Haber-Yorum

Kuşkulu Yürüyüşler!

Haber:

Yahudi çeteleri, ordunun koruması altında bayrak yürüyüşü dedikleri şey sayesinde Mescid-i Aksa’nın avlularını basıyor ve Filistin’in aslanları da cesurca işgalcilere karşı çıkıyorlar, Mescid-i Aksa’yı kendi bedenleriyle koruyorlar.

Yorum:

Müslümanların başındaki Ruveybida yöneticiler normalleşmeyle övündükleri ve ihanetle gurur duydukları, hatta bazıları bu gaspçı varlığı destekledikleri ve onun varlığı noktasında hak sahibi olduğunu kabul ettikleri sürece Yahudiler kibirli davranmaya ve azgınlıklarını sürdürmeye devam edeceklerdir! Dolayısıyla bu Ruveybidalar hakkında konuşmak nafile. Zira onların pozisyonları açığa çıktı ve hiç kimse onlardan bir hayır da beklemiyor.

İster Kudüs’te, ister Batı Şeria’da, ister Necef ve Celile’de, isterse sahilde veya Gazze Şeridi’nde olsun Filistin’deki murabıt olan halkımızın hepsi, bu kibir karşısında onurlu bir tavır sergilediler. Biz onların, sadece Allah’ın emrine uyarak kutsallarımızı ve topraklarımızı savunduklarını düşünüyoruz. Ancak burada şu sözü de söylemek gerek; bazıları aksini söylemiş olsa da zamanın uygun olduğunu düşünüyorum.

Ey kutsallarımızı savunan murabıtlar! Yahudilerin bayrak yürüyüşüne, sömürgecinin bizi parçalamak için diktiği milliyetçi ve vatancı bayrakları kaldırarak karşılık verilmez. Bu bayrakların Yahudileri korkuttuğunu ve bu yüzden onu engellediklerini varsaysak bile bu, toprağın mülkiyetini ve kutsallığını kanıtlamaz. Belki bazılarınız Filistin bayrağını kaldırmanın onları öfkelendirdiğini söyleyebilir ve öfkelerinden ölsünler diye bu bayrakları kaldırıyoruz diyebilir. Ben de bunun bir vehim olduğunu ve meselenin İslam’ın akidevi boyutundan uzaklaştırılması olduğunu söylüyorum. Oysa Talmud ve Siyonist bayraklara, Yahudileri ve onların yanında duranları, onları destekleyenleri ve onlara yardım edenleri korkutacak olan İslam bayraklarıyla karşılık verilseydi daha iyi olurdu. Zira bu bayraklar, davanın meşru aslına, ardından da dini aslına geri döndüreceğinden dolayı gerek düşmanınızı gerekse onların dışındakileri korkutacaktır.

Öte yandan direniş adamlarından bazılarının, Yahudilerin geçmelerine izin vermedikleri kırmızı çizgileri geçmeleri durumunda onları tehdit edip uyarmalarını da kınıyorum. Bununla birlikte tantana ve boş gürültüden başka bir şey de işitmedik. Peki şimdi değilse ne zaman?!

Yahudilere gerilimi azaltmalarını tavsiye edenlere, bölgede dini bir savaşın patlak vermesi korkusuyla buna karşı çıkanlara, bunun bölgeyi kontrol edilmesi zor olan dini bir çatışmaya sürükleyeceğini söyleyenlere ve davanın aslen ve her zaman dini bir boyutu olduğunu bildikleri için dini yöne vurgu yapanlara da bir söz söylemek istiyor ve onlara diyorum ki; Yahudilerin kibirlerine ve küstahlıklarına, meydan okuyarak ve inatla dini gerilim arzularına tanık olduğunuz halde neden bu gerilimden korkuyorsunuz? Davayı nasıl çözmeyi düşünüyorsunuz? Teslim olup teslim ederek mi yoksa müzakere ederek ve taviz vererek mi?!

Son olarak subay, asker ve er olsun Müslümanların ordularına Allahu Teala’nın şu kavlini hatırlatıyorum: وَأَعِدُّوا لَهُم مَّا اسْتَطَعْتُم مِّن قُوَّةٍ وَمِن رِّبَاطِ الْخَيْلِ تُرْهِبُونَ بِهِ عَدُوَّ اللَّهِ وَعَدُوَّكُمْ وَآخَرِينَ مِن دُونِهِمْ لَا تَعْلَمُونَهُمُ اللَّهُ يَعْلَمُهُمْ وَمَا تُنفِقُوا مِن شَيْءٍ فِي سَبِيلِ اللَّهِ يُوَفَّ إِلَيْكُمْ وَأَنتُمْ لَا تُظْلَمُونَ “Onlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın, onunla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah’ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanız size eksiksiz ödenir, siz asla haksızlığa uğratılmazsınız.” [Enfal 60]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

M. Yusuf Seleme