Haber - Yorum

Yönünüzü Batı’ya Dönmekten Ne Zaman Vazgeçeceksiniz?!

Haber:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump’a Türkiye’nin ABD’ye tıbbi malzeme yardımıyla birlikte bir de mektup gönderdi. Mektupta 'işbirliği' ve 'güvenilir ortak' vurgusu yapıldı. (ajanslar)

Yorum:

2008 yılında yaşanan ekonomik kriz ve bu krizin artçı sarsıntıları halen dünya piyasasında olumsuz manada etkisini gösteriyorken ve dünya henüz 2008 yılındaki ekonomik dibe vurmuşluktan kurtulamamışken her şeyi allak budak eden virüs pandemisi meydana geldi. Amerika’nın korona pandemisine karşı yürüttüğü mücadelesindeki fiyaskosu, kapitalist sistemin ve çözümlerin başarısızlığının pratikteki delilidir dersek sanırım yanılmış olmayız. Amerika’nın üst düzey maddi imkânlara hatta tıp biliminde/alanında Nobel ödülünü almayı hak edecek kadar ileri seviyede olmasına rağmen ne var ki çok bariz bir şekilde hastalıkla mücadelede yetersiz kalmıştır. Amerika’nın uygulamalarına yani virüsle mücadelesine bakıldığında üçüncü dünya ülkeleri gibi yardıma muhtaç bir ülke pozisyonunda olduğu ayın on dördü gibi açıklık kazanmıştır.

Bundan birkaç ay önce teknolojisine güvenerek uzaya gidip orada yaşayabileceklerini iddia eden süper güç devletler acizliklerinden dolayı evlerinden çıkamıyorlar. Bırakın uzaya gitmeyi hayatta kalabilmek için başta ABD olmak üzere büyük/süper güç devletler ufak bir bez parçası maske için birbirlerinin mallarını gasp eder hale geldiler. Zaten kapitalizm; Thorstein Veblen’in de dediği gibi “İleri bir korsanlık sistemi” değil midir?

Amerika’nın başta olmak üzere sömürgeci kâfir ülkelerin pandemi ile birlikte ne kadar aciz kaldıklarını ifade ettikten sonra; Erdoğan’ın yani Türkiye’nin Amerika’ya gönderdiği yardıma değinmek istiyorum. Bu konuyu iki açıdan değerlendirmek mümkündür. Şöyle ki:

Şayet bu yardımı göndermek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendi inisiyatifi ise bunun iç siyasete yönelik kazanımını bir kenarda tutacak olursak ne İslâmi ne de insani açıdan izah edilebilir bir tarafı yoktur. Bu baştan sona vebal ve büyük bir cürümdür.

Ey Yöneticiler! Sizin yardım gönderdiğiniz Amerika; kendi menfaatleri için milyonlarca Müslümanı acımasızca öldüren bir devlettir. Yeryüzünü kana bulayan, bunca acı ve gözyaşına sebep olan sömürgeci kâfirlerin ta kendileridir. Amerika başta olmak üzere diğer sömürgeci kâfirler Müslüman topraklarında işgallerini ve sömürülerini sürdürebilmek için Müslümanların kanından beslenen devletlerdir. Nasıl olur da siz kirli siyasetleri gereği Afrika’da, Yemen’de Müslümanları açlığa mahkûm ederek ölüme terk eden azılı İslâm düşmanlarına yardım gönderebilirsiniz? Bunun izah edilebilir bir tarafı yoktur. Hele ki Müslümanlar ve kendi ülkenizdeki insanlar yardıma muhtaçken… Rasulullah Efendimiz sallAllahu aleyhi vesellem’in dediği gibi:

إِذَا لَمْ تَسْتَحْيِ فَاصْنَعْ مَا شِئْتَ

“Hayâ etmiyorsan/utanmıyorsan dilediğini yap.” (Buhari)

Ancak bu yardım gönderme işi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendi inisiyatifi değil de Amerika’nın aciz kalışından dolayı yardım istemesinin neticesinde ise bu da ayrı bir cürümdür. Her yönüyle iflasın eşiğine gelmiş Amerika’ya destek sağlayarak ayakta kalmasını mı sağlıyorsunuz yoksa? Kapitalizmin can çekiştiği gerçeğine rağmen acaba İslâm beldelerindeki yöneticiler sizler; bu gerçeği görmezden gelip hasta sistem kapitalizme koltuk değneği olmaya devam mı edeceksiniz? Ya da acaba siz yöneticiler, beyin ölümü gerçekleşmiş olan kapitalizm ve onların uygulayıcıları olan sömürgeci kâfirlere destek vererek ayakta kalmalarını sağlamaya devam mı edeceksiniz.

İşte koronavirüs, kapitalizmin beyin ölümünün gerçekleştiğini ifşa etmiştir. Hal böyleyken beyin ölümü gerçekleşmiş kapitalizme yani Amerika’ya bel bağlayan acizler olmaya devam mı edeceksiniz?

Hâlbuki bu ümmetin sizden istediği hayra öncülük etmenizdir, şerre değil…

İşte önünüzde seçenek; kapitalizm öldü ama yaşasın yeni kapitalizm mi diyeceksiniz? Yoksa kapitalizm artık öldü, yaşasın İslâm mı diyeceksiniz? Kapitalizmin mezarını kazıp yerine İslâm nizamını tatbik ederek yeni bir dünyanın inşa edenleri olabilirsiniz!

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Abdullah İmamoğlu