Tekinbaş

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER