Haber-Yorum

Sudan İçin İstikrarlı ve Müreffeh Bir Gelecek Sağlayacak Olan Sadece Hilafettir

Haber:

Troyka üyesi olan devletler (Norveç, İngiltere ve ABD), Juba Barış Anlaşması’nın uygulanmasına ilişkin bir çalıştayın başlatılmasını memnuniyetle karşıladı ve Troyka dün yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Juba Barış Antlaşması, korunması gereken önemli bir başarıyı temsil etmekte olup bu da Sudan halkının hak ettiği istikrarlı ve müreffeh bir geleceğe ulaşması içindir. Zira çatışmanın temel nedenlerinin çözülmesi ve tüm halkının adil bir şekilde güçlendirilmesi gerekiyor.” (Ahbarul Yevm, 01/02/2023).

Yorum:

Evet, Juba Barış Anlaşması önemli bir başarıyı temsil edebilir. Ancak bu Sudan halkı için değil, aksine bu silahlı hareketlerin arkasındakiler içindir. Onlar için önemli olan başarı ise, sömürgecinin Sudan’ı kontrol etmesini ve servetlerini yağmalamasını kolaylaştıracak şekilde Sudan’ın bölgesel varlıklara bölünmesidir. Zira meşum Juba Anlaşmasında geçen en kötü şey, bölgesel bazdaki birçok meselenin tek bir mesele haline getirilmesidir; zira Darfur, Mavi Nil, Güney Kordofan, Kuzey ve Doğu yörüngesi, evet bu bölgeler gelecekte bölünmek için hazırlanmaktadır. Nitekim bu, Troyka’nın açıklamasında da geçmiştir. “…Tüm halkının adil bir şekilde güçlendirilmesine gelince;” onlar çok iyi biliyorlar ki Sudan halkı tek bir halk olup insanlık için çıkarılmış en hayırlı ümmet olan İslam ümmetine mensuptur. Ayrıca bahsedilen tüm bölgelerin halkı Müslümandır ve onların tamamının acısını çektiği tek bir konu vardır ki o da gözetimin ihmal edilmesidir. Zira birbirini takip eden hükümetler ve bunlardan önceki İngiliz işgal hükümeti, insanların sorunlarını umursamadılar ve onların temel ihtiyaçlarını karşılamadılar. Aksine bazı kabilelere Havakir denilen toprakları vererek ve bu kabilelerin liderlerini sanki yöneticiler ve hakimlermiş gibi insanların üzerine atayarak kabileler arasında düşmanlık, kin ve sorunlar oluşturan bizzat İngilizlerdir!

Sonra bazı isyancılara ayrılmadan önce devlete karşı silahlanmaları talimatı verenler ve Güney halkının bazılarının kalplerini ayartanlar da bizzat İngilizlerdir. Böylece müstakil bir devletçik haline gelmesi ve geri kalan bölgelerin de Güney örneğini takip etmesi amaçlanmıştır.

Ayrıca Ortadoğu celladı Bernard Lewis’in hazırladığı haritaya göre Amerika’nın Sudan’ı beş devletçiğe bölmek istediği konuşuluyor. Dolayısıyla “tüm halkının -yani iddia ettikleri Sudan halkının- adil bir şekilde güçlendirilmesi” cümlesinden kastedilen, bu gruplardan herhangi birinin kendi bölgesini güçlendirmesidir ki böylece onlar tarafından yutulması ve hazmedilmesi kolay olan bir devlet olsun. Allah onların canlarını alsın, nasıl da döndürülüyorlar.

Gerçek şu ki; ister yok olmuş rejimin gölgesinde olsun, isterse mevcut rejimin gölgesinde olsun silahlı hareketlerle yapılan bu anlaşmalar, sömürgeci kâfirin Sudan’ı parçalama ve bölme tuzağına düşürme oyunlarından başka bir şey değildir. Bu yüzden kesinlikle iddia ettikleri gibi ne istikrar ne de refah olacaktır. Aksine parçalanma ve yıkım olacaktır. Nitekim ayrıldıktan sonra Güney Sudan’da yaşananları not etmiştik; zira daha önce Kuzey’de bulunanların %90’ından fazlası şimdi kuzeye geri döndüler. Çünkü Kuzey Sudan’daki durum güneydekinden daha iyi olmasa da ondan daha az kötüdür. Güneyde ise yaşam neredeyse imkânsız hale gelmiştir!

Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet kurulmadıkça Sudan’da istikrarlı ve müreffeh bir hayat olmayacaktır. Bu yüzden Sudan halkı, sömürgeci kâfir Batı’nın yemeklerini uygulamak için çabalarını boşa harcamamaları ve ülkeyi birleştirmek ve insanları insanların Rabbinin hükümleriyle mutlu etmek amacıyla Hilafeti kurmak için çalışan Müslümanların muhlis evlatlarıyla birlikte ciddi bir şekilde çalışmaları gerekir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Radyosu İçin Yazdı
İbrahim Osman (Ebu Halil) - Sudan