Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Türkiye: İstanbul Üsküdar'da; Suriye: İhanet, Sadakat Ve Nusret Paneli

بسم الله الرحمن الرحيم

Köklü Değişim Dergisi İstanbul Bağlarbaşı Kültür Merkezinde "Suriye: İhanet, Sadakat ve Nusret" konulu konferansı İstanbulluların yoğun katılımı ile gerçekleşti.

Son İki haftadır Türkiye gündemi Gezi Parkı eylemleri ile çalkalanırken asıl gündem olması gereken Suriye gündemden düşürüldü ve  Müslümanların zihinlerinden uzaklaştırıldı. Baas rejimi, İran, Hizbullah ve batılı güçlerin desteği ile özelde Kusayr ve Humusta ağır katliamların gerçekleşmesine Türkiye sessiz kaldı.

Gezi parkı eylemleri üzerinden Demokrasi propagandası yapan her iki taraf Suriye'yi Türkiye Müslümanlarına unutturmayı başarmaya çalışıyor. Köklü Değişim Dergisi olarak ise biz Suriye kıyamını ve Hilafet Devrimini hep gündemin ana konusu yapmaya devam ediyoruz ve devam edeceğiz.

Panel yöneticisi Osman Yıldız'ın giriş konuşması ile başlayan program Ramazan Aydoğan kardeşin Kur-an-ı Kerim tilaveti ile devam etti. Daha sonra programa misafir olarak katılan Suriye Halep'ten Üstaz Ahmet Hilal Suriye'deki son durum hakkında kısa bir konuşma yaptı. Beyrut Şeriat Fakültesinde Eğitim alan, Halep’te Hatip’lik yapan Üstaz Ahmet Hilal; Suriye içerisinde ayaklanmanın hangi esas üzere başladığı ve devam ettiği, devrimcilerin sabrı, sadakati noktasında ne denli fedakarlıklar yaptığı konusu üzerinde durdu. Devrimcilerin sadece İslam’ı yüceltmek, zulmü ortadan kaldırmak için hareket ettiklerini ifade eden Hilal; Suriye halkının sloganlarından, açtıkları pankartlara ve gruplarına verdikleri isimlere varana kadar bunları gözlemleyen birisi sadece İslam olduğunu görecektir dedi. Ayrıca bu İslam’ın ise herhangi bir İslam olmadığını içerisinden nizamların çıktığı kendisine ait bir yönetimin olduğu İslam olduğunu söyledi.

Hilal; Suriye’de halkın ne Ulusal Konsey’i, ne de Ulusal Koalisyonu asla desteklemediğini, onların Batı ile birlikte iş tuttuklarını ve Suriye’de ki şehitlerin kanlarına ihanet ettiklerini ifade etti. Ayrıca Koalisyonun demokrasi ve sivil devlet gibi İslam ile hiçbir ilişkisi olmayan bu sistemi Suriye halkına tatbik etmek için çalıştıklarını bunun ise Suriye’de ki karşılığının ihanet olduğunu söyledi. Ve Suriye’de açılan pankartlardan bazılarında “Otel devrimcileri bizi yönetemez”, “Koalisyon bizi temsil etmiyor” gibi ifadelerin geçtiğini hatırlattı. Suriye’nin ayaklanmaların yaşandığı hiçbir beldeye benzemediği, diğer ayaklanmaların yaşandığı beldelerin bir takım Batı’nın nüfuz ettiği kimseler eli ile ümmetten çalındığı ancak Suriye’de Allah’ın (cc) izni ile buna güçlerinin yetmeyeceğini söyledi.

Son olarak Suriye halkına, oradaki gruplara ve laik demokratik Koalisyona çağrıda bulunan Hilal; direniş gruplarına; “önlerinde sadece tek bir yolun olduğunu” onun da sadece “Hilafet Devleti’ni ikame etmek için çalışanlara destek vermeleri” olduğunu söyledi. Laik Koalisyon’a ise; “Suriye topraklarının sahabelerin kanları ile sulandığını, laik demokratik sivil bir devlet kurmak için çalışmalarının her şeyden önce sahabenin kanlarına ihanet olarak değerlendirileceğini” söyledi.

Programda daha sonra panel konuşmacılarından İlahiyatçı Yazar Abdurrahim Şen söz aldı. Abdurrahim Şen, Suriye’de ve diğer beldelerde ayaklanma henüz yaşanmadan önce Batı’lı bir takım düşünürlerin ve kuruluşların bir takım öngörülerde bulunduğunu ve bunun için bir takım ön hazırlıklar yaptıklarını ifade ederek söze başladı. Şen; bugün için ümmetin İslam’ın tatbik edildiği dönemlerde yaşamadıklarını bu yüzden bir hayat nizamı olarak İslam’ın tatbik edilemeyeceği noktasında, Batı’nın pompaladığı fikri tesirlerin altında kaldığını ifade etti.

Batı’nın bundan da faydalanarak İslam’ın sahtesini ürettiğini, içerisinde İslam’ın geçtiği fakat hayatta hiçbir şekilde tesirinin olmadığı bir takım rejimler türettiğini ifade etti. Şen; Batı’nın “Vakti gelen fikir engellenemez” düsturundan yola çıkarak ancak bunu nasıl saptırırız, nasıl sevk ve idare ederiz gibi bir takım projeler ortaya koyduğunu, özellikle Mısır’da İhvan’ı Müslimin hareketi üzerinden ABD ve batının bu tür bir yöntem ile demokratik İslam düşüncesini yola koymayı planladığını ve hayata geçirdiğini. Batılıların kendi ağızlarında aktarılan sözlere de vurgular yaparak İhvan'ı Müslimin hareketinin ılımlı bir yol takip etmesini bu noktada batının değerlendirdiğini ifade etti.  Ayrıca Şen; Suriye halkının sorunun çözümü noktasında İslam’ı istemelerinden dolayı batılıların Suriye meselesine çok endişeli gözler ile baktıklarını ve hatta Lakhdar Brahimi’nin ifadesiyle “dünyanın en tehlikeli krizi Suriye’dir” sözünden bu endişenin açıkça gözler önüne serildiğini ifade etti.

Abdurrahim Şen, konuşmasını Allah Rasul'ü Sallallahu Aleyhi Ve Selem'in "İnsanlar üzerine öyle zamanlar gelecek ki, Doğru olanlar yalancı, yalancılar doğru olarak görülecek. Hain olanlar emin, emin ve güvenilir olanlar ise hain olarak görülecek. Ve ogün Ruveybıda konuşacak. Rubeybıda kimdir diye sorulunca Allah Rasul'ü Sallallahu Aleyhi Ve Sellem, Ruveybıda kamunun işlerini elinde tutan Müptezel adamdır. dedi." hadisi ile bitirdi.

Son olarak Köklü Değişim Dergisi Yazarı Mahmut Kar konuşmasını gerçekleştirdi. Konuşmasına Endonezya'da gerçekleştirilen Hilafet konferansına katılmasından dolayı Endonezya Müslümanlarının selamlarını panel katılımcıları üzerinden tüm Müslümanlara ulaştırdı. Endonezya'da Hilafet konferansına gelen diğer İslam beldelerinden katılımcı davetçiler ve alimler ile ve Endonezya Müslümanları ile yaptığı görüşmelerden bazı izlenimlerini aktaran Mahmut KAR, panel katılımcılarına hitaben şunları söyledi: "Kardeşler ve bacılar, İslam beldelerinin tümünde Müslümanların bugünkü mücadele ettiği sorun ve problem birdir. Müslümanlar tüm beldelerde DEMOKRASİ ile mücadele ediyorlar. Batılı kafirlerin Müslümanların içinden bazı zihinleri bozuk kurum ve kişiler eli ile, başına İslam, muhafazakarlık, ılımlılık, çoğulculuk ve medeni devlet vb. kavramlar koyarak İslam beldelerine pazarlayıp zihinlere zerk ettiği demokrasi bugün en büyük baş belasıdır. Suriye'de en büyük bela bu DEMOKRASİ'dir. Dolayısıyla sadece Suriye'de değil, tüm İslam beldelerinde İhanetin adı DEMOKRASİ'dir. Kim Müslümanları İslam beldelerinde demokrasiye çağırırsa bu ihanetin içinde yer alıyor demektir. Kim gerçekten demokrasiye Müslümanları çağırmasa da demokrasiyi bir araç olarak, bir seçim sitemi olarak kullanmayı Müslümanlara tavsiye ediyorsa bu ihanet resminin bir kenarından ona yaklaşmak istiyor ve ondan tutmak istiyor demektir."

Mahmut KAR konuşmasında Türkiye'nin son 20 günlük gündemine de değinerek gezi parkı olayları üzerinden Suriye gündeminin unutturulduğunu söyledi. Türkiye'de ne siyaset ne cemaat nede STK lar'ın artık Suriye'yi konuşmadığını ve tek gündemlerinin Gezi parkı ve Başbakan'ın koltuğunu korumak olduğunu söyledi.  Konuşmasının son bölümünde Suriye için güzel dualarda bulunan KAR, Köklü Değişim Dergisinin Suriye Kıyamı ve Hilafet Devrimini unutturmayacağını ve ihanetin adı olan Demokrasi ile mücadelede daha fazla gayret göstereceğini ifade etti.

Panel soru cevap bölümü ile sona erdi.

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER