Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Harameyn-i Şerifeyn’in Mi Yoksa Müslümanların Düşmanlarının Hizmetkârı mı?!

بسم الله الرحمن الرحيم

HABER-YORUM

(Tercüme)

Harameyn-i Şerifeyn’in Mi Yoksa Müslümanların Düşmanlarının Hizmetkârı mı?!

HABER:

“Pakistan Cumhurbaşkanı Haremeyn’i Şerife, hacılara ve Umre'ye her yıl yapmış olduğu hizmet ve çabalarından ötürü Suud Kralı Selman bin Abdülaziz'e övgüde bulundu. Ayrıca, bölgesel güvenliğin, istikrarın ve Müslüman dünyasına yönelik kaygı konularının desteklenmesindeki rolünü de övdü.” (Al-Hayat: 13-03-2018)

YORUM:

Bazıları, Pakistan yöneticisinin Hicaz beldesinin yöneticisi Selman Bin Abdülaziz'in hacılara ve bölgeye yapmış olduğu hizmet ve bölgedeki güvenlik ve istikrarın desteklenmesinde oynadığı olumlu rolden ötürü övgüde bulunduğundan şüphelenebilir.

Kâbe-i Şerife ve hacılara yönelik yapılması gereken gerçek bakım ve doğru hizmetlerin nasıl olduğunu bilmemek üzüntü vericidir. Zira doğruyu bilen kimse için açıkçası yapılan hizmet ve gayretler ne gurur verici ne de doğrudur.

Şöyle ki;

Birincisi: Eğer diğer Şer-i meseleleri dikkate almadan konu sadece Hac ve Umre düzenlemesi ile ilgili olsaydı, bu düzenleme işi ve bakım her hâlükârda olurdu. Hatta gayrimüslim bir şirket olsa bile, iddia edildiği gibi sadece Haremeyn’i Şerifi düzenleme ve hizmetini yapardı.

Acaba Kral Selman Bin Abdülaziz'in tüm çabaları “İslam’a ve İslam dünyasındaki bütün Müslümanlara karşı birinci düşman olan Amerika'dan yardım istemeyi de kapsıyor mu? Ayrıca bu görev ve sorumluluk işleri şu noktaları da kapsıyor mu?

*ABD Silahlı Kuvvetleri için Krallığının topraklarını Irak'ı işgal etmek, Yemen'e saldırmak ve bölgeyi Krallığın yöneticilerden övgüye değer çabaları ile korkutmak mı?

*İslâm ümmetinin sadık uyanık evlatlarını sadece emr-i bil maruf nehyi anil münker yaptıkları ve yöneticilerin İslam’la yönetmediklerin ortaya çıkarıp duyurdukları için hapse atmak mı?

Onların krallıkla yönetim sistemi İslami yönetim sistemi olan Hilafetten çok uzaktır ve eğer bu sistem İslam'a aykırı ise veya Şer-i bir delil bulunmuyorsa, yöneticinin emrinin hiçbir kıymeti yoktur.

İkincisi: Şunu da samimiyetle söylüyoruz ki: Suud ailesinin yöneticisi ve onun veliaht Prensi'nin bölgede oynadığı olumlu rol, güvenlik ve istikrarı desteklemek için değildir. Bilakis savaşların ateşlenmesinde ve Müslümanlar arasında vuku bulan çekişme ve fitneleri ateşlemektir. Yemen'deki yapılan çirkin katliamlar, söylediklerimizin bir delilidir.

İslâm ümmeti, kendi güçlerini bulmak, fiziksel engelleri ortadan kaldırmak için liderlik ve yönetimi, çalışan bilinçli kurtarıcılara teslim etmek için kendi sözlerini ve tecritlerini hazırlar.

Kısacası, açık seçik bir lisanla despot yöneticileri ifşa ederek, onların hilelerini, sahtekârlıklarını ve sahte isimlerini çoğu Müslümanlar nezdinde ortaya koyduk. İslam ümmeti, ehli kuvvette bulunan evlatları değişim için maddi engelleri kaldırırsa ve yönetimi, liderliği ve hükmetme makamını Müslümanlar arasında nefret, inançsızlığı ve buğzu ortadan kaldırmak için zor ve ciddi bir şekilde çalışan sadık uyanıklara teslim ederse; ülkeleri birleştirmek, zenginlik ve halkları kurtarmak ve sömürgeci kâfirleri kovmak için, onların sözleri ve tecritleri de hazır olur.

İslam ümmeti kendi evlatlarından olan Hizb-ut Tahrir'e liderliği verdiği   zaman, Allah’ın izniyle bu değişim yakındır. Allah’tan, böyle bir gün için her daim hazır olmayı ve onun sevgisine ve rızasına ulaşmayı niyaz ederiz.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına

Muhammed Cabir

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER