- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
İslam Beldelerindeki Ateizm Oranının Hakikati!
Haber:
Gazeteci Sayın Sabır Meşhur, Türkiye’de ateizm oranının %8’den %15’e yükseldiğinden bahsetti.
Yorum:
Sayın Sabır’ın yorumuna ek olarak aşağıdaki hususları belirmek istedim:
Birincisi: Birçok istatistik ve kamuoyu araştırması yanıltıcı bir şekilde hazırlanmıştır. Dolayısıyla vakıaya mutabık olmayan sonuçlar vermektedir. Örneğin bir kişi şöyle sorsa: Sen dindar mısın? Peki dindarlıktan kastedilen nedir? Ya da bir kişi şöyle sorsa: Demokrasiye mi yoksa diktatörlüğe mi inanıyorsun? Diktatörlükle birlikte anılmamak için demokrasiyi seçebilir. Ama demokrasi ile halkın halk tarafından yönetilmesini mi kastetti, yoksa yöneticiyi seçme özgürlüğünü mü kastetti? Dolayısıyla insanların demokrasiye inandığını söylemek yanıltıcı olur. Aynı şey ateizmle ilgili istatistikler ve kamuoyu yoklamaları için de geçerlidir.
İkincisi: İslam beldelerinde uygulanan küfür sistemleri altında dinden uzak olunduğunu görmek gayet doğaldır. Zira insanlar krallarının dini üzeridirler ve gölgelik doğru değildir ve direği de eğridir. Ayrıca İslam beldelerindeki mevcut rejimler ve onların arkasındaki kâfir Batı, insanları yanıltmaya özen göstermektedirler. Örneğin bir genç şeyhlerden sakal bırakmanın farz olduğunu işitiyor ancak Suud hanedanının prenslerinden hiçbirinin sakallı olduğunu görmüyor. Dolayısıyla bu da şeyhlerin ve dinin güvenilirliğini zedeliyor. Aynı şekilde sigaranın haram olduğunu işitiyor ancak sigaranın devletin rızasıyla ithal edildiğini ve devlet içinde sigara içinler için özel bir yer tahsis edildiğini görüyor. Dolayısıyla bu da şeyhlerin ve dinin güvenilirliğini zedeliyor. Bu tür çelişkilerin neredeyse sayısız örnekleri vardır. Onların ateist olarak adlandırdıklarıyla birlikte normal hayatımızdaki kimselerin, aslında İslam’a değil de Suud ve benzerlerinin İslam’ına karşı oldukları ortaya çıkıyor.
Üçüncüsü: Şeyh Yusuf Muharaza, birkaç gün önce El-Vakiye kanalında Filistin’deki komünistlerin, neşriyatlarını dağıtırken polisten korktuklarını hissettiklerinde şöyle diyeceklerini söylemişti: Allah’ım Sen bizi koru! Şimdi sizleri, Üstad İsmail Vahvah’ın kendi sayfasındaki Müslümanların evlatları arasındaki ateistlerle ilgili bir hikâye ile baş başa bırakıyorum:
“1980’lerin ortalarında Almanya’nın Hamburg kentinde bir konferans veriyordum. O sırada Arap kıyafeti giymiş, başında sarık, üzerinde cübbe olan heybetli bir adamın, etrafı bir grup gençle çevrili bir şekilde salona girmesi dikkatimi çekti. Konferansı dinledi ve tartışmaya olumlu bir şekilde katılım sağladı. Bunun ardından onunla olan ilişkimi güçlendirdim, bana hikayesini anlattı ve şimdi sözü onun aktardıklarına bırakıyorum...
Hamburg kentinin merkezinde, ana tren istasyonunun yanında bir gece kulübü işletiyordum. Günahlara dalmıştım ve neredeyse Allah’ı hiç anmıyordum. Körfez müşterilerimizden dolayı seviniyorduk. Zira çok para harcıyorlardı. Bir gece Suudi Arabistan’dan bir müşterimiz geldi ve biz kendisiyle konuşurken komünist ve ateist olduğunu söyledi. Zaten onun söyledikleri benim için pek bir şey ifade etmiyordu. Zira gözlerim söylediklerinde değil cebindeydi.
Bir gece uyandığımızda sabahleyin kulüpte işçilerden ve bu arkadaşımızdan başka hiç kimse kalmamıştı. Herkes sarhoş olmuş, dans etmekten ve diğer şeylerden dolayı yorgun düşmüştü ve biz de bir masada oturuyorduk. Sonra gözüm Suudi arkadaşımıza takıldı ve bana ürkütücü bakışlarla bakıyordu. Gözlerimi ondan çevirdim ve sonra tekrar ona baktığımda o hala bana bakıyordu…
Aniden bana yıldırım gibi çarpan bir soru sordu, bugün namaz kıldın mı?
Kafam karıştı, cevap vermekten kaçındım ve konuyu değiştirdim.
Ertesi gün daha öncekilere benzer şamatalı bir gecenin ardından şafak vakti aynı saatti ve biz yine sarhoştuk. Arkadaşım bana aynı soruyu tekrarladı: Bugün namaz kıldın mı?
Soru beni çok ürküttü ve yarın namaz kılacağıma söz verene kadar beni bırakmadı.
O gece uyuyamadım ve soru sürekli kafama takılıyordu. Bunun üzerine bizzat aynı iş ve aynı davranış içindeyken namaz kılmaya başladım.
Birkaç gün sonra Ramazan ayı başladı, bu yüzden ben ve yakındaki diğer kulüplerde çalışan bazı genç delikanlılarla birlikte oruç tutmaya başladım. İftarımızı dans pistinde yapıyor ve şamatalı gecemiz başlamadan önce namazımızı kılıyorduk.
Namazımızın, orucumuzun, dansımızın, içmemizin ve dertlerimizin haberleri yayıldı. Bir gün Tebliğ Cemaati’nden davetçiler bana geldiler, bana Allah’ı hatırlattılar ve bir Müslümanın bunu yapmasının doğru ve uygun olmadığını söylediler… Hemen Allah tövbe etme ve bu işi bırakma kararı aldım.
Mısırlı Muhammed’in hikayesi bitti…
Hikayeme tanık olan kişi… Suudi arkadaşımız ateist ve komünist olduğunu iddia ediyordu… Ama sarhoş olunca kalbinden geçeni ortaya çıkardı... Bugün namaz kıldın mı?
Bir Alman atasözü şöyle diyor: Sarhoş doğruyu söyler.
Müslümanların evlatlarından İrtidat ettiğini ve ateist olduğunu iddia edenlerin çoğu hastadır ve tedaviye ihtiyaçları vardır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Cabir Ebu Hatır