Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Binbir Surat Erdoğan Tahran’da!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber - Yorum

Binbir Surat Erdoğan Tahran’da!

Haber:

Tahran'da düzenlenen Suriye konulu Türkiye-İran-Rusya Zirvesi'nin ardından ortak bildiri yayımlandı.

Tahran'daki ortak bildiride, Suriye ihtilafına askeri çözüm getirilemeyeceği ve ihtilafın siyasi süreç yoluyla sona erdirilebileceği inancı yinelendi.

Tahran bildirisinde, Türkiye, Rusya ve İran İdlib'deki durumu Astana formatını tanımlayan iş birliği ruhuna uygun olarak ele almayı kararlaştırdı.

https://www.ntv.com.tr/dunya/son-dakika-tahrandaki-zirvenin-ortak-bildirisi-yayimlandi-idlib-vurgusu,0gIB0o583Ue4adVuz10cRA

Yorum:

Türkiye, Rusya ve İran, Suriye konulu zirve için 07.09.2018 tarihinde üçüncü defa bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağı Tahran’a henüz inmişti ki, haberler bir tarafta Erdoğan’ın uçağını canlı olarak gösteriyor, diğer tarafta ise alt yazıda; “Rusya ve Rejim güçlerinin İdlib’i bombaladığını” geçiyordu. Bu durum Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ziyade aslında tüm İslam ümmetine, özelde ise Suriye halkına yönelik bir mesajdı. Zira Erdoğan, uluslararası Suriye planında taş koyan, pürüz çıkaran bir konumda değil ki Erdoğan’a bir mesaj verilsin. Türkiye Cumhuriyeti devletinin şahsında Erdoğan’ın rolü; daha önce kendisinin yaptığı tabirle “paratonerlik” görevidir. Suriye’de işleyen uluslararası savaş ve siyasete meşruiyet kazandırmaktır. Astana’da, Cenevre’de muhalifler adına ihanet anlaşmaları imzalamaktır. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarıyla muhalifleri parçalayıp, savaşın yönünü rejimle mücadeleden, “terörle” mücadeleye çekmektir. Muhalifleri ılımlı, radikal diye bölerek Amerika’nın fitne ve fesadına ortak olmaktır. Suriye’nin tüm şehirlerindeki muhalifleri İdlib’e çekmek için önce arabuluculuk yapıp şimdi de buradan da çıksınlar diye Rusya ve İran katilleriyle anlaşmalar yapmaktır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tahran bildirisinin açıklandığı basın toplantısında önce ağzına biraz fıstık atıp, ardından da geveleyerek bildiriye “ateşkes” konulsun teklifini yaptı. Herkesin malumu ki bu bildiri, basın açıklamasından önce yazıldı. Söz konusu bildiriye, Türkiye de imza attı. Erdoğan, basın toplantısında böyle bir çıkış yaparak sadece medyaya oluşturacağı algı için biraz malzeme verdi. Yalancı medya için de bu çıkış yetti. Zira “Tahran’da Erdoğan ile Putin’in “ateşkes” Pazarlığı”, “Tahran Zirvesi'nde Erdoğan ile Putin arasında ateşkes polemiği” şeklinde manşetler atıldı. Oysa gerek önceki zirvelerde, gerekse Tahran’daki zirvede Suriye halkının akan bunca kanına, yine hiçbir kıymet verilmemiş, aksine katil rejime karşı diz çökmeleri istenerek zirve noktalanmıştır. Rejimin meşru olarak tanındığı, direnişçilerin terörist görüldüğü, terörizmle mücadele (İslam ile mücadele) kararlılığının teyit edildiği, çatışmasızlık ve garantörlük yalanı ile katliam ve cürümler eşliğinde Halep, Guta ve Dera'nın rejime teslimini sağlayan Astana'nın övüldüğü ve BM'den medet umulduğu bu bildiriyle birlikte, yakında İdlib’e yönelik de havadan ve karadan operasyonlar başlayacaktır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, binbir surat gibi. Suriye halkının yanındayız diyor, Suriye halkının katilleri ile işbirliği yapıyor. Suriye muhalefetinin garantörüyüz diyor, Amerika, Rusya, İran ve rejimin vurması için muhalefetin kollarını tutuyor. Bir taraftan muhacirlere kapımız açık diyor, diğer taraftan onları Avrupa’ya karşı bir pazarlık unsuru olarak kullanıyor. Bir taraftan Aylan bebek için gözyaşı döküyor, diğer taraftan ölen diğer bebekler için kılını kıpırdatmıyor. Bir taraftan Esed gitmeli diyor, diğer taraftan Esed’in kalmasını isteyen güçlerin tüm planlarına ortak oluyor. Erdoğan, gerçek yüzü ortaya çıkmasın diye binbir tane maske takıyor. Medya operasyonuyla gerçek yüzünü gizliyor. Olmadı tehdit ediyor. Olmadı hapse tıkıyor. Ancak her şeyin bir sonu olduğu gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu ayak oyunlarının da bir sonu var. Biz Erdoğan’ın taktığı her bir maskeyi ifşa etmeye devam edeceğiz. Eninde sonunda bu maskeler tek tek düşecek. O zaman bu ümmet, onun gerçek yüzünü görecek ve “keşke” diyecek. Keşke keşkelerimiz hiç olmamış olsaydı.

Hizb ut-Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına

Osman Ebu Erva

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER