Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Yeşil, Sarı ve Kırmızı Hutbeler!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Yeşil, Sarı ve Kırmızı Hutbeler!

Haber:

Mısır medya organları 22/08/2022 Pazartesi günü, Mısır Vakıflar Bakanı Dr. Muhammed Muhtar Cuma’nın, Kıpti Evanjelik Örgütü tarafından düzenlenen hoşgörü ve şiddetle mücadele konulu konferansta yaptığı bir yorumda “sarı hutbeler sona erdi” şeklindeki açıklamasını aktardılar.

Yorum:

Mısır Vakıflar Bakanı Muhammed Muhtar Cuma, Kıpti Evanjelik Otoritesi tarafından düzenlenen konferansın, Mısır'da toplumdaki asil değerlerin desteklenmesine katkıda bulunduğunu, bunun Mısır devletinin genel stratejinin bir parçası olduğunu, herkesin gerçek vatandaşlık noktasında güçlü bir inanca sahip olduğunu ve forumdan çıkan her şeyin sahada uygulanması için çalışacaklarını vurguladı.

Trafik ışıklarında olduğu gibi Cuma hutbelerinin yeşile, sarıya ve kırmızıya boyanması buradan gelmektedir! Zira yeşil hutbe, Kıpti Evanjelik Komisyonunun asil değerlerine ve sonuçlarına bağlı kalan bir hutbedir. Sarı hutbeye gelince; bu komisyonun değerlerinin ve çizgilerinin dışına çıkan bir hutbedir. Zira bununla ilgili konuşma, konferansta alınan bir soruya yanıt olarak gelmiştir. Şüphesiz soruyu soran kişi bakanın dikkatini, hutbesinde gerçek vatandaşlıkta Kıpti evanjelik değerlerine uymayanların da olduğuna çekmiştir. Nitekim sarı hutbeler, bazen Kur’an’ın bazı ayetlerine değinen hutbelerdir. Örneğin Allahu Teala’nın şu kavli gibi:لَّقَدْ كَفَرَ الَّذِينَ قَآلُواْ إِنَّ اللَّهَ هُوَ الْمَسِيحُ ابْنُ مَرْيَمَAndolsun ki "Allah, kesinlikle Meryem oğlu Mesîh’tir" diyenler kâfir olmuşlardır.” [Maide 72] Ve Allahu Teala’nın şu kavli gibi: لَمْ يَكُنِ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَالْمُشْرِكِينَ مُنفَكِّينَ حَتَّى تَأْتِيَهُمُ الْبَيِّنَةُApaçık delil kendilerine gelinceye kadar ehl-i kitaptan ve müşriklerden inkârcılar (küfürden) ayrılacak değillerdi.” [Beyyine 1] Bu tür ayetler, Kıpti Evanjelik Komisyonu tarafından çıkarılan vatandaşlık değerleri gereğince bakana hitap etmiyor ve bundan dolayı bunlara sarı hutbeler lakabı verilmiştir. Dolayısıyla acil ve fevri hutbelerinde sarı renge başvuranların cezası, minbere çıkmaktan yoksun kalmaya veya bakanlıktan atılmaya kadar ulaşabilir ve bu bakanın yetkilerindendir.

Mısır ve diğer İslam beldelerinde kırmızı kükürtten daha ender hale gelen kırmızı hutbelere gelince; bunlar, devletin çizdiği kırmızı çizgileri aşan, anayasal ve yasal düzenlemelerinde yer alan ve Amerika, İngiltere ve Fransa’ya ve onların liberalizm, demokrasi ve sivil devletten kaynaklanan sistemlerine bağımlılıktan türeyenlerdir.Bu kırmızı çizgiler o kadar çok ki, çizgiler değil, kırmızı alanlar haline gelmişlerdir! Örneğin Allahu Teala Maide Suresi’nde şöyle buyurmaktadır:وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَا أَنزَلَ اللَّهُ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَKim Allah’ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.” [Maide 44] Ve şu kavli: وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَا أَنزَلَ اللَّهُ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْظالمونKim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerdir.” [Maide 45] Ve şu kavli: وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَا أَنزَلَ اللَّهُ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الفاسقونKim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar fasıklardır.” [Maide 47] İşte bunlar, çok kırmızı çizgilerdir. Bakana ve kendisinin de dediği gibi vatandaşlarının gerçek şekilde inandığı devletine göre en kırmızı olan çizgi, Allahu Teala’nın şu kavlinde geçenlerdir:وَأَنِ احْكُم بَيْنَهُم بِمَآ أَنزَلَ اللَّهُ وَلاَ تَتَّبِعْ أَهْوَاءهُمْ وَاحْذَرْهُمْ أَن يَفْتِنُوكَ عَن بَعْضِ مَا أَنزَلَ اللَّهُ إِلَيْكَAralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet ve onların arzularına uyma. Allah'ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni saptırmamalarından sakın.” [Maide 49] Ve şu kavline kadar:أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللّهِ حُكْمًا لِّقَوْمٍ يُوقِنُونَYoksa cahiliyye hükmünü mü arıyorlar? İyi bilen bir toplum için Allah’tan daha iyi hüküm veren kim olabilir?” [Maide 50] Bu tür ayetlerin herhangi bir hutbede zikredilmesi, onları koyu kırmızıya boyar ve Bakan elini kaldırır ve şöyle der: “Benim takip ettiğim şey bu değil.” Sonra kırmızı hutbe veren kişiyi hapishane ve hücrelerin karanlıklarına atan ilgili güvenlik ve hükümet yetkililerine teslim eder. Böylece hatip, gördüğü işkence renklerinden dolayı tüm renk tonlarını kaybeder.

Şayet Vakıflar Bakanı, hükümeti ve Cumhurbaşkanı, camilere giden insanların genelinin sahip olduğu cehalet ve kültür eksikliğinin boyutunu bilselerdi, her hutbenin, tüm rejime, onun taşıdığı vahşetlere, ayak takımlarına ve saçmalıklara karşı kapsamlı bir devrim yapmaya yetecek kırmızıya boyanmış bir ayet ve hadisi içermesi gerektiğini anlarlardı.

Fatihatul Kitab, hamdın sadece Allah’a olduğunun ve hiçbir yöneticinin, tiranın ve nizamın O’nun ortağı olmadığının açık bir ilanı değil midir?! Bu, emreden ve itaat edilen Rabbin, alemlerin Rabbi olan Allah olduğunun açık bir ilanı değil midir?! İbadetin sadece Allah’a olduğunun, ibadetlerin en üst derecesinin, efendinin tüm emrettiği şeylere boyun eğmenin ve yönetimde, siyasette, ekonomide, evlilikte, satışta, kirada, namazda ve ahlakta O’nun emrine itaatten çıkmamak olduğunun açık bir ilanı değil midir? Yardım istemek, sadece alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsus değil midir? O halde bundan sonra dinleyiciler, halkını yozlaştırmak için Yahudilerden ve iktidarının istikrarını korumak için Amerika’dan yardım isteyen yönetici hakkında ne düşünüyorlar acaba?! Şayet dinleyenler farkındaysa, bunların hepsi kırmızı çizgiler değil midir? Ama üzücü ve talihsiz olan şey, Kıpti Papa'nın da Müslümanların da insanların Kur’an’ın bu yüce manalarını anlamamalarını sağlamaları ve büyük bir gaflet içinde onlara yeşil renk vermeleridir!

Doğusunda ve batısında ümmet, yönetici kılığına bürünen, suni ipliklerden örülmüş sarıklar takan, ağızlarının alt köşelerine puro dedikleri şeylerin tüplerini yerleştiren ve bunlardan halkları öldürdükleri veya uyuşturdukları zehirler yayan Ruveybidalarla imtihan olmaktadır. Bunların dışında katran kaplı sarıklar takan ve günah pisliğiyle örülmüş cellabeler giyen, yalan ve iftirayla alimler ve şeyhler olarak adlandırılan adam kılıklı kimseler vardır. Oysa bunlar ellerinde yeşil, sarı ve kırmızı boyalar taşımakta ve bunları, bir anda giyotine dönüşebilecek platformlarına yükselenlerin alınlarına işaret olarak koymaktadırlar.

Nitekim şu söz, ne kadar doğru ve hak bir sözdür: “İki sınıf insan vardır. Onlar düzelirlerse bütün toplumda düzelir, onlar bozulurlarsa bütün toplum bozulur. Bunlar alimler ve amirlerdir (yöneticiler).” Alimlerin ve yöneticilerin olduğu bozulmuş olan bu iki sınıf; insanlar ayaklanıp harekete geçmedikçe gitmeyeceklerdir. Evet, yönetici ve alimlerin bozulması, toplumun bozulmasına yol açmaktadır. Ancak insanların uyanık ve bilinçli bir şekilde ve bilinçli bir grubun liderliğinde hareke geçmeleri, bozulmanın nedenlerini ortadan kaldırabilir.

مَن كَانَ يَظُنُّ أَن لَّن يَنصُرَهُ اللَّهُ فِي الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ فَلْيَمْدُدْ بِسَبَبٍ إِلَى السَّمَاء ثُمَّ لْيَقْطَعْ فَلْيَنظُرْ هَلْ يُذْهِبَنَّ كَيْدُهُ مَا يَغِيظُHer kim, Allah’ın, dünya ve ahirette ona (Rasulü’ne) asla yardım etmeyeceğini zannetmekte ise, (Allah ona yardım ettiğine göre) artık o kimse tavana bir ip atsın; (boğazına geçirsin); sonra da (ayağını yerden) kessin! Şimdi bu kimse baksın! Acaba, hilesi (bu yaptığı), öfke duyduğu şeyi (Allah’ın Peygamber’e yardımını) gerçekten engelleyecek mi?
[Hac 15]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Dr. Muhammed Ceylani

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER