- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
İhanete Uğrayan Şirin Ebu Akile!
Haber:
Gazeteci Şirin Ebu Akile’nin öldürülmesi hakkında farklı haberler. (16 Mayıs 2022)
Yorum:
Medya arenası ve elektronik sosyal medya, gazeteci Şirin Ebu Akile’nin öldürülmesiyle meşgul ve birçokları üzerinde hala öfke ve sempati durumu hâkim.
Bir de kendisini arenaya dayatan bu acı suçtan dallanan boyutlar da vardır.
Örneğin pek çok kişi gayrimüslim birinin şehit olarak nitelendirilmesinin caiz olup olmadığı tartışıyor -ki elbette öyle değil- ancak bu kişiler, Müslümanların İslam Devleti’nin (Darul İslam’ın) gayrimüslim tebaasını savunmak için savaşmaları gerektiğini biliyorlar mı?!
Ömer İbn Hattab şöyle demiştir: “Emmâ ba’d; şüphesiz ben size, canınız, mallarınız, aileniz ve adamlarınız için Allah’ın ahdini ve misakını verdim. Ve size, tüm kötülüklere karşı güvenimi verdim. Sizlere kötülük yapmak isteyen tüm düşmana karşı sizin arkanızda olacağıma ve üzerinizden tüm kötülükleri kaldıracağıma dair kendime söz verdim…” (Peygamberlik ve Raşidi Hilafet Döneminde Siyasi Belgeler Mecmuası.) Ayrıca Radıyallahu Anh şöyle demiştir: “Benden sonra gelecek Halife’ye Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’im zimmetiyle ilgili hayır tavsiye ediyorum. Onların ahitlerine vefalı olsun, onların arkasında savaşsın ve onlara güçleri yetmeyeceği yükler yüklemesin.”
Ali İbn Ebu Talib Radıyallahu Anh şöyle demiştir: “Malları mallarımız ve kanları kanlarımız gibi olması için cizye ödüyorlar.” Yani Müslümanların mallarını ve kanlarını savunmak gerektiği gibi aynı şekilde gayrimüslimlerin de mallarını ve kanlarını korumak gerekir demektir.
İmam İbn Hazm Rahımehullah şöyle demiştir: “Her kim zimmet ehliyse ve harb ehlinden kim bunu kastederek ülkemize gelmişse, Allahu Teala’nın ve Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in zimmetinde olan birini korumak amacıyla atlar ve silahlarla onların savaşları için çıkmamız ve bu olmadıkça ölmemiz üzerimize vaciptir. Bu olmadıkça onu teslim etmek, zimmet akdini ihmal etmektir.”
Serahsi’ye ait olan Siyeru’l Kebir adlı eserde şöyle geçmektedir: “Zimmet ehli bizleri yurt edindiler. Muamelat ile ilgili hususlarda İslam’ın hükümlerine bağlı kaldılar. Bu yüzden İmamın Müslümanlara yardım ettiği gibi onlara da yardım etmesi gerekir.”
Bu, Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet Devleti’nin gölgesindeki İslami hayatın izzetinden bir parçadır.
Her kim Mescid-i Aksa’ya ve Filistin’e yardım etmek ve Müslümanların ve diğer masum kanları korumak istiyorsa, birincil meseleye dönmelidir; bu da Allah’ın indirdikleriyle hükmetmek ve O’nun yolunda cihat etmektir. Şayet Filistin, Hilafet Devleti’nin gölgesindeki Daru’l İslam’ın bir parçası olsaydı, Mescid-i Aksa, Müslümanlar ve gayrimüslimler, sağlam bir kalenin gölgesinde olacaklardı; zira Müslümanların Halifesi, onların hayatlarını korumak için devletin güçlerini seferber edecekti.
Sorunun çözülmesi gereken düzeyi işte budur. Medyaya gelince; en fazla bir ay boyunca saatlerce haber yapar! Veya kınayan, tenkit eden ve eleştiren konuşma yapar ya da gaspçı varlığın koruyucuları mücrimlerin ileri gelenlerinin kapısında şikâyette bulunurlar… Vallahi bu, insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmete yakışmaz.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
M. Usame Es-Suveynî – Kuveyt