Salı, 24 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/26
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Filistin Sorununun Tek Çözümü; Yahudi Varlığının Kökünden Sökülüp Atılması ve Mübarek Toprakların Tamamının Kurtarılmasıdır. Bu da Mısır ve Ordusunun Vacibidir!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber - Yorum

Filistin Sorununun Tek Çözümü; Yahudi Varlığının Kökünden Sökülüp Atılması ve Mübarek Toprakların Tamamının Kurtarılmasıdır. Bu da Mısır ve Ordusunun Vacibidir!

Haber:

El-Arabiya el-Hades kanalı 3/3/2024 Pazar günü, Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükrü’nün, Gazze’deki savaşın bölgenin güvenliğine karanlık bir gölge düşürdüğünü söylediğini, bölgesel huzursuzlukların sürekli olarak genişlediği konusunda uyardığını ve mevcut çatışmanın bir Filistin devletinin kurulmasından başka bir çözümünün olmadığına dikkat çektiğini belirtti.

Yorum:

Filistin topraklarındaki mevcut çatışma, otoritesini ve devletini kaybetmiş tüm ümmetin çatışması olup bu, Amerika’nın vizyonuna göre tasfiye edilmeye ya da çözülmeye çalışılmaktadır ki Amerika’nın vizyonu ise, Yahudi varlığını korumak, daimileştirmek ve ümmeti meşgul edip vahdetini engelleme için onu mızrak başı veya ileri bir üs olarak ümmetin bağrına zehirli bir hançer gibi yerleştiren Batı’nın istediği gibi onun varlığı normal bir hale gelsin diye bir bütün olarak bölgeye entegre etmektir; Batı’nın başımıza yerleştirdiği işlevsel rejimler ise, ümmetten kopmuş olup onun meselelerini benimsememekte, aksine ümmetin düşmanının meselelerini benimsemekte ve onun çıkarlarını gözetmektedirler. Dolayısıyla bu rejimler, Yahudi varlığının koruyucusu ve garantörleridirler. Bu nedenle şimdi, özellikle şimdi, Yahudilerin suç işlemeye devam etmesiyle çatışmanın çemberinin genişlemesinden, bunun kurtların kemirdiği tahtları yıkabileceğinden ve bunun da Batı’nın elindeki düğümün çözülmesine ve Batı’nın çok ama çok korktuğu toprak parçasında muhlislerin güçlenmesine yol açabileceğinden endişe ediyorlar.

Sanki birbirini vuran ve birbirine zarar veren iki eşit taraf arasındaki bir çatışmaymış gibi Gazze’deki olup bitenleri bir savaş olarak nitelendirmek, hilekârlığın zirvesidir! Sahip olduğu teçhizat, silah ve adamlar ne kadar Allah aşkına?Yahudilerin, silahları olmayan ve kendilerine karşı direniş göstermeyen savunmasız sivillere karşı işlediği bu aşırı suçtan ve hain ve vahşi düşmandan önce kardeş ve dost tarafından kuşatılarak aç kalmalarından sonra onlardan geriye ne kaldı sanki?!

Ümmet ve onun kışlalarında konuşlanmış orduları tarafından nefsine zulmederek yardımsız bırakılmasının ortasında Yahudiler Gazze’de yaş kuru her şeyi yakıyorlar ve yaşlı-genç, bebek-kadın-yaşlı ayrımı yapmıyorlar; ama Gazze halkını yardımsız bırakan veya onların kuşatılmasına ortak olan herkes, iyi niyetle de olsa, dua etse, oruç tutsa ve hacca gitse bile kıyamet gününde Allah’ın huzurunda hesaba çekilecektir; zira onlara yardım etmeye muktedir olan biri bu vacibi konusunda sessiz kalırsa, bu masum insanların kanından beri olamaz.

Filistin meselesi Amerika’nın vizyonu ve önerisiyle çözülemez; aksine İslam topraklarının bir karışından dahi taviz vermeyi haram kılan ve bunun dışında ölünceye kadar savaşmayı farz kılan bağlayıcı şerî hükümlere göre çözülür. Zira Filistin topraklarının tamamı haracî arazi olup tüm ümmetin mülküdür ve herhangi birinin ondan feragat etmesi caiz olmadığı gibi Filistinli bile olsa hiç kimse bu hakka sahip değildir; mübarek toprakları kurtarma vacibi, tüm ümmetin vacibi olup en büyük vücubiyet ise Mısır ve ordusunun üzerine düşmektedir. Mısır halkının vacibi ise derhal harekete geçip meydanlarda, Allah’ın kendilerine farz kıldığı, Yahudi varlığını kökünden söküp atma, mübarek toprakların tamamını kurtarma ve kendileriyle bu vacip arasında engel olan herkesi kökünden söküp atma görevlerini yerine getirmesi için orduların harekete geçmelerini talep etmeleridir. Orduların vacibi ise, buna teşvik eden ümmete hızla ve acil bir şekilde icabet etmeleri ve Gazze ve diğer yerlerdeki halkımızdan yaslıların, dulların, yetimlerin ve çocukların çığlıklarına cevap vermeleridir. Zira onların yardım çağrılarına cevap vermek vacip, onları yardımsız bırakmak ise bir musibet ve büyük bir günahtır; bu duruma düşen herkesten Allah’ın huzurunda beri olacağız.

Ey Kenane ordusu içindeki muhlisler: Bizler Allah için sizlere hatırlatıyoruz; şüphesiz dönüşünüz O’na olacak ve o zaman rejimin size vermiş olduğu maaşlar, rütbeler, madalyalar ve imtiyazlar size hiçbir fayda sağlamayacaktır. Vallahi o zaman keşke dünyaya dönebilsem de oradaki kardeşlerime yardım edebilsem temennisinde bulunacaksınız. O halde acele edin, şu an elinizde bir fırsat var, siz ona ve onun halkına aitsiniz ey hayırlı askerler ve ey Nasır Selahaddin’in, Muzaffer Kutuz’un, Zahir Baybars’ın ve Nasır Kalavun'un torunları! Sizin tüm atalarınız adam gibi adamlardı ve Mısır bu ümmet için koruyucu bir kalkandı; o halde onların yolundan gidin ve onların sünnetlerini sünnet edinin. İslam’a siz yardım etmeyeceksiniz de sizden başka kim yardım edecek?! Bizler, Kudüs’ün gerçek ve samimi bir şekilde kalbinizde olduğunu kesin olarak bildiğimiz gibi Kudüs’ü özgürleştirmek, Kudüs topraklarını kirleten mutant Yahudi varlığını kökünden söküp atmak için yanıp tutuştuğunuzu, sizinle bunun arasında sadece ellerinizi bağlayıp boyunlarınıza dolayan ajan rejim olduğunu da biliyoruz; haydi o zaman boğazınızdaki çemberi çıkarın, prangaları kırın, sizinle rejim arasındaki bağları koparın ve onu sadece Allah’a, sonra da ümmetin evlatlarından İslam’ı tatbik etmek için çalışan muhlislere bağlayın, onlarla birlikte ellerinizi serbest bırakacak İslam’ın devletini kurun, böylece Filistin’e ve halkına yardım edin ve esir Aksa’sını özgürleştirin; şunu çok iyi bilin ki sizinle Mescid-i Aksa arasındaki şey, Mısır halkının ve tüm ümmetin adaletiyle nimetleneceği Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafetin olduğu bu devletin kurulmasıdır. Allah’ım bu devleti çabuklaştır ve Mısır askerlerini onun ensarlarından kıl. Allahumme Amin.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ

Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasulü’nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” [Enfal 24]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Said Fazıl - Mısır

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER