Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Raşidi Hilafet, İşgal Altındaki Toprakları Kurtarmak İçin Cihad Etmek Amacıyla Müslüman Orduları Seferber Edecektir!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Raşidi Hilafet, İşgal Altındaki Toprakları Kurtarmak İçin Cihad Etmek Amacıyla Müslüman Orduları Seferber Edecektir!

Haber:

Pakistan Hükümeti Basın Bilgilendirme Dairesi, Kurban Bayramı münasebetiyle Başbakan Muhammad Şehbaz Şerif’in şu ifadelerin geçtiği bir mesajını yayınladı: “Bu bayram gününde, vahşi yabancı işgale cesurca göğüs geren ancak kendi kaderlerini tayin etme haklarını elde etmek için verdikleri mücadelelerinde kararlılıklarını sürdüren Filistinli ve Keşmirli kardeşlerimiz için dua ediyor, Kurban Bayramı ruhunun tüm İslam ümmetine dayanışma, birlik, refah, başarı ve mutluluk ruhunu getirmesini temenni ediyorum.”

Yorum:

Gerçek şu ki Müslümanların başındaki yöneticiler Müslüman ordularını dizginlemek yoluyla işgal karşısında Müslümanları yalnız bırakmışlardır; bunun da ötesinde onlar, işgalcilerle siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkiler kurmak yoluyla onlarla ilişkileri normalleştirmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla İslam ümmetinin birliğinden bahsederlerken ulusal sınırları ve ulus devlet mefhumunu kutsallaştırmak yoluyla ümmetin bölünmesini sağlıyorlar. Gazze’deki Müslümanlara yönelik soykırım, yöneticilerin gerçekliğini tam olarak ifşa etmiştir; bu yüzden İslam ümmetinin, gerçek bir değişim için mevcut yöneticilerin ötesine bakması gerektiği gibi Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti kurmak için de Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışması gerekmektedir.

Hilafet, Müslüman topraklarını işgal edenlerle savaş hükümleri çerçevesinde muamele edecek olup Hizb-ut Tahrir, anayasa taslağının 188. maddesinde açıkça şunu belirtmektedir: ““İsrail” gibi fiili harbi devletlere karşı bütün ilişkilerde savaş hali esas tutulmalıdır.” Bu yüzden Hilafet, Müslümanların topraklarını kurtarmak için cihat öncesinde işgal güçleriyle tüm ilişkileri kesecektir.

Hilafet laik milliyetçi bir devlet olmadığı için düşmanlarla savaş temeli üzere bir tutum benimseyecektir. Zira Hilafet, insan yapımı kanunlarla ve ulusal sınırlarla sınırlı değildir. Dolayısıyla o, sadece Allah’ın emir ve yasaklarına ve Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in sünnetinin üzerine delalet ettiği şeylere bağlı kalır; zira Allahu Teala Tevbe suresinde şöyle buyurmuştur: انفِرُوا خِفَافاً وَثِقَالاً وَجَاهِدُوا بِأَمْوَالِكُمْ وَأَنفُسِكُمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ (Ey müminler!) Gerek hafif, gerek ağır olarak savaşa çıkın, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.” [Tevbe 41] [النفير-en-Nefîr], yani Allah yolunda cihad etmek için çıkmak demektir.

Cihadın Kur’an’daki delilleri, savunma ve saldırı savaşları da dahil olmak üzere genel ve mutlak deliller olup önleyici ve benzeri kıtal ve savaşlarda düşmana karşı inisiyatif almayı içerir. Ayrıca düşmana karşı genel ve mutlak tüm savaş türlerini içerir. Dolayısıyla cihadın tahsis edilmesi veya saldırı savaşı olmaksızın savunma savaşıyla sınırlandırılması, bunu tahsis eden veya kayıt altına alan şerî bir nâssa muhtaçtır. Dolayısıyla da ne Kur’an’da ne de Peygamber’in sünnetinde bunu sınırlandıran veya kayıt altına olan şerî bir nâss yoktur; bu yüzden cihad, düşmana karşı tüm kıtal ve savaşları içeren genel anlamıyla kalmaya devam eder.

(Bedâ'I’u’s-Sanâ'i' Fî Tertî-bi’ş-Şerâ'i) adlı Hanefi fıkıh kitabında şöyle geçmektedir: “Cihada gelince; lügatte çaba sarfetmek demektir. Şerî tarifi ise, Allah Azze ve Celle yolunda, beden, para, söz ve benzerleriyle savaşmak için çaba sarfetmeyi ifade etmektedir.” Yine “El-İkna” adlı Şafi fıkhı kitabında cihadın tanımı şöyle geçmektedir: “Allah yolunda savaşmaktır.” Ayrıca Şirazi, el-Mühezzeb adlı kitabında, “cihadın savaş” olduğunu vurgulamaktadır.

Ey Pakistan Silahlı Kuvvetleri içindeki subaylar! Sizleri Allah’ın, Rasulü’nün ve müminlerin düşmanlarıyla savaşmaktan alıkoyan yöneticileri kökünden söküp atın. Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti kurmak için Hizb-ut Tahrir’e bir an önce nusret verin. İşte o zaman Halifeniz, işgal altındaki toprakları kurtarmak için sizlere liderlik edecek ve hainler sizleri büyük cihadın sevabından mahrum edemeyecektir. O halde cihad vacibini terk ederek onların günahlarına ve cezalarına ortak olmayın.

Allah Subhanehu ve Teala’nın sizlere vermiş olduğu altın fırsatı değerlendirin ve savaşa çıkın; zira Ebu Hureyra Radıyallahu Anh’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e Allah Azze ve Celle’nin yolunda cihad etmeye ne muâdil olabilir? denildi. Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: لَا تَسْتَطِيعُونَهُSizin ona gücünüz yetmez.” Bu sözü kendisine iki veya üç defa tekrarladılar, hepsinden de şöyle buyurdu: لَا تَسْتَطِيعُونَهُSizin ona gücünüz yetmez.” Üçüncüde ise şöyle buyurdu: مَثَلُ الْمُجَاهِدِ فِي سَبِيلِ اللهِ كَمَثَلِ الصَّائِمِ الْقَائِمِ الْقَانِتِ بِآيَاتِ اللهِ لَا يَفْتُرُ مِنْ صِيَامٍ وَلَا صَلَاةٍ حَتَّى يَرْجِعَ الْمُجَاهِدُ فِي سَبِيلِ اللهِ تَعَالَىAllah yolundaki mücahidin misali, oruç tutan, namaz kılan, Allah’ın ayetlerine itaatkâr olan kişinin misali gibidir ki Allahu Teala’nın yolundaki mücahid (evine) dönünceye kadar ne orucunu ne de namazını bırakmaz!” [Sahih-i Müslim]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Musab Umeyr – Pakistan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER