Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Ey Taliban İçerisindeki Kardeşler!  Yüzünüzü Kafir Uluslararası Topluma Değil İslam Ümmetine Çevirin

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Ey Taliban İçerisindeki Kardeşler!

Yüzünüzü Kafir Uluslararası Topluma Değil İslam Ümmetine Çevirin

Haber:

Afganistan Kültür ve Enformasyon Bakan Yardımcısı Zabihullah Mücahid, geçici hükümetin eski Cumhurbaşkanı Eşref Gani’nin iadesini talep etme niyetinde olmadığını, aksine ülkenin yağmalanan paralarının iadesini talep ettiğini açıkladı. Afganistan Kültür ve Enformasyon Bakan Yardımcısı, Kabil’in yaptırımların kaldırılması için arabuluculuk talebinde bulunup bulunmadığına ilişkin bir soruya cevap olarak, Rusya’nın bu konuda önemli bir adım atabileceğini söyledi ve Mücahid, Afganistan’a Rusya, Katar, Pakistan ve Birleşmiş Milletlerden yardımların ulaştığını belirterek Kabil’in bundan daha fazlasını beklediğini vurguladı. Rusya ile ilişkilerle ilgili olarak Mücahid, hükümetinin Rusya ile iyi ilişkiler istediğini ve Moskova’yı ziyaret etmeye açık olduklarını söyledi. Aynı bağlamda, -Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan bir alıntı yapan- “Sputnik”, Moskova ve Kabil’in geçici Afgan hükümetinden bir heyetin ziyaret olasılığını tartıştıklarını söyledi. Öte yandan Afganistan geçici hükümetinde Dışişleri Bakanı Vekili olan Emirhan Muttaki, uluslararası toplumu ülkesiyle iyi ilişkiler kurmaya çağırdı ve Muttaki, mevcut hükümetin herkesle iyi alaka ve ilişkiler kurmak istediğini yineledi. (el-cezire.net)  

Yorum:

Ümmet, uzun bir süre Taliban hareketinin Allah’ın Kitabı ve Nebisi’nin sünnetiyle hükmedecek bir İslam Devleti veya Hilafet Devleti kurduğunu ilan etmesini bekledi. Ama o, devletin mahiyetini ve şeklini beyan etmemesinin yanı sıra Kur’an ve sünnetten istinbat edilmiş bir anayasa ve kanunu beyan etmeden bir bakanlık hükümetinin oluşturulduğunu ilan etti. Bunun yerine hareket, uluslararası topluma, kendisine düşman olan ve uluslararası topluma sadık olan komşu ülkelere, uluslararası hukuka bağlılığının yanı sıra iyi komşuluk ve Amerika ile Doha’da varılan anlaşmaya bağlılığı konusunda güvence verdi. Buna binaen uluslararası toplumu, oluşturduğu bakanlık hükümetini tanımaya çağırdı. Zira Afganistan geçici hükümetteki Kültür ve Enformasyon Bakan Yardımcısı Zabihullah Mücahid, ülkede IŞİD ve El-Kaide’nin varlığını inkar ederek uluslararası toplumu yeni Afgan hükümetini tanımaya ve onunla uluslararası standartlara uygun olarak davranmaya çağırdı. Bu talebe yanıt olarak; “ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, uluslararası toplumu Taliban hareketine karşı birleşik bir yaklaşım benimseme çağrısında bulundu ve Taliban’ın aradığı uluslararası meşruiyetin, seyahat özgürlüğüne izin vermek, “terörist” grupların Afganistan’ı diğer ülkeleri tehdit eden dış operasyonlar için bir üs olarak kullanmasını engellemek, özellikle kadınlar, çocuklar ve (azınlıklar) için temel insan haklarına saygı göstermek, intikam eylemlerinden kaçınmak ve benzerleri gibi verdikleri taahhütlere bağlılıklarının boyutuyla bağlantılı olduğunu vurguladı.”

“Din nasihattir.” Dolayısıyla bizler, Taliban içerisindeki kardeşlerimizin yüzlerini kafir uluslararası topluma değil İslam ümmetine çevirmelerini ve bir devlet ile diğer devlet arasında bir ayırım yapmamalarını nasihat ediyoruz. Zira Hindistan, Çin, Rusya ve Amerika, şer ve küresel kafir güçlerinin bir ekseni olup İslam beldelerinde bulunan ve buradaki Müslümanların otoritesini gasp eden zalim ülkelerin ise İslam’a ve Müslümanlara olan kin ve düşmanlıkları onlardan az değildir. Daha ziyade onlar, sömürgeci ülkelerin ülkemizdeki çıkarlarını gerçekleştirmek ve İslam ve Müslümanlarla savaşmak için kullandıkları ajan, araç ve piyon ülkelerdir. Emin olun İslam’ı iktidara ulaştırmama noktasında Pakistan, Türkiye, İran ve Katar ile küfrün başı Amerika arasında hiçbir fark yoktur. Bu yüzden hareket, siyasetin, mümkün olanın sanatı olduğunu zannederek sakın pragmatik düşünceyi benimsemesin. Bilakis her kelimesini referans yapması ve kendisine doğru adım atması gereken şey, şerî hükümlerden başkası değildir. Sakın aciz ve eksik olan insanın aklından çıkan şeylerle, manevralarla ve şerî hükümlere aykırı davranarak, kurtuluşa ve selamete ulaşabileceğini zannetmesinler. Oysa Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Medine’deki devletini tanımalarını talep edip savaşmamalarına ve savaş için ittifak kurmamalarına rağmen İslam’a davet etmeleri için onlara elçiler göndermedi mi?! Kureyş’ten insani ve insani olmayan yardımlar ve Muhacirlerden aldıkları malları bırakmalarını mı istedi yoksa onlarla savaşmak, kalelerini yıkmak ve Mekke’yi fethetmek için hazırlık mı yaptı?! Ayrıca Aleyhissalatu ve’s Selam, Kureyş’in ileri gelenlerini affedip “hükümetini” oluşturmak için onlarla istişare mi yaptı yoksa Uhud ve Bedir savaşlarında onlarla savaştı mı?!

Şüphesiz bizler, Afganistan’daki binlerce muhlis Mücahidin, Subhanehu ve Teala’nın kelimesini yüceltmeyi ve O’nu razı etmeyi arzu ederek Kabil’de ya da İslamabad’da düşledikleri Daru’l Hilafet için çırpınarak Allah’a verdikleri söze sadık kaldıklarını bildiğimiz gibi Birleşmiş Milletlerdeki çarpık bir koltuğu arzu ettikleri veya üzerlerine tek bir yaydan ok atarak onlarla savaşan, onları katleden, kadınlarını dul bırakan ve çocuklarını yetim bırakan uluslararası toplumu memnun etmek için canlarını feda etmediklerini de biliyoruz. Ancak hareketin, Hilafeti kurma projesinin ve bunu yapacak güçlerinin olmadığı artık netlik kazanmıştır.  Bu yüzden ellerini, Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti kurmak için çalışan muhlis kardeşlerinin elleri üzerine koymaları ve Hilafet Devleti için kâmil bir projesi olan ve Nebi Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in idare ettiği gibi devleti ve devletin kurumlarını hukuki ve siyasi olarak idare edebilecek gücü olan Hizb-ut Tahrir’e nusret vermeleri gerekir. Zira Hizb, Müslümanların yakın tarihinde ortaya çıkan mezhepçi emirlerin veya emirliklerin metodu üzere değil Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet Devleti için hazırlığını yapmıştır. Ayrıca Hizb, iktidarın koltuklarına göz dikmez ancak İslam ile yönetimden de asla vazgeçmez. Bu nedenle yönetimi talep ettiğinde, ganimeti değil İslami yönetimi talep eder. Çünkü İslami yönetim, muktedir olan için şeri bir teklif olup gücü yetenin ondan geri durması veya vazgeçmesi caiz olmadığı gibi İslami yönetime gücü yetmeyen birinin, bir ganimet bulmuş gibi yönetime geçmesi de caiz değildir. Zira Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Ebu Zer için şöyle demiştir: يَا أَبَا ذَرٍّ، إِنِّي أَرَاكَ ضَعِيفاً، وَإِنِّي أُحِبُّ لَكَ مَا أُحِبُّ لِنَفْسِي، لَا تَأَمَّرَنَّ عَلَى اثْنَيْنِ، وَلَا تَوَلَّيَنَّ مَالَ يَتِيمٍEy Ebu Zer, ben seni zayıf görüyorum. Ben kendim için istediğimi senin için de isterim. Sakın iki kişi üzerine emir olma ve yetim malına da velilik yapma!” [Müslim rivayet etti.] Yine ona şöyle demiştir: يَا أَبَا ذَرٍّ، إنَّكَ ضَعِيفٌ، وَإِنَّها أَمَانَةٌ، وَإنَّهَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ خِزْيٌ وَنَدَامَةٌ، إِلاَّ مَنْ أَخَذَهَا بِحَقِّهَا، وَأَدَّى الَّذِي عَلَيْهِ فِيهَاEy Ebu Zer, sen zayıfsın bu (valilik) bir emanettir, kıyamet gününde bir utanç ve pişmanlıktır. Ancak onu hakkıyla alan ve o hususta üzerine düşeni yapan müstesnadır.” [Müslim rivayet etti.]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Bilal Muhacir – Pakistan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER