- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
HABER-YORUM
(Tercüme)
Ülkemiz Zengin, Ama Yöneticiler Hırsız
Haber:
Mısır hükümetinin Doğu Çölü'nde yapılan altın keşiflerini ticari olarak ifşa ettiği duyuruldu. (CNN)
Yorum:
Beldelerimizin serveti bu şekilde kayboluyor ve halkın hakları yağmalanıyor. Beldelerimiz tarım, maden veya su gibi doğal kaynaklarla doludur. Ancak ümmetin evlatları bu kaynakların yanlış yönetimi nedeniyle yoksulluk ve sıkıntılı hayattan mustariptir.
İşte Mısır hükümeti, ümmetin kamu malı olan keşifleri açıklayarak bu keşfi yabancı yatırımcılara duyurarak teslim eder. Böylece getirileri yabancı ellere aktarılır ve hak sahipleri haklarından mahrum bırakılır! Bütün bunlar, ülkelerimizin bireysel mülkiyeti onaylayan ve başkalarının sorumluluğunu bilmeyen açgözlü kapitalist sistemin uygulaması sonucudur. Bu uygulamalarla ne fertlerin ihtiyaçları ile toplumun ihtiyaçları ne de çeşitliliği ve sağlanmasında ve yönetilmesinde devletin ihtiyaçları arasında ayrım söz konusu değildir. Hayatın idamesi için gerekli olan temel ihtiyaçlar ile lüks ihtiyaçlar arasında ayrım yapmaması nedeniyle de bireylerin ihtiyaçlarını karşılama sorumluluğunu yerine getirmemektedir. Devletin içeride ve dışarıda insanların işlerini yürütmesi, özgürlüklerin bakımı ve korunmasıyla ilgili sorumlulukları sınırlandırmasıyla birlikte insanların yetenekleri ve enerjileri eşit olmadığından, küçük bir grubun insanların hayatlarını ve zenginliklerini kontrol etmesi hatta hayatlarına tahakküm etmesi kaçınılmazdır. Böylece kapitalist sistemi uygulayan toplumlar, avlarıyla boğuşan ve zayıfları ezen vahşi canavarların bulunduğu ormana dönüştü.
Allah Subhânehu ve Teâlâ ferdin mutlaka doyurulması gereken ihtiyaçlarını tatmin etmeyi güvence altına almıştır. İslam ekonomi sisteminde ferdi mülkiyet, kamu mülkiyeti ve devlet mülkiyeti şeklinde böylece onlara hayatın gerekliliği olan ve İslam'ın kendilerine emanet ettiği yükleri uygulayabilirler, böylece toplumda yeterlilik hâsıl olur ve tüm insanlar istikrar ve refah, içinde yaşar, ilerleme ve kalkınmaya ulaşırlar. İslam bu hedefi, istikrarlı duruma yol açan hükümlerle sağlamıştır. Servet, arzulara ulaşmak ve ihtiyaç sağlamak için bir araç olduğundan, İslam bu hedefe ulaşmak için ferdi mülkiyeti - kamu mülkiyeti - devlet mülkiyeti ve bunların her birinin Şer-i gerekçelerini ortaya koyarak vahşi kapitalizmde olduğu gibi, bireylerin üzerinde boğuşacağı serbest mülkiyet olarak bırakmadı. Bu mülkiyet haklarını kontrol ederken, aynı zamanda fertler için huzurlu bir yaşam, toplum için istikrar, devlet için güç ve prestij sağlamaktadır.
Ancak, bu mükemmel sistem hakkında yöneticilerimiz gafil ve sağırdırlar. Onlar kâfirlerin yolunu takip ettiklerinden dolayı İslam ekonomi nizamını ve mülkiyet çeşitlerini görmezden gelirler. Toplumun hayatta kalmasının ve istikrarının bağlı olduğu mülkiyet olan ve fertlerin ortak hakkı olan kamu mülkiyetini özelleştirerek, hakkı olmayanları hak sahipleri yaparlar.
Tükenmez madenler İslam'da kamu malıdır ve bireyler veya devlet tarafından sahiplenilemez. Daha ziyade, devlet onu halkın kullanımına ve yararına uygun hale getirmek için ümmet adına yönetir. Kukla devletler ümmetin kamusal mülkü olan servetle ne yaptıklarına gelince, onu ihmal ederek bireylerin sahip olmasını sağlar, bu da küçük bir grubun bunun mülkiyetinden fayda sağlamasına vesile olur ve ümmetin çoğunluğunun bundan faydalanmasından mahrum bırakılır. Bu da ülke dışına sızan yabancı ellere teslim etmezseniz bile herkes bu mülkiyetten faydalanmaktan mahrum kalır.
Müslümanların başında işte böylesi aptal yöneticiler vardır; önlerinde en hayırlısı varken en zelil olana razı olurlar! Bu yöneticiler, beldelerinin servetlerini, güçlerini ve haysiyetlerini düşmanlarına teslim ediyorlar ve görkemli saadet hayatı yaşayacaklarına köle yaşamına razı oluyorlar, kıyamet günü de onlara acıklı bir azap vardır.
Ya Rabbi, Nübüvvet Metodu Üzeri İkinci Râşidî Hilafet Devletinin kurulmasını bizim için hızlandır ki İslam'ımız üstün bir şekilde hüküm sürsün, böylece Rabbimizi memnun ederek zenginliğimizi ve haklarımızı geri alabiliriz. Rabbimize bize verdiği nimetlerden dolayı şükürler olsun.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Esma El-Cağbe