Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Filistin Yönetimi dahil 14 Arap ülkesi Çin’in Yanında Yer Almakta ve Uygur Müslümanlarına Yönelik İşlemiş Olduğu Katliamlarını Savunmaktadır!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Filistin Yönetimi dahil 14 Arap ülkesi Çin’in Yanında Yer Almakta ve Uygur Müslümanlarına Yönelik İşlemiş Olduğu Katliamlarını Savunmaktadır!

Haber:

14’ü Arap olmak üzere 62 ülke, Çin’in kuzeybatısındaki Doğu Türkistan bölgesinde bulunan Müslüman Uygur Türk azınlığına yönelik Çin ihlallerini savundular. Bu ise Türkiye dahil 43 ülke tarafından Çin hükümetinin söz konusu azınlığa yönelik yaygın insan hakları ihlallerine ilişkin yaptığı açıklamaya cevaben 62 ülke tarafından yayınlanan bir karşı açıklama olarak gelmiştir.

Karşı bildiriye imza atan 14 Arap ülkesi şunlar: Mısır, Suudi Arabistan, Cezayir, Tunus, Fas, BAE, Filistin, Irak, Lübnan, Libya, Sudan, Yemen, Moritanya ve Somali. Ayrıca İran, Myanmar, Pakistan, Venezuela ve Bangladeş de dahil olmak üzere diğer ülkeler de imza atmışlardır.

Bu ülkeler yaptıkları açıklamada şöyle demiştir: “Çin'e karşı dezenformasyona ve insan hakları bahanesiyle o ülkenin iç işlerine müdahaleye dayalı temelsiz siyasi güdümlü iddialara karşı çıkılmaktadır.” Açıklamaya şu da eklendi: “İnsan hakları bahanesiyle Çin’e yönelik dezenformasyona ve Çin’in iç işlerine müdahaleye dayalı temelsiz siyasi güdümlü iddialara karşı olduğumuz gibi insan haklarının ve çifte standartların siyasallaştırılmasına da karşıyız.” (Anadolu Ajansı)

Yorum:

Çin'in Doğu Türkistan'da Uygur Müslümanlarına karşı işlediği cürümler, insanlık adına işlenmiş talihsiz cürümler olduğu gibi insan haklarını yücelten uluslararası toplum için bir yüz karasıdır. Ayrıca bunlar, geçtiğimiz yüzyılda Nazizm, faşizm ve komünizmin suçlarıyla yarışan belgelenmiş ve tüyler ürpertici cürümler olup Doğu Türkistan’da Müslümanlara yönelik işlenen bu sistematik fiziki, kültürel ve etnik soykırımı, insanlıktan ve manevi değerlerden yoksun bir mücrimden başka hiç kimse inkâr edemez. Peki ya bunu inkâr edenler ve Çin’i savunanlar, Müslüman ülkeleri yöneten ve Doğu Türkistan'da Müslümanların kardeşi olan, Müslümanları inanç, düşünce ve duygu olarak yöneten rejimlerse nasıl olacak?! Peki ya bu beldeler arasında, Doğu Türkistan’ın tacizinden sadece aylar önce gasp edilen bir toprağın davasını savunduğunu iddia eden cüce bir otorite olan -Filistin otoritesi- varsa nasıl olacak?! Gasp edilmiş bir toprağı geri almak için çalıştığını iddia eden biri, başkalarının toprağının gasp edilmesini kabul eder mi?!

Bu tutumlar, çarpık pozisyonlar ve koltuklar uğruna kendilerini şeytana satan ve egemenliklerinden feragat eden, efendilerini razı etmek için davalarından vazgeçen, Nebilerinin Mesrası’nı ve yüksek semalara çıktığı Mirac’ını Yahudilere bir av olarak bırakan ve ülkesini, dünyayı kontrol eden ve rolleri paylaştıran Amerika ve Avrupa’nın başını çektiği kafir Batı’ya satan rejimler için hiç de şaşırtıcı değildir. Böylece kafir Batı, ajanlarını Müslümanlar için ağlayanlar haline getirdiği gibi insan haklarını veya Müslümanları savunmak için değil de bencil ve açgözlü siyasi hedeflerine ulaşmak için onları Çin’i savunur bir hale getirmiştir. Dolayısıyla insan haklarından en son bahsedecek olan, Irak’ı, Afganistan’ı ve Şam’ı yerle bir eden Amerika olduğu gibi Filistin’i Yahudilere ve Keşmir’i Hindulara veren İngiltere ve Tunus ve Cezayir’deki vahşi katliamları gerçekleştiren Fransa’dır...

Doğu Türkistan meselesi Filistin meselesi gibidir. Bu da ancak Çin’e Talas Nehri savaşını ve Yahudilere de Hayber ve Beni Kurayza’yı tekrar hatırlatmak için Müslümanların ordularının harekete geçmesiyle çözülür. Bunun içinse, isminin harflerine bile sahip olmayan cüce bir otoriteye ve ülkesi adına karar verme gücüne sahip olmayan, Çin’in yanında duracak ve Müslümanlara, insanlığa, değerlere ve ahlaka karşı onu savunacak kadar alçalan ajan rejimlere değil İslam ümmetine ve ordularına ihtiyaç vardır. Bu nedenle her özgür Müslümanın merkezi ve temel işi, İslam ülkelerindeki egemen rejimleri devirmeye ve yönetimin dümenini, İslam’ı tatbik edecek, dahili ve harici siyasi kararlarını geri elde edecek ve Filistin’den Keşmir’e, Çin'den Kafkasya ve Doğu Asya’ya kadar Müslümanların sorunlarını peş peşe çözmek için derhal çalışmaya başlayacak olan Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti’ni kuracak muhlis ve bilinçli bir siyasi liderliğe teslim etmeye odaklanmak olmalıdır…

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. İbrahim et-Temimi

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER