Haber-Yorum

Büyük İlaç Şirketleri Gerçek Kapitalist Renklerini Ortaya Koyuyorlar!

Haber:

ABD biyoteknoloji firması Moderna, COVID-19 pandemisinden yıllar önce geliştirdiği mRNA teknolojisinin Pfizer/BioNTech tarafından kopyalandığını iddia etti, dolayısıyla Pfizer ve Alman ortağı Biontech’e patent ihlali yaptıkları gerekçesiyle dava açtı.

Moderna CEO’su Stefan Bancel şunları söyledi: “Bu davaları, öncüsü olduğumuz, milyarlarca dolar yatırım yaptığımız ve COVID-19 pandemisinden önceki 10 yıl içinde patentini aldığımız mRNA teknolojisini korumak için açıyoruz.”

2010 yılında sadece şirket olarak kurulan Moderna, Covid aşılarında ilk kez ticari olarak kullanılan mRNA teknolojisinin erken geliştiricilerinden olmuştur.

Moderna, pandeminin başında, özellikle düşük ve orta gelirli ülkeler olmak üzere diğer ilaç şirketlerine yardımcı olmak için patent başvurusunda bulunmayacağını söylemişti.

Firma Mart 2022’de, Pfizer ve BioNTech gibi şirketlerin fikri mülkiyet haklarına saygı duyulması beklentisi içinde olduğunu bildirmiş, bu tarihten öncesindeki faaliyetler için tazminat talebinde bulunmayacağını söylemişti.

Moderna’nın -tek ticari ürünü olan- COVID-19 aşısı, bu yıl firmaya 10 milyar 400 milyon dolarlık gelir getirirken Pfizer’ın (COVID-19) aşısından elde ettiği gelirse 22 milyar dolar civarındadır.

Patent anlaşmazlıkları genellikle yeni bir teknoloji geliştirildiğinde ortaya çıkar ve Biontech/Pfizer ve Moderna, mRNA platformlarıyla ilgili başka davalarla da karşı karşıyadır.

Moderna’nın kendisi, mRNA teknolojisine ilişkin haklarla ilgili Amerika Ulusal Sağlık Enstitüleri’yle halen anlaşmazlık içinde.

Temmuz ayında Alman biyoteknoloji şirketi CureVac, belirli mRNA moleküllerinin mühendisliği ile ilgili patentleri ihlal ettiği gerekçesiyle Piontech’e dava açtı ve “adil tazminat” elde etmeye çalışıyor. (BBC)

Yorum:

Batılı hükümetler ve ilaç şirketleri tarafından koronavirüs pandemisinin başlangıcında resmedilen görüntü, virüsü yenmek için birleşen insani bir görüntüydü.

Hep birlikte çalışabilmemiz için anlaşmazlıkların bir kenara bırakıldığı söylendi.“Sağlığınızı önemsiyoruz” şeklindeki açık mesaja rağmen kapitalizmin, çirkin vakıasını uzun süre gizleyemedi. Zira çelişkiler erken bir vakitte ortaya çıktı ve küresel panik önemli ölçüde azaldıkça ve hayat normale döndükçe durum daha da netleşti.

Fikri mülkiyet haklarının uygulanması,dünya çapında hayati ilaçların satın alınabilirliği ve bulunabilirliği önünde büyük bir engeldir. Zira küçük üreticilerin, büyük ilaç şirketlerinin yükünü taşımak için gerekli yasal masrafları karşılamaları imkansızdır. Bu yüzden etkin stokçuluk söz konusudur. Dolayısıyla insanların acı çektiği açıktır. Çünkü ilaçlara tahammül etmeleri imkansızdır. Ancak bu insanlar, kamuoyunu etkileyecek kadar görünürde değillerdir. Bu nedenle onlar, önemsenmiyorlar.

Kapitalizmin doğasında ahlaki veya insani değerler yoktur. Aksine bildiği tek değer, faydacılık ve kârdır. Bu haliyle kapitalist sistem, kendi toplumlarında büyüyenler de dahil olmak üzere dünyadaki insanların geneline aykırı bir durumdadır. Nitekim büyük şirketler ve hükümet içindeki fanatik laikler, markalarının daha az fanatik olan sıradan insanlar arasında daha çok pazarlanabilir olması için insanların refahı hakkında endişeleniyormuş gibi yapma ihtiyacı hissederler.

İlaç firmalarının birinden, pandemi sürecinde başkalarına dava açmamak için kibar bir teklifin gelmesi bile, insanlığa önem verildiğine dair bir kanıt değildir. Bilakis fikri mülkiyet yasalarının uygulanmasına devam edilmesi, bunun aksi olduğunun bir kanıtıdır.

Kapitalist dünyada sponsorluk, sadece onun benimsenmesinden dolayı elde edilecek menfaatin pazarlanabilir bir görüntüsüdür.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Yahya Nisbet