Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Mesele Allah Subhanehu ve Teala’nın Evinde Ayrımcılık Yapmaya ve Kota Koymaya Kadar mı Ulaştı?!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Mesele Allah Subhanehu ve Teala’nın Evinde Ayrımcılık Yapmaya ve Kota Koymaya Kadar mı Ulaştı?!

Haber:

Putrajaya camisinde, üst düzey kişilerden oluşan bir grubun (VIP), camiye daha önce gelenlerin yerini aldıklarına dair yaşanan bir video yayıldı. Bu olay üzerine internet kullanıcıları arasında eleştiriler patlak verdi.

Malezya’da Korona salgını başladığında, hükümetin camilerde aldığı önlemler arasında, camilerde namaz kılacak kişilerin belirli bir sayıyla sınırlandırılması ve ilk gelenlere öncelik verilmesi yer almaktadır. Dolayısıyla namaz kılanların sayısının sınırlı olması nedeniyle camiye giremeyen namaz kılanların saflarının önüne (VIP) şahsiyetler girince, halkın öfkesi arttırmıştır. Ne yazık ki cami imamının (daha sonra silinen) bir video klipte bunu savunmaya devam etmesi, halkın öfkesini daha da arttırmıştır. Daha sonra özür dilemesine ve hatasını kabul etmesine rağmen, %10’luk payın üst düzey kişilere ait olduğunu ifşa etmesi ve caminin de devlet camisi olduğunu teyit etmesi nedeniyle eleştirilere maruz kalmıştır!    

Yorum:

Putrajaya camisinde böyle bir olay, namaz kılanların sayısının sınırlandırılmasından sonra birçok kez meydana geldi ama buradaki fark, video klibin yayılması ve Allah’ın evinde namaz kılanlar arasında meydana gelen ayrımcılığın ve bakanlara ve devlet adamlarına Cuma namazını kılmaları için kontenjan ayrıldığının ortaya çıkmasıdır! Şu anda namaz kılanların sayısını sınırlamaya yönelik bu sistem kısmen gevşetilmiş olsa da ancak bizler, içeride hala yer olduğu halde Cuma namazı sırasında caminin dışında namaz kılanların olduğunu görüyoruz.

Müslümanlar olarak caminin Allah’ın evi olduğuna ve içinde hiçbir ayrımın olmadığına inanıyoruz. Caminin yapılması için gereken para hükümetten gelmesine ve çeşitli odaklar tarafından idare edilmesine rağmen yine de Allah Subhanehu ve Teala’nın evidir. Dolayısıyla bu, caminin Allah’ın evi olduğu ve halka ait olduğu gerçeğini değiştirmez. Nitekim Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyurmuştur: وَأَنَّ الْمَسَاجِدَ لِلَّهِ فَلَا تَدْعُوا مَعَ اللَّهِ أَحَداًMescitler şüphesiz Allah’ındır. O halde, Allah ile birlikte kimseye yalvarmayın (ve kulluk etmeyin).” [Cin-18]    

Cami, Müslümanlar için kutsal bir yerdir. Bu nedenle kutsallığı muhafaza edilmeli ve saygısızlığa, çarpıtmaya ve yüce imajının yıkılmasına karşı korunmalıdır. Aslında cami, sınırsız İslami faaliyetlerin bir merkezidir. Dolayısıyla her Müslümanın uyması gereken özel görevleri ve yasaları vardır. Bu yüzden Allah Subhanehu ve Teala’nın evi ve kamu malı olması sıfatıyla, Müslümanların Allah Subhanehu ve Teala’nın emirlerine göre kullanmalarına izin vermek için caminin her zaman açık olması gerekir. Cuma namazı ise, hasta olanlar ve can korkusu taşıyanlar dışında istisnasız gelinmesi gereken bir farzdır. Dolayısıyla ne Kur’an da ne de sünnette yetkililere camiyi kapatma ve Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in sünnetinde belirtilenler dışında Müslümanların bu gözde farzını eda etmelerini engelleme hakkı veren hiçbir şey yoktur.   

Bu nedenle herhangi bir Müslüman’ın bir salgın sırasında Cuma namazını kasten terk etmesi haram olduğu gibi hükümetin de Müslümanların namaz kılmak için camiye gitmelerini engellemesi de haramdır. Salgın sırasında ise sadece sağlıklı olanlar gelmeli ve hasta olanların gelmesine izin verilmemelidir. Aynı zamanda herhangi bir İslami hükmü ihlal etmeden hastalığın yayılmasını önlemek için güvenlik ve sağlık önlemleri de alınmalıdır. 

“Ayrımcılık ve kota” konusunda birçok kişinin gözünü açması gerekir. Zira hükümet, tek başına şeriata muhalefette ibadet etme konusunda cüretkâr olsa da, diğer konularda bundan daha fazlasını yapmaktadır! Nitekim hükümet uzun zamandan beri camileri kapatmış, gelenlere kota koymuş ve camileri ve cemaat namazını sadece birkaç kişiye münhasır bir hale getirmiştir. Tüm bunlardan daha kötüsü ise cemaati aralarına mesafe koymaya zorlayarak cemaatle namaz kılma uygulamasını değiştirmişlerdir. İşte burada, Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in, İslam’ın düğümleri, düğüm düğüm çözülecek, çözülenlerden ilki yönetim, sonuncusu da namaz olacaktır şeklindeki kavlini hatırlıyoruz. Zaten yönetim düğümü, uzun zamandan beridir çözülmüştü. Şimdi de son düğüm çözülmektedir! Sadece Hilafet’in geri dönmesiyle İslam, nizam ve yaşam biçimi olarak yeniden hayat bulacaktır Allah’ın izniyle. 

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Dr. Muhammed - Malezya

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER