Perşembe, 26 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Fransa, Türkiye’nin Libya’ya Müdahalesine Öfke Kusuyor

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Fransa, Türkiye’nin Libya’ya Müdahalesine Öfke Kusuyor

Haber:

Reuters 06/06/2020; Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Pazartesi günü Türkiye’yi Libya'ya yoğun bir şekilde cihatçı sağlamakla suçladı ve Libya krizi nedeniyle iki ülke arasındaki gerilimin önemli ölçüde artmasından dolayı Ankara’yı “suçlu” olarak nitelendirdi.

Yorum:

İslam ülkelerinin değerinin uluslararası sahnede giderek azaldığı bir zamanda -ki bu ülkeler, ajan yöneticiler veya bazen Amerika’ya ve diğer bazı zaman da bazı Avrupa ülkelerine bağlı olanlar tarafından yönetilmektedir- kafir ülkeler, herhangi bir İslam ülkesinin İslami bir bölgeye bile müdahalesine karşı aslan kesiliyorlar.

Libya ile ilgili olarak; Libya sahnesi, Serrac hükümeti ve Tobruk parlamentosundaki bazı kişiler tarafından temsil edilen Avrupa ajanları ile Sisi’nin desteklediği Hafter tarafından temsil edilen Amerikan ajanları arasında bölünmüştür. Avrupa, Trablus hükümetine gerçek yardımlarını sağlarken Fransa gibi bazıları ise gözlere kum serperek Hafter’i destekliyormuş gibi görünmektedir. Ancak Libya krizinde, resmen açıklanmayan ve Rus “Wagner” grubu tarafından temsil edilen Rus müdahalesinin beraberinde getirdiği geçen yılki Türkiye’nin müdahalesi, Libya krizini daha da karmaşıklaştırdı ve Libya sahnesini Rusya ile Türkiye tarafından paylaşılan Suriye sahnesine benzer bir tiyatroya dönüştürmekle tehdit etti. Zira Amerika, Türkiye’nin Suriye devrimcilerini kuşatmasını ve düşmekte olan Beşşar hükümetine karşı Rusya’yı korumasını istemişti.

Bugün ise Libya ile ilgili olarak Rus-Türk koordinasyonunun artmasıyla birlikte Fransa ile Avrupa ülkeleri, Türkiye’nin Serrac’a ve Rusların Hafter’e verdiği destekten dolayı Libya’daki etkisini Amerika’nın lehine kaybetmekten çok korkuyorlar. Bu nedenle Fransa, bu müdahalenin nihayetinde Avrupa’nın nüfuzuna karşı Amerikan nüfuzunun lehine çalıştığını tam olarak bilmesinden dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın müdahalesinden dolayı öfke kusuyor.

Türkiye’nin müdahalesinin bu resmine rağmen, sömürgeci ülkeler, Türkiye’nin bölgesel siyasi sahnedeki sesini tolere etmiyorlar. Zira Fransa Türkiye’yi suçlar bir dille eleştirirken müdahale tiyatrosu Avrupa kıtasının kalbinde değil de bir İslam ülkesi olan Libya’da olmasına rağmen Rusya’nın müdahalesiyle birlikte rahatlamıştır.

Afrika sahillerine ordularıyla müdahale eden ve ajanları ve askeri güçleriyle politikalarını dayatan Fransa, bölgesel olarak müdahale edilerek herhangi bir İslam ülkesinin ilerlemesine izin vermiyor. Aman Allah’ım şayet savunma kendi çıkarlarına hizmet etmek için olsaydı sorun olmayacaktı. Her ne kadar Fransa, Türkiye’nin kendi çıkarları için değil de Amerika’nın çıkarları için çalıştığını bilmiş olsa da Amerika’nın Çin çevresindeki çabalarına ve ordularına artan odağı ışığında Türkiye’nin rolünün giderek büyümesinden korkuyor olabilir.

Yöneticilerinin dinleri ve ümmetleri için samimi olmaları durumunda Türkiye'nin gerek kendi lehine gerekse ağırlıklı olarak temsil ettiği Müslümanların lehine oynayabileceği büyük rolü hayal edebiliriz Ancak onlar, bunun yerine bu büyük enerjiyi Amerika’ya destek olmaya dönüştürüyorlar. İşte Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesi, Türk-Rus anlaşmaları gerekçesi altında devrimcilerin Beşşar güçlerine ateş etmesinin zorla engellenmesiyle son buldu. Yani Suriye krizi için Amerikan siyasi çözümünü bekleyen Beşşar’ın yönetimini güvence altına almakla son buldu. Sanki Türkiye yöneticileri, ülkelerinin lehine çalışmak için kendilerine güven duymuyorlar ve başta Amerika olmak üzere büyük kafir devletlerin kendilerine karşı koymalarından çok korkuyorlar. Dahası belki de Amerika’nın nefislerine aşıladığı bağımlılık onları, bağımlılık dairesi dışındaki herhangi bir düşünceyi hapsetmeye sevk ediyor. Zira onların, Amerika ve Avrupa’nın çıkarlarını yüceltirken kendi ülkelerinin maslahatlarını hor gördükleri ve bunlara zerre kadar değer vermedikleri görülür.      

Bütün bunlar, İslam beldelerinin sahip olduğu tüm güç nedenlerine ve Amerika ve Avrupa’nın sömürgeci emelleri karşısında duracak yeteneklerine sahip olmalarına rağmen oluyor. Dolayısıyla bizler, üzerlerine vacip olan şeri hükümler açısından bu yöneticilerden dinlerine ve ümmetlerine hizmet etmelerini talep ediyoruz. Ancak bizler, kendilerini dinlerine ve ümmetlerine adayan, İslami hayatı yeniden başlatma ve İkinci Raşidi Hilafet Devleti’ni kurma yolculuklarında kafir ülkelerin çıkarlarını vurmak için iyi bir şekilde hazırlanan adamlar olmadıkça bu güç potansiyelinin din ve ümmetin lehine kullanılmayacağını biliyoruz. Her geçen gün İkinci Raşidi Hilafet Devleti’nin kurulmasına yönelik yerel ve uluslararası şartlar güçlense de onun kurulması meselesi, herhangi bir uluslararası şartlardan bağımsız olarak Allah’ın dinine ve onu temsil edenlere yardım edecek güç ve kuvvet ehlinin yerel kararıyla olacaktır. 

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Bilal Et-Temîmî

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER