Haber-Yorum

Futbol Ümmeti Birleştirmez!

Haber:

Elektronik iletişim araçları ile yerel ve uluslararası medya, Fas futbol takımının Katar'da düzenlenen Dünya Kupası’ndaki başarılarına övgüler yağdırdı ve Fas, Afrika, Arap ve Müslüman halklardan oluşan kalabalık taraftarlar da, Çarşamba akşamı olan karşılaşmada yenildiği Fransa ile karşılaşmasında sözde altın fırsatı yakalayan Fas takımına olan desteklerini ifade ettiler.

Yorum:

Faslı takımın elde ettiği başarılar, takipçilerin duygularını harekete geçirdi ve izleyicilerin kalplerini fethetti. Bu da özellikle oyunun bitmesinin ardından secdeler yapılması, ebeveynlerin tebrik etmesi, anaların başının ve ellerinin öpülmesi, tevhid sözlerinin, Nebi Aleyhissalatu ve’s Selam’a Salat ve Selam’ın, yakarışların, duaların ve benzerlerinin tekrarlanmasıyla stadyumlarda yükselen taraftarların tezahürat sesleri gibi oyuncuların akidesini ve İslam’a mensup olduklarını ifade eden sahnelerin ortaya çıkmasına neden oldu. Nitekim Endonezya, Filistin, Irak ve Cezayir’de evlerinde veya meydanlarda bulunan takipçilerin video kayıtları da yayıldı ve hepsi de onun kazanmasını arzuluyor ve Fas takımının zafer üstüne zafer kazanması için Allah’a dua ediyorlardı. Yine İspanya ve Portekiz’e karşı oynanan maçlardan iki karşılaşmayı tasvir eden alıntılardan oluşan dublajlı bir sahne yayınlandı. Sanki bu iki karşılaşma, Murabıtların torunları olan Faslı “Atlas Aslanları” takımının intikam alıp atalarının ihtişamını geri kazandıkları, Kastilya halkından olan Franklara karşı zafer elde ettikleri, ardından Portekiz Hıristiyanlarını yenmek için yola çıktıkları savaş meydanlarındaki iki olaymış gibi tasvir edildi. Ayrıca tıpkı yorumcunun şevk ve coşkuyla ifade ettiği gibi, sanki bu ikisi cihad, ribat ve bir fethe imza atılmış gibi tasvir edildi! Hatta bazıları Fransa ile olan karşılaşmayı, Müslümanların H. 114 M. 732 yılında Abdurrahman el-Gâfikî’nin liderliğindeki Poitiers şehri yakınlarında Fransa’ya karşı kaybettikleri Belâtüşşühedâ (şehidler yolu) denilen yerin intikamı olduğunu ifade ettiler.

Şüphesiz Fas takımına yönelik bu destek, İslami kimliği olan tek bir kimliğe ait olma duygusundan kaynaklanmakta olup en ufak bir şeyde bile İslam ümmetinin vahdete, başarıya ve zafere olan özlemini ifade etmektedir. İşte bunlar, Batı’nın yanı başında olmasından ve gücünden korktuğu güçlü bir ümmetin geri dönüşüne özlem duyan yüreklerden yayılan güçlü sinyallerdir. Nitekim bu görüntüler ve sloganlar şayet bir şeye işaret ediyorsa o da; doğu ve batıdaki Arapları, Amazigleri, Berberileri ve Arap olmayanları İslam’ın potası olan tek bir potada birleştiren akidenin gücüdür. Zira onların duyguları bir, sevgileri bir ve öfkeleri birdir…

Ancak bu duygular arzu edilene ulaşmak için yeterli değildir. Bu yüzden herkes bilmelidir ki futbolla meşgul olmak ve eğlenmek bir zaman kaybı olup vahdeti gerçekleştirmeyeceği gibi herhangi bir fayda, ilerleme ve kalkınma da getirmeyecektir. Aksine futbol, bugün İslam ümmetinin yaşamış olduğu başıboşluğu göstermektedir. Çünkü İslam ümmeti evlatlarını, onların zihinlerini saçma sapan şeylerle tahribata uğratan Batı’ya terk etmiştir. Nitekim Batı da onları, Batı’nın kendi kalbinde gerçek bir rekabetle rekabet etmek için kalpleri diriltmeye ve nefisleri coşturmaya yönelik ciddi bir çalışmadan saptırmaktadır. Tıpkı atalarının daha önce H. 935 M 1532’deki Poitiers Savaşı’nda batıdan Paris’e geldiklerinde ve Kanuni Sultan Süleyman önderliğinde doğudan Viyana surlarını kuşattıklarında yaptıkları gibi.

İşte zaferler böyle olur ve kalkınmayı, izzeti ve yüceliği sağlayacak olan vahdet böyle olur. Yoksa sahadaki bir futbol takımının zaferi değildir. Zira bunun ardından ya onların yanlarında işçi olarak çalışmak ya da yöneticilerimizin baskısından ve durumumuzun yoksulluğundan kaçan mülteciler olarak hizmet etmek için onların ülkelerine geri döneceğiz.

İşte bu izzet ve şerefe kavuşmak için sizleri, İslam’ın aslanları ve askerleri olmaya davet ediyoruz ey gençler!

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
M. Yusuf Seleme