Salı, 24 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/26
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Önemli Olan Kaynakların Keşfedilmesi mi? Yoksa Bu Kaynakların Doğru Bir Bakış Açısıyla Kullanılması mı?

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Önemli Olan Kaynakların Keşfedilmesi mi?
Yoksa Bu Kaynakların Doğru Bir Bakış Açısıyla Kullanılması mı?

Haber:

Erdoğan: Karadeniz'de 320 milyar metreküp doğalgaz rezervi keşfettik. (Rueters-20.08.2020)

Yorum:

İnsanların yaşamını olumlu veya olumsuz yönde etkileyen ve belki de kapitalist sistemde deyim yerindeyse yaşamının can damarını oluşturan en önemli unsurlardan bir tanesi de ekonomik olarak temel ve lüks ihtiyaçlarını karşılayıp müreffeh bir yaşam sürmektir. Aslında bu, yaşamın kaçınılmaz bir gerçeği olup Allahu Teala da insanları, bu dünyada belirlediği ömür diliminde yaşamlarını sürdürecekleri, özellikle temel ihtiyaçlar olmak üzere bu ihtiyaçlarını elde etmek için bir mücadele serüveni içerisinde olacakları bir fıtrat üzere yaratmıştır. Dolayısıyla insanlar, fıtratları gereği doğal olarak bu ihtiyaçlarını karşılamak için bir mücadele içerisine girerler. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurmuştur: اَلَمْ تَرَوْا اَنَّ اللّٰهَ سَخَّرَ لَكُمْ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ وَاَسْبَغَ عَلَيْكُمْ نِعَمَهُ ظَاهِرَةً وَبَاطِنَةًۜ “Görmediniz mi Allah¸ göklerde ve yerde bulunan şeyleri size boyun eğdirdi ve size zâhir ve bâtın (görülen¸ görülmeyen; bildiğiniz ve bilmediğiniz) nimetlerini bol bol verdi?” Bu ayetten de anlaşılacağı üzere Allahu Teala kullarını yarattığı gibi aynı zamanda yaşamlarını sürdürmeleri amacıyla onlar için vazgeçilmez olan nimetlerini de yaratmıştır. Bu da gösteriyor ki insanlar için gerekli olan ihtiyaçlarının karşılanacağı miktarda eşyanın var olduğudur. Hatta ve hatta ayetin de belirttiği üzere gerekli olan ihtiyaçtan daha fazlasının varlığı söz konuşur. Zira yüce Rabbimizin “اَسْبَغَ عَلَيْكُمْ نِعَمَهُ Nimetlerini bol bol verdi?” ifadesi insanlar için gerekli olan ihtiyaçtan daha fazlasını yarattığının net göstergesidir.

O halde soru şu: Allah insanlar için gerekli olan ihtiyaçtan daha fazlasını yarattığı halde neden insanlar ekonomik boyutu birincil konumda tutuyorlar ve hayatlarının tam merkezine bunu oturtuyorlar? Aslında bunun cevabı çok basit. Zira mesele, malın azlığı veya çokluğu meselesi değildir. Aslında mesele var olan bu malın insanlara nasıl ve ne şekilde dağıtılacağı meselesidir. Bu da tamamen toplumların bu mesele hakkındaki hayat görüşleriyle ilgilidir. Örneğin bir toplumun maddeye bakışı kapitalist sisteme göre olursa, ömrünü sadece bu nimetleri elde etmekten ibaret gören bir anlayış ortaya çıkar ki bu da bu hedefini gerçekleştirmek için her yolu meşru gören bir toplumun oluşmasına neden olur. Hal böyle olunca artık o toplumun tek gayesi bu dünyanın nimetlerinden en büyük payı elde etmek olur ve hayattaki tüm ilişkilerini de bu anlayış üzerine kurar. Bunun sonucunda da o toplumdaki bireylerin yaşam standartları arasında büyük uçurumlar meydana gelir. Çünkü bu bakış açısına göre hayattaki her şeyin bir maddi karşılığı olmalıdır. Bu da toplumların kainatı, insanı ve hayatı metalaştırmalarına ve bu hayattaki sonsuz gücü maddeye bağlamalarına neden olmaktadır. Nitekim İngiliz yardım kuruluşu Oxfam'ın raporuna göre, dünyanın en zengin %1'lik kesiminin servetinin, geri kalan %99'luk kesimin servetinin toplamına eşit olup bu %1’lik kesimin içindeki en zengin 26 kişinin servetinin de, dünya nüfusunun yarısının yani 3,8 milyar insanın servetine denk gelmesi bunun için yeterli bir örnektir.

Ama toplumların hayata bakış açıları maddenin bize verilmiş bir emanet olduğu bilincini veren İslam olursa işte o zaman insanlığa yaşanabilir bir yaşam vadedilmiş olur. Çünkü bu bakış açısına göre madde, bu hayatta ulaşılması gereken tek hedef değil sadece yaşamı kolaylaştıran bir araç olarak görülmektedir. Nitekim zekat verecek bir fakirin olmadığı bir toplumun inşa edilmesi ve 1800’lü yıllarda Paris ve Londra’da yoksulluk oranı %40’lara ulaşmışken Osmanlı’nın İstanbul’unda fakirin olmaması da bunun için yeterli bir örnektir.

O halde ekonomik sıkıntıları gidermenin yolu doğalgaz yatakları keşfetmek değil, aksine keşfedilen ve binlerce keşfedilmiş olan servetleri doğru bir bakış açısına göre kullanıp dağıtabilmektir. Bu bakış açısı ise Raşidi Hilafet Devleti’nde İslam’ın ekonomik sisteminin tatbik edilmesidir. Aksi takdirde başta Müslümanlar olmak üzere insanların büyük bir çoğunluğunun büyük bir ömrü asla ulaşamayacakları servetlerin miktarını konuşmakla geçecektir.

     

        

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Ramazan Ebu Furkan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER