Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
İngiltere’de Müslümanlara Karşı İsyan Eylemleri Tommy Robinson Ve Tilkinin Pirelerinden Nasıl Kurtulduğu!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber - Yorum

İngiltere’de Müslümanlara Karşı İsyan Eylemleri Tommy Robinson Ve Tilkinin Pirelerinden Nasıl Kurtulduğu!

Haber:

Birleşik Krallık, 29 Temmuz 2024'te üç genç kızın öldürülmesinin iftirayla Müslüman bir göçmenin üzerine atılmasından bu yana 37 kasaba ve şehirde bir hafta boyunca şiddetli isyan eylemlerine ve kaosa sahne olmaktadır. Bunun üzerine Southport’ta: 53, Rotherham’da: 51, Hull’de: 11, Sunderland’da: 4, Plymouth’ta: 3, Stoke-on-Trent’te: 3, Liverpool’da: 2, Weymouth’da: 2 ve Tamworth’da: 1 olmak üzere onlarca polis memuru yaralandı. Yüzlerce isyancı tutuklandı ve isyanlar sırasında şiddet olaylarına karışmaktan ya da şiddeti teşvik etmek için elektronik medya kullanmaktan suçu sabit olanlar hapis cezasına çarptırıldı. Şu anda isyan eylemleri yatışmış olsa da, toplumdaki büyük hoşnutsuzluk hâlâ yüzeyin altında kaynamaya devam ediyor.

Yorum:

Ancak bu neden meydana geldi?! İki karşıt bakış açısı var ama her ikisi de ortada yok; birincisi; hiçbir şeyin Müslüman karşıtı ırkçılığı haklı çıkaramayacağı, ayaklanmaların “aşırı sağ” tarafından verilen yanlış bilgilerden kaynaklandığı ve bu ayaklanmalara, çözülmüş İngiliz Savunma Ligi’nin başkanı Tommy Robinson tarafından saygınlık kazandırıldığı şeklindeki bakış açısı. İkinci bakış açısına gelince; isyan eylemlerine eşlik eden şiddetin yanlış olduğu ancak bunun, tehlikeli Müslüman göçmenlerin ülkelerini ele geçirmesinden ve İngiliz değerlerini reddetmesinden korkan sıradan beyaz İngilizlerin meşru hayal kırıklıklarından kaynaklandığı yönündedir. Ancak Tommy Robinson, yürüyüşler düzenleyerek ve İngiltere’deki Müslüman toplulukların “taciz cihadı” adı altında İngiltereli kızları taciz ettiğini iddia ettiği “İngiltere’ye Taciz” serisi gibi uzun propaganda videoları yayınlayarak kesinlikle önemli bir rol oynamıştır. Dolayısıyla onun korku çığırtkanlığı propagandası son derece kışkırtıcıydı ancak insanların onun mesajını bu derece kabul etmesine neden olan başka bir şey olması gerekiyordu. Nitekim isyan eylemleri devam ederken destekçilerine barışçıl davranma çağrısında bulundu ancak konuşmasının doğası aciliyet doluydu ve sadece Müslümanlar için değil, aynı zamanda Müslümanların İngiltere’yi “ele geçirmesine” izin verdiğini iddia ettiği İngiliz polisi, siyasetçileri ve medyası için de kötü bir tablo çizdi. Kışkırtıcı sözler evet ama neden insanlar ona inanmaya istekli oluyorlar ki?!

Diğer görüşe gelince; Birleşik Krallık’taki çoğu insan zaten giderek yoksullaşıyor ve böyle zamanlarda Müslümanlar gibi diğer yoksul insanları suçlamak kolaydır. Müslümanların İngiltere’yi ele geçirmesine gelince; bu tamamen hayali bir şeydir. Ancak isyanın kışkırtıcıları ve onları destekleyenler böyle düşünüyorlar! Bu görüşe göre Tommy Robinson insanları buna inandıramadı, aksine kendisi bunun doğru olduğunu iddia etti ve birçok beyaz insanın inandığı ama söylemeye korktuğu şeyleri tekrarlayıp durdu.

Bazıları Tommy’yi suçluyor ama Tommy de insanları suçluyor; Tommy’nin, insanların, İslam’ın ve Müslümanların çok kötü olduğu ve bir şeyler yapmaları gerektiği konusunda haklı olduklarını söylemesine rağmen İngiliz siyasetçiler ve medya organları sorunu görmezden geldiler.

Medya organlarında ve hükümette İslamofobi ve Müslüman karşıtlığı nedeniyle birilerini suçlamaya çalışanlar bize çocukların eski “Tilki ve Pireleri” hikayesini hatırlatıyor. Bu hikayede kurnaz bir tilki, bir yün parçasını ısırıp suyun içinde yavaşça yürüyerek pirelerinden kurtulur. Tilki ağzında yün parçası ile suda ilerlerken su derinleştikçe pireler kendilerini boğulmaktan korumak için tilkinin vücudunun üzerinden giderek daha yükseğe tırmanırlar; ta ki su tilkinin vücudunu tamamen batırana ve tüm pireler tilkinin kafasına yapışana kadar.Daha sonra tilki, sadece burnu suyun üzerinde kalana ve tüm pireler üzerine yerleşene kadar başını yavaşça suyun altına indirir.Nihayet tilkinin burnu su seviyesinin altına girince pirelerin sığınabileceği tek yer, dişleriyle kavrayabildiği bir yün parçası olur ve pireler de onun üzerine atlarlar; işte o zaman tilki artık pirelerle birlikte yüzen yünü bırakır ve pirelerden arınmış bir şekilde kuru toprağa geri döner.

İşte şu anda parmaklarıyla Tommy Robinson’u işaret eden politikacılar ve medya organları bu tilkidir. Zira yirmi yıl önceki Tony Blair hükümetinden bu yana İslam’a ve Müslümanlara karşı nefretin çoğalmasına verimli zemin hazırlayanlar bizzat onlardır. Dolayısıyla bu ırkçılık, isyan eylemlerinden sonra kendilerini bir kez daha temizlemek ve daha önce yaptıkları gibi İslam’a ve Müslümanlara saldırmaya devam etmek için her ne kadar bu konuda istekli olsa da kasıtsız olarak bir araç olan Tommy Robinson ve takipçilerine atmak istedikleri pirelerdir.

Nitekim Blair 2001 yılında Başbakan seçildiğinde David Blunkett’i İçişleri Bakanı olarak atadı ve o yıl Bradford’daki Müslümanlar, aşırı sağcı faşist İngiliz Ulusal Partisi (BNP) tarafından düzenlenen bir yürüyüşe tepki olarak ayaklanmışlardı. Bunun üzerine Blunkett, isyan eylemlerinin suçunu kültürel farklılıklara dayandırdı ve bu da Müslümanlara yönelik sürekli bir kültürel karalama yağmuruna kapı araladı. Zira BBC’ye şunları söyledi: “Bizim kabul kriterlerimiz var; nasıl ki bizim başka bir yere gittiğimizde yapmamız gerektiği gibi ülkemize gelenlerin de -şu anki durum gibi- bu kriterleri kabul etmeleri gerekiyor.” Bu durum, Müslümanların Irak savaşına karşı çıkmasıyla daha da kötüleşti ve her yıl İşçi Partisi ve Muhafazakar Parti’den olan İngiliz siyasetçiler Müslümanların “İngiliz değerlerini” benimsemeleri gerektiğini vurguladılar. Bunun üzerine yeterince İngiliz olmadıklarını veya aniden sakal bıraktıklarına dair herhangi bir işaret olup olmadığını araştırmak için özellikle okullarda Müslümanları gözetlemek amacıyla sözde bir “engelleme” politikası uyguladılar. Nitekim Müslümanların yasalara uymaları ve çevrelerindekilerle barış içinde yaşamaları yeterli olmadı; aksine kabul edilmeleri için “entegre olmaları”, diğer bir ifadeyle İngiliz değerleri denilen şeyleri benimsemeleri ve kafalarında dolaşan düşünceleri ve kalplerinde dolaşan duyguları değiştirmeleri gerekiyordu.

“Beyaz” isyan eylemleri öncesinde, Filistinlilere yönelik sömürgeci Siyonist soykırıma karşı düzenlenen barışçıl protestolar iftirayla “nefret yürüyüşleri” olarak yaftalandı ve Filistinliler işgale direndikleri için iftirayla terörist olarak damgalandılar. Bu suçlamaların medya organları ve hükümet tarafından vahşice yayılması, İngiltere tarihinde eşi benzeri olmayan bir olaydır. Hizb-ut Tahrir, terörle mücadele yasası kapsamında neredeyse hiçbir kamuoyu tartışması olmaksızın yasaklandı ve çok sayıda kişi, yalnızca Filistinlilerle dayanışma ifadelerinde bulundukları için antisemitizm suçlamasıyla tutuklandı ve işlerinden kovuldu.Müslümanlar kendilerine yönelik bu saldırı nedeniyle acı çektiler ancak peki ya toplumun geri kalanı üzerindeki etkisi nasıl oldu?Bu propagandanın aydınlanmamış zihinler üzerindeki etkisi hafife alınmamalıdır. Zira bütün bir beyaz kuşak,Müslümanların iyi bir vatandaş olamayacakları ve İslami değerler İngiliz değerlerinden farklı olduğu için yaşadıkları ülkeye ihanet edecekleri yönündeki bir bakış açısıyla medya organları ve siyasetçiler tarafından bombardımana maruz kaldılar. Şüphesiz bu, Müslümanları derhal en alt bir sınıf olarak tasvir ediyor; çünkü onlar, cömertçe ülkesini Müslümanlara açan beyaz adamın misafirleridir. Tabii ki onlar, herkesin ülkesine gelip yerlilerin ne düşündüğünü umursamadan istedikleri her şeyi alan “iyi, beyaz” İngilizlerdi ama bu başka bir konu!

Peki İngiliz değerlerinin hangi hal üzerinde olduğunu gerçekten kim tanımlayabilir? Zira bu değerler her zaman çok sayıda olmuştur ve zaman içinde de değişmektedirler. Dolayısıyla Tommy Robinson’un yaptığı şey, Siyonistleri, Hindu milliyetçilerini ve diğer İslamofobik grupları, geleceklerinden korkan pek çok apolitik-siyasi olmayan beyazın kolayca sindirebileceği "İngiltere’ye Taciz" anlatısı ekseninde çevrimiçi bir harekette birleştirmektir. Şimdi ise takipçileri hapse girecek ve yakında o da onlara katılabilir; ancak önümüzdeki yıllarda İngiltere’deki Müslümanlar İslam’a olan inançları nedeniyle daha az değil daha fazla düşmanlıkla karşı karşıya kalacaklardır.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اصْبِرُواْ وَصَابِرُواْ وَرَابِطُواْ وَاتَّقُواْ اللّهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَEy iman edenler! Sabredin; (düşman karşısında) sebat gösterin; (cihad için) hazırlıklı ve uyanık bulunun ve Allah'tan korkun ki başarıya erişebilesiniz.” [Al-i İmran 200]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Abdullah Rubin

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER