- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Rus Ayısı, Orta Asya Müslümanları Üzerindeki Askeri ve Güvenlik Pençesini Güçlendirmek İstiyor
Haber:
Kalampir.uz sitesi 13 Ekim’de, “Putin, BDT (Bağımsız Devletler Topluluğu) Ülkelerini Tehlikeye Karşı Uyardı" başlığı altında şu haberi yayınladı:
“Irak ve Suriye’den olan teröristler Afganistan’da toplanıyor ve bunlar, BDT ülkelerindeki durumu istikrarsızlaştırmaya çalışabilirler.” Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bunu, BDT ülkelerinin güvenlik servislerinin başkanlarıyla yaptığı toplantıda açıklamıştır.
Terörist saldırıların doğrudan Afganistan’ın komşularına yayılabileceğini işaret ederek şunu ekledi: “Bu bağlamda, Afgan sınırındaki durumu sürekli izlemek, militanlarla yüzleşmeye hazırlanmak, güvenlik güçlerinin çalışmalarını koordine etmek ve gerekirse ortak özel operasyonlar yürütmek önemlidir.”
Putin, Amerikan güçlerinin geri çekilmesinden sonra Afganistan’daki durumun "zorlaştığını ve sadece IŞİD gruplarının eylemleriyle bunun karmaşık bir hale geldiğini” vurguladı.
Yorum:
Bu, Rusya’nın BDT ülkelerindeki nüfuzunu ve askeri varlığını korumaya yönelik başka bir girişimi olarak kabul edilebilir. Soru şu: Putin’in Rusya’sı, bu ülkelerin halklarının barış ve güvenliğini önemseyen ve onlara yardım etmeyi arzu eden bir “hayır derneği” midir?! Kesinlikle hayır! Aksine Rusya’nın kendisi de ABD gibi bir numaralı terörist bir ülkedir. Dolayısıyla Rusya, diğer sömürgeci güçler gibi sadece kendi çıkarlarına önem vermektedir. Zira Rusya’nın kanlı sömürgeci tarihine baktığımızda, Çarlık Rusya’sının saldırgan politikasının ve ardından komünist Sovyetler Birliği’nin baskıcı politikasının, başta Orta Asya olmak üzere bu ülkelerde milyonlarca Müslümanın katledilmesine yol açtığını görürüz. Ayrıca Rusya, yüzyıllardır bu ülkelerin zenginliklerini ve kaynaklarını talan etti ve hala da talan etmeye devam etmektedir. Zira Putin’in Rusya’sı, İslam’ın ve Müslümanların azgın bir düşmanıdır. Nitekim Putin rejiminin Suriye’de ve diğer ülkelerde işlediği kanlı suçlar bunu teyit etmektedir. Dahası Putin rejiminin, Hizb-ut Tahrir üyeleri de dahil olmak üzere birçok Müslüman’ı “terörle mücadele” bahanesiyle uzun hapis cezalarına çarptırması da bunu kanıtlamaktadır.
Putin’in BDT ülkelerinin güvenlik ve istihbarat servislerinin liderleriyle yaptığı görüşmedeki sözleri, “güvenlik güçlerinin çalışmalarını koordine etmenin ve gerekirse ortak özel operasyonlar yürütmenin önemli olduğu” şeklinde sonuçlandığına göre, o zaman bu devletlerdeki ajan hükümetler İslam’a ve Müslümanlara, özellikle de Hizb-ut Tahrir’e yönelik savaşı şiddetlendirebilir. Nitekim bu, son zamanlarda Kırgızistan’daki Hizb-ut Tahrir üyelerinin tutuklanmalarıyla kanıtlanmıştır. Ayrıca Rus özel servislerinin; Federal Güvenlik Servisi ve -kirli işler ve suikastlar gerçekleştiren ve resmi olmayan bir Rus KGB askeri örgütü olan- Rus Wagner Grubu’nun olma ihtimalinin yanı sıra, bu ülkelerin güvenlik servisleri de terör saldırıları düzenlemekte ve Müslümanları suçlamaktadırlar. Çünkü Putin’in Rusya’sı, kendi çıkarları için Müslümanları bir yana bırak kendi Rus vatandaşlarını bile feda etmekten çekinmemektedir. Örneğin 1990’larda Rusya’nın Çeçenistan’daki kanlı suçlarını haklı çıkarmak için, Rusya Federal Güvenlik Servisi Moskova, Buinak ve Volgodonsk’taki apartmanları havaya uçurarak yüzlerce sivili öldürmüştür. O zaman Rusya Federal Güvenlik Servisi, bununla ilgili Çeçen mücahitleri suçlamıştı. Nitekim daha sonra Federal Güvenlik Servisi’nde eski bir subay olan Yarbay Alexander Litvinenko, bu patlamaların FSB'nin kendisi tarafından gerçekleştirildiğini ortaya çıkarmıştır. Ayrıca eski Sovyetler Birliği’nde iğrenç bir güvenlik servisi olan KGB’nin eski bir çalışanı olan Putin, bu tür kanlı cürümlerle iktidara gelmiştir.
Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve Avrupa Birliği’nin etkisinin bu bölgeye nüfuz ettiği koşullarda Rusya, Orta Asya’da özellikle de Özbekistan’daki etkisini bir ölçüde korumaya çalışmaktadır. Bu amaçla Putin rejimi, bu ülkeleri Afganistan’daki durum hakkında sürekli olarak korkutmaktadır.
Özellikle Özbekistan olmak üzere Orta Asya’daki Müslümanların, Rusya, Amerika, Çin ve Avrupa gibi açgözlü sömürgecilerin çıkarlarına hizmet eden kukla yöneticilerinden ve onların baskıcı güvenlik birimlerinden kurtulmadıkça ne canlarının ne mallarının ne de onurlarının güvende olmayacağını anlamaları gerekmektedir. Zira onları bundan kurtaracak ve canlarını, mallarını ve onurlarını güvence altına alacak olan Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet’tir. Nitekim Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ “İmam, kalkandır onun arkasında savaşılır onunla korunulur.”
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
İslam Ebu Halil – Özbekistan