Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Date  :   H.29 Şa'bân 1434   M.    Pazartesi, 08 Temmuz 2013 No:

Ramazan Hilaline Bakılması Neticesinde

Muhlis ve sadık bir şekilde davet taşıyan kardeşlere...

Bu yeryüzünün dört bir tarafından bulunan tüm Müslümanlara...

Essselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuh...

 

Allahu Subhânehu şöyle buyurmaktadır:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ "Ey iman edenler! Oruç sizden öncekilerin üzerine farz kılındığı gibi sizin de üzerinize farz kılınmıştır. Umulur ki ittika edersiniz." [Bakara 185]

Ve Celle ve Alâ şöyle buyurmuştur:

فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ "Sizden kim Ramazan ayına şahit olursa onda oruç tutsun." [Bakara 185]

Buhari'nin Ebi Hureyra [Radıyallahu Anhu]'dan şöyle dediğini tahriç ettiği hadiste [Salavatullahi ve Selâmuhu] şöyle buyurmaktadır: Ebu el-Kasım [SallAllahu Aleyhi ve Sellem], şöyle buyurmaktadır:

صوموا لِرُؤيتِهِ وأَفْطِرُوا لرؤيتِهِ فإنْ غُـبِّيَ عليكم فأَكْمِلُوا عِدَّةَ شعبانَ ثلاثين "(Ramazan ayının) hilalini gördüğünüz zaman oruç tutun. (Şevval ayının) hilalini gördüğünüz zaman da bayram edin. Eğer size hava kapalı olursa Şaban'ın sayısını otuza tamamlayın."

Yine Müslim, Ebi hureyra [Radıyallahu Anhu]'dan, Nebi [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in şu şekilde buyurduğu rivayetini tahriç etmiştir:

صُومُوا لِرُؤْيَتِهِ وَأَفْطِرُوا لِرُؤْيَتِهِ، فَإِنْ غُمِّيَ عَلَيْكُمْ فَأَكْمِلُوا الْعَدَدَ "(Ramazan ayının) hilalini gördüğünüz zaman oruç tutun. (Şevval ayının) hilalini gördüğünüz zaman da bayram edin. Eğer size hava kapalı olursa Şaban'ın sayısını otuza tamamlayın."

Mübarek Ramazan hilaline, bu gece, yani Salı gecesi bakılmasının ardından hilalin şerî olarak görülmediği tespit edilmiştir. Binaenaleyh Salı günü Allah'ın izniyle Şaban otuza tamamlanacak ve yarın Çarşamba günü, yani H. 1434 el-Muvafık 10.07.2013 günü mübarek Ramazan ayının ilk günü olacaktır.

Bizler Allahu Subhânehu'dan, Müslümanların orucunu ve namazını kabul etmesini ve Allahu Subhânehu'nun işlemiş olduğumuz tüm geçmiş günahlarımızı bağışlamasını temenni ediyoruz. Aynen Buhari ve Müslim'in, Ebi Hureyra'dan Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in şöyle buyurduğunu söylediğini tahriç ettiği gibi:

مَنْ صَامَ رَمَضَانَ إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ "Her kim iman edip sevabını Allah'tan umarak Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır."

Başka bir rivayette, Ebi Hureyra [Radıyallahu Anhu]'dan Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

مَنْ قَامَ رَمَضَانَ إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا، غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ "Her kim iman edip sevabını Allah'tan umarak Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır."

Ey kerim kardeşlerim! Allahu Subhânehu, hicretin ikinci senesinin Şaban ayında Ramazan ayı orucunu farz kılmıştır ki bu ay, içerisinde Kur'an'ın inzal edildiği aydır:

شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ "Ramazan ayı; içerisinde, insanlar için hidayet ve hidayet ile furkanın (doğruyu yanlıştan ayırt etmenin) beyyineleri (apaçık delilleri) olarak Kur'an'ın inzal edildiği aydır." [el-Bakara 185]

Ayrıca bu ay, Allah'ın Ümmete nusret ve açık fetih ikram ettiği bir aydır. Zira büyük Bedir savaşı, Ramazan ayının on yedinci günü olmuş ve Mekke Müşrikleri bu savaşta büyük hezimete uğramışlardır... Sonra hicretin sekizinci yılında mübarek Ramazan ayının yirmisinde Mekke el-Mükerrame'nin fethinin başlamasından hicretin otuz birinci yılında Ramazan ayının on dördünde Müslümanların Musennâ liderliğinde zafer elde ettiği Fars Yemruk'un olduğu "şuan el-Kufe şehri yakınlarındaki" el-Buvayb savaşına kadar olan savaşlar da bu kerim aydaki diğer ayırıcı savaşlardan olmuştur. Sonra H. 223 tarihinde Ramazan ayının on yedisinde Mutasım liderliğinde Ömeriyye fethedilmiştir. Bunun yanı sıra H. 658 yılında Ramazan ayının yirmi beşinde Müslümanların Tatarları hezimete uğrattığı Ayn Calut savaşı ve diğer zaferlerde bu kerim ayda olmuştur...

Hakeza oruç, önünden ve arkasından batılın yetişemediği Kur'an el-Kerîm ile özdeşleştiği gibi fetihle, nusretle, cihatla ve Allah'ın hükümlerinin tatbik edilmesiyle de özdeşleşmiştir... Dolayısıyla akıl ve basiret sahibi olan herkes, ister ibadetler olsun ister cihad olsun ister muamelat olsun ister ahlak ve davranış olsun ister hadler olsun isterse de cinayetler olsun Allahu Subhânehu'nun hükümlerinin birbirinden ayrılmadığını bilir... Zira bunların hepsi tekbir sorundur. Dolayısıyla kerim kitabın ayetlerini tedebbür eden bir kişi, bunu açık ve net bir şekilde görür ki bu, aynı şekilde daha önceki ve sonraki oruç ayetlerinde de gayet açıktır. İşte sizlere beyanı:

Allahu Subhânehu oruç ayetlerini Bakara suresinde, yani Subhânehu'nun  لَيْسَ الْبِرَّ أَنْ تُوَلُّوا وُجُوهَكُمْ قِبَلَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَلَكِنَّ الْبِرَّ مَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ  الْآخِرِ وَالْمَلَائِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيِّينَ... "İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik; Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, nebilere iman eden kimsedir." [Bakara 177] şeklindeki kavlinden başlayıp Subhânehu'nun, أُولَئِكَ لَهُمْ نَصِيبٌ مِمَّا كَسَبُوا وَاللَّهُ سَرِيعُ الْحِسَابِ "İşte onlar için, kazandıklarından büyük bir nasip vardır. (Şüphesiz) Allah'ın hesabı çok süratlidir." [Bakara 202] şeklindeki kavline kadar olan ikinci cüzünün ikinci çeyreğinde indirmiştir. Dolayısıyla bu ayetler tedebbür edildiğinde bunların, iyilik, iman, kısas, vasiyet, oruç, dua, yöneticiler, malı batıl yolla yeme, Allah yolunda savaş ve Hac ayetleri olduğu ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla da Allah'ın hükümleri birbirlerini omuzlamaktadırlar. Yani bir hükümle diğer bir hükmün ve bir vaciple diğer bir vacibin arasında bir fark yoktur. Zira muamelatları, ukubatları, siyaseti ve cihadı beyan eden Subhânehu ibadetleri de beyan ettiği gibi ahlakı, yiyecekleri, giyecekleri ve benzerlerini de beyan etmiştir. Bu yüzden bunların hepsi, uygulama ve bağlanma bakımından aynı güçtedir. Dolayısıyla ibadetlerdeki farz, muamelatlardaki, ukubatlardaki, Halife'ye biatteki, cihattaki ve diğer hükümlerdeki farz gibidir. Bu yüzden bunların arasının ayrılması hiçbir şekilde doğru değildir. Çünkü İslam parçalanmaz bir bütün olup İslam'ın devlet, hayat ve toplum içerisinde tatbik edilmesine davet etmekte tek bir şekilde olur. Binaenaleyh her kim Allah'ın ayetlerinin arasını ayırır da dinin hayattan ve siyasetten ayrı olduğunu söylerse, sahibinin dünyada aşağılanmasına ve ahirette de elim bir azaba nail olmasına yol açacak büyük bir günah ve büyük bir cürüm işlemiş olur.

Sonuç olarak Allahu Subhânehu, Bakara suresindeki beş oruç ayetlerinin arasında duayı zikretmiştir. Nitekim Subhânehu şöyle buyurmuştur:

وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ فَلْيَسْتَجِيبُواْ لِي وَلْيُؤْمِنُواْ بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ "Kullarım Sana, Beni sorduğunda (onlara de ki:) Ben (onlara) çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin duasına icabet ederim. O halde (kullarım da) Benim (davetime) icabet etsinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki irşad olurlar." [el-Bakara 186]

Dolayısıyla birbiriyle bağlantılı iki şeyin arasını ayırmak, ayrılmanın büyük olduğuna dair bir kanıttır. Bu yüzden Allahu Subhânehu, orucu emretmiş, ardından duayı emretmiş, sonra da duanın şanını yüceltmek için oruç ayetlerini tamamlamıştır. O halde Ramazan ayından duayı çoğaltınız. Zira Ahmed'in, Ebi Hureyra'dan Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in şöyle buyurduğunu söylediğini tahric ettiği hadisi şerifte Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] şöyle buyurmuştur:

ثَلَاثَةٌ لَا تُرَدُّ دَعْوَتُهُمْ: الْإِمَامُ الْعَادِلُ، وَالصَّائِمُ حَتَّى يُفْطِرَ، وَدَعْوَةُ الْمَظْلُومِ تُحْمَلُ عَلَى الْغَمَامِ، وَتُفْتَحُ لَهَا أَبْوَابُ السَّمَاوَاتِ، وَيَقُولُ الرَّبُّ عَزَّ وَجَلَّ: وَعِزَّتِي لَأَنْصُرَنَّكَ وَلَوْ بَعْدَ حِينٍ "Üç kişi var ki duaları geri çevrilmez: Adil bir imamın [Halifenin], iftar edinceye kadar oruçlunun ve mazlumun duası. Allah, mazlum kimsenin duasını bulutların üzerine kaldırır ve göklerin kapısını ona açar ve Rab ona şöyle der: İzzetim hakkı için bir süre sonra olsa bile sana mutlaka yardım edeceğim."

Oruç ayetlerinin arasında duanın zikredilmesi, oruç ayında duaya teşvik edildiğine, onun faziletinin açıklandığına ve duaya icabet edilmekle müjdelendiğine delalet etmektedir. Zira Allah çok yakın ve icabet edendir.

En son olarak bizlerin, Allah'ın bizlerden razı olması ve geçmiş günahlarımıza bağışlaması için oruca teşvik etmemiz gerektiği gibi aynı şekilde Allah'ın hükümlerinin tatbik edilmesi sayesinde dünyada kurtuluşa erenlerden, Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in Râyesi [لا إله إلا الله محمد رسول الله] râyesinin olduğu el-Ukab Râyesi altında gölgelenenlerden olmamız, aynı şekilde Subhânehu'nun izniyle ahirette de kurtuluşa erenlerden ve O'nun gölgesinden başka hiçbir gölgenin olmadığı o günde O'nun gölgesinde gölgelenenlerden olmamız için Râşidi Hilafet Devleti'ni kurarak İslamî hayatı yeniden başlatmak için çalışmaya da teşvik etmemiz gerekmektedir. Nitekim bizler Subhânehu'dan, başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu da ateşten kurtulma ayı olan bu kerim aydaki oruç ve namazlarımızı kabul etmesini, gelecek Ramazan ayında bizlere, altında gölgeleneceğimiz ve izzetleneceğimiz Nübüvvet Minhacı Üzere Râşidi Hilafet'i nasip etmesini, Allahu Teâlâ'nın كُنْتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ "Sizler, insanlar için çıkartılmış en hayırlı ümmetsiniz. Marufu emreder, münkerden nehyeder ve Allah'a iman edersiniz." [Âl-i İmrân 110] şeklinde buyurduğu gibi onunla Ümmeti insanlar için çıkarılmış en hayırlı konumuna geri getirmesini ve SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in, إِنَّمَـا الإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ "İmam [Halife], arkasında savaşılan ve kendisiyle korunulan bir kalkandır."[Müslim Ebi Hureyra Radıyallahu Anhu'dan tahric etmiştir] şeklinde buyurduğu gibi bizlere bir Halife nasip etmesini temenni ediyoruz. Zira Halife, Şam topraklarındaki tagutları yok edecek ve yaşlılar, kadınlar ve çocuklar da dahil Müslümanları tagutların ve zalimlerin pisliğinden kurtaracaktır... Dolayısıyla bizler de İslam topraklarındaki tüm tagutların ortadan kalkması ve orada İslam hükümlerinin tatbik edilmesi için onun arkasında olacağız. Böylece Mısır ve Mısır dışında Allahu Subhânehu'nun hükümlerinin tatbik edilmemesinden kaynaklanan fitneler yok olacaktır... Sonra Halife, Filistin'in, ama tüm Filistin'in Yahudi devletinin pisliğinden kurtarmak için bizlere liderlik edecektir. Dolayısıyla Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in Mesrâ'sı ve Miracı olan Kudüs, İslam ve İslam'ın ordusuyla ile yeniden izzetli ve onurlu olacaktır... Sonra bizler, aynı şekilde Keşmir'in ve sömürgeci kafirlerin işgal etmiş olduğu diğer İslam ülkelerinin kurtulması için onun arkasında savaşacağız. Böylece İslam'ın râyesi ile gölgelenmeyen tek bir karış İslam toprağı kalmayacaktır.

وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ (4) بِنَصْرِ اللَّهِ يَنصُرُ مَن يَشَاء وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ "İşte o gün, müminler de Allah'ın nusretiyle, zaferiyle ferahlayacaklardır. Allah dilediğine nusret, zafer verir. O, Azîz'dir, Rahîm'dir." [er-Rûm 4-5]

Ve's Selamu Aleykum Ve Rahmetullahi Ve Berakatuh

Kardeşiniz
Atâ İbn-u Halil Ebu Raşta
Hizb-ut Tahrir'in Emiri

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER