Salı, 24 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/26
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Solingen’deki “Nazi Holokostu” Üzerinden 25 yıl Geçti

بسم الله الرحمن الرحيم

Solingen’deki “Nazi Holokostu” Üzerinden 25 yıl Geçti

(Tercüme)

HABER:

Bugün, beş Müslüman kızın öldüğü Solingen katliamının 25. yıldönümü. Almanya'nın batısındaki Solingen kentinde evlerinde uyurken üç genç ve bir yetişkin tarafından Nazilerin ırksal nefretiyle evi ateşe vermeleri neticesinde hayatını kaybettiler.

YORUM:

Bu trajedi, modern demokratik görünen Almanya’nın alnındaki kara bir lekedir. Alman ırkına ait olmaktan gurur duyanlar yüreklerinde diğerlerine karşı derin bir nefreti ortaya koydular ve mahallelerinde ötekilerinin varlığını kabul etmiyorlar. Bu olay ilk değil ve son da olmayacaktır. Yabancılara, özellikle de Suriye, Afganistan ve Irak'tan gelen yeni göçmenlere yapılan saldırıların sayısı her geçen gün artmaktadır. Başka bir deyişle, o dönemde siyasi liderler tarafından yapılan ve ırkçılık fikrini ortadan kaldırmayı vaat eden tüm konuşmalar başarısız oldu ve bu olaylar kendilerine döndü.

Irkçılığın artmasının nedeni olarak, aşırı sağcılar olarak bilinen Almanya'ya alternatif partinin seçilmesi olarak gösterilmektedir. Bu parti Nazizm sempatizanları olarak federal parlamentonun ikinci gücü haline geldiği, maddi ve politik eylemlerinde bunu saklamayan bir parti olduğu söyleniyor.

Yakın bir zamanda İçişleri Bakanı Horst Seehofer, “İslam’ın Almanya’nın bir parçası olmadığını” söyleyerek özellikle de İslam'a karşı nefretini vurguladı. Irkçılık bu şekilde ortaya çıkarak, halklar arasında düşmanlığın yayılmasına neden olur. Böylece tartışmalar, farklılaşmalarla ivme kazanarak maddi eylemlere dönüşmek suretiyle soykırımlar ortaya çıkar.

İşte Donald Trump liderliğindeki Avrupa ve Amerika halkları ve onun “Önce Amerika” ilkesi, işte bunların hepsi etnik dağılmaya yöneltiyor ve halklar arasındaki ırksal çatışmanın alevini ateşliyor.

Batıdaki insanlarla yapılan görüşmelerde, yabancılara karşı uzaklaşma ve kabul etmeme hatta nefrete karşı genel eğilime dikkat çekiyoruz. En azından bazıları, sınırlı sayıda göçmene geçici ikametlerini kabul ediyor fakat göçmenlerin rehabilitasyonunu ve bunlara vatandaşlık verilmesini kabul etmemektedirler.

Bu adaletsizlik İslam tarihinde hiç yaşanmamıştır. Hatta devletin en zayıf durumunda bile, özellikle Avrupa ve İspanya'nın sınır dışı ettiği Allah’ın düşmanı Yahudileri vatandaş olarak kabul etti.

Hizb-ut Tahrir'in kurucusu Şeyh Takiyyuddin En-Nebhani (rha), kapitalizmin ideolojisini yaymasının metodunun fikri çatışma olmadığını ancak sömürgeye dayandığını söyleyerek ne kadar isabetli söz söylemiştir. Eğer onlar savundukları gibi gerçekten aklı ikna edici argümanlara dayanıyorlarsa neden başka bir ideolojiye mensup olan göçmenlerden bu kadar çekiniyorlar. Evet batılılar geçmişte Müslümanların diğer halklara yaptıkları gibi yapamıyorlar. Zira o dönemde insanlar İslam’ın inancıyla hızla değişti ve İslam'ı müdafaa ve savunmaya hata muhalifleri İslam’a davet etmeye başladılar. Fakat bugün bunlar, kendilerinin ideolojisinin bunu yapamayacağını çok iyi biliyorlar ve bundan dolayı karşıt entelektüel fikirleri ezmeye çalışıyor.

İki ideoloji arasında fark, birisinde insana merhametle muamele eden, yaratıcı tarafından ortaya konmuş İslam ideolojisi, diğerinde ise insan tarafında ortaya konan açgözlülük üzerine bina edilmiş kapitalist ideolojidir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına

M. Yusuf Selame – Almanya

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER