Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Köklü Değişim Dergisi 10 Haziran 2012 Pazar Günü Gebze'de "Suriye İçin: Artık Sözün Bittiği Yerdeyiz" Konferansı Düzenledi

بسم الله الرحمن الرحيم

Köklüdeğişim Dergisi olarak Suriye ile ilgili düzenlediğimiz konferanslar serisine bir yenisini daha ekledik.

Kocaeli-Gebze’deki konferansımız "Müslümanlar SESSİZ... Bütün Dünya SESSİZ... Bütün İnsanlık SESSİZ... Kocaeli SESSİZ Mİ Kalacağız?" Diyerek dağıtılan binlerce el ilanı ve afişler etkisini göstererek yoğun katılım altında gerçekleşti.

Suriye’de yaşanan vakıayı tüm sıcaklığıyla ümmetin gündeminde tutmak amacıyla gerçekleştirilen konferans Kocaeli-Gebze’de yoğun İslami atmosferde gerçekleşti.

Konferansa dergimiz yazarlarından Musa BAYOĞLU’nun sunumunda konuşmacı olarak araştırmacı yazar M. Hanefi YAĞMUR, gazeteci- yazar Ahmet VAROL, yine dergimiz yazarlarından araştırmacı-yazar Mahmut KAR katıldı.

Suriye’de bir süre Esad rejimi elinde tutuklu kalan gazeteci Adem ÖZKÖSE’de konferansa gönderdiği görüntülü konuşmasıyla katıldı.

Dergimiz yazarlarından Musa BAYOĞLU’nun açılış konuşması ve program gündemini okumasıyla konferans başladı. BAYOĞLU açılış konuşmasında; bir asırdır Filistin, Irak, Afganistan ve sair beldelerde Müslüman ümmetimizin maruz kaldığı katliamlarının bir benzerini bugün Suriye’de yaşandığını ve insanı insanlığından utandıracak bu katliam karşısında suskunluğa gömülen yığınlara inat Kocaeli-Gebze’deki Müslümanların susmayacağını, sessiz kalmayacağını belirtti. Bu minval üzere “Sessiz mi Kalacağız Suriye?” başlığıyla düzenlediğimiz konferansımıza katılımlarından ötürü herkese teşekkür etti.

BAYOĞLU açılış konuşmasından sonra program Kuran-ı Kerim tilavetiyle devam etti. Kuran-ı Kerim tilavetinin ardından Kuveytli şair Ahmet El-Kantari’nin Suriye’de Baas zebanilerince katledilen Zeyneb’in hikâyesini konu edinen şiiri sinevizyonla katılımcılara izletildi.

Sinevizyon gösterisinin ardından Adem ÖZKÖSE’nin görüntülü konuşması gösterildi. ÖZKÖSE konuşmasına son İslam devleti Osmanlı Hilafetinin ilgasından sonra İslam ümmetinin yetim, sahipsiz ve tespih taneleri gibi dağıldığı tespitiyle başladı. Genelde İslam âlemindeki ayaklanmaların özelde Suriye’de ki kıyamın hilafetin ilgasından sonra İslam coğrafyasında işbaşına getirilen işbirlikçi rejimlerin Müslümanlara yaşattığı baskı ve zulümlerin, İslami hayatı engellemelerinin neticesi olduğunu söyledi. Bugün Suriye’li Müslümanların mescit merkezli, tekbirlerle gerçekleştirdikleri bu kıyamın hedefinin İslamla hükmedilmek olduğunu ifade eden ÖZKÖSE Suriye’de tutuklu kaldığı sürede yaşadıklarından aktardıklarıyla Suriye’li Müslümanların nasıl bir katliam ve işkence çetesi ile karşı karşıya olduğunu Müslümanlara hatırlattı. ABD ve Yahudi varlığı İsrail kadar Esed rejiminin Müslümanlara zulmettiğini söyleyen ÖZKÖSE bütün bu zulümlere karşı koyuşun yalnızca imanla mümkün olabileceğini ve Suriye’de yiğitlerin göğüslerinde imanlarıyla bu zulme kıyam ettiklerini belirtti. Dışarda laik, liberal unsurların Suriye sokağında karşılığı olmadığını, Suriye kıyamının tamamen İslami bir karakter taşıdığını söyledi. Adem ÖZKÖSE kendilerinin kurtulduğunu fakat Suriye’de milyonlarca Adem ve Hamit’in Baas zindanlarında olduğunu ve bu durumun bütün Müslümanlara sorumluluk yüklediğini söyledi. Son olarak biz bir ve beraber olursak Allahın izniyle İslamın hayatımıza hakim olacağı, Allah Rasulunun hadisinde müjdelenen hilafetin, bizleri yeniden biraraya toplayacak halifenin aramızda olduğu günlerin yakın olduğu müjdesiyle konuşmasını tamamladı.

Adem ÖZKÖSE’nin görüntülü konuşmasından sonra sözü M. Hanefi YAĞMUR aldı. YAĞMUR konuşmasına Suriye’de bütün dünyanın sessizliği önünde on beş aydır işlenen bu katliamların vahametini hatırlatarak başlayıp "artık sözün bittiği yerdeyiz" dedi. "Şimdiye kadar Arap gözlemciler, BM nezdinde diplomatik girişimler, Suriye’nin Dostları (!) toplantılar ve son olarak Annan Planı gibi girişimlerin Esed rejimine bütün dünyanın gözleri önünde daha fazla Müslümanı katletmesi için zaman tanımaktan başka bir anlam ifade etmedi" dedi. Suriye’nin Dostları konferansının bünyesinde Amerika, İngiltere, Fransa gibi sömürgeci kafir devletleri barındırdığı ve “Muhakkak ki kafirlere sizin apaçık düşmanlarınızdır.” ayeti gereği kafirlerin Müslümanların dostları olamayacağını belirten YAĞMUR: "bu ve benzeri uluslararası konferansların gerek katılımcıları gerek Suriye meselesine yaklaşımı itibariyle Suriye rejiminin dostları olarak isimlendirilmesinin daha doğru olacağını" belirtti. Türkiyeli yöneticilerin göstermelik açıklamalarla meseleyi geçiştirdiğine örnek olarak Hule katliamından sonra Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Suriyeli Müslümanlara başsağlığı dilediğini gösteren YAĞMUR geçtiğimiz hafta İstanbul’da düzenlenen "Küresel Terörizmle Mücadele Forumu" ve öncesinde yapılan "Suriye toplantısı" gibi toplantıların kâfirlerin insiyatifi ile yapıldığını, Kuran ve Sünnete dayalı olmayan hiçbir çözümün Suriye halkının dertlerine derman olamayacağını belirtti.

Özelde Suriye’de genelde İslam âleminde bir asıra yakındır yaşadığımız sorunların ancak ve ancak yeryüzünü adaletiyle dolduracak ikinci Raşidi hilafetle çözüleceğini ifade eden YAĞMUR Müslümanların bu potansiyele sahip olduğunu, tek engelin Müslümanların başlarına dikilmiş yöneticiler olduğunu söyledi. Türk ordusunun Türkiyeli yöneticiler eli ile Afganistan’da Lübnan’da NATO, BM gibi uluslararası örgütler bünyesinde barış gücü olarak görev yaptığını ifade eden Yağmur bugün bu ordunun Suriye’de Müslümanların yardımında koşması vacibiyetine değindi.

Araştırmacı- yazar M.Hanefi YAĞMUR’dan sonra kürsüye gazeteci Ahmet VAROL geldi. VAROL konuşmasını Suriye kıyamı üzerine yapılan manipülasyonlara ayırdı.

VAROL Suriye’li Müslümanların sıkıntılarını gündemleştirmek için yapılan bu organizasyonun hazırlayıcılarına teşekkür ederek konuşmasına başladı.

İslam dünyasında yıllardır hüküm süren baskıcı, İslami değerlere savaş açan bu yönetimlerin altında kıyam eden Müslümanlarının bu kıyamlarının şaşırtıcı değil vakıanın gereği olduğunu söyledi. Birilerinin iddia ettiği gibi bu kıyamların sömürgecilerin hesabına olmadığını fakat yapılan bu manipülasyonların birilerinin hesabına yapıldığını ifade eden VAROL bu bağlamda "Amerika ve bölgede bir Şii hakimiyeti tesis etmek isteyen İran’ın bu kıyam üzerinde saptırmalar oluşturmaya çalıştığını" söyledi. Annan Planı ve benzeri girişimlerin Esad’a daha fazla katlet demek anlamına geldiğini söyleyen VAROL bu planların aynı zamanda Esad rejimini meşrulaştırma amacı güttüğünü söyledi. Suriye’yi bizzat görmüş birisi olarak Esed rejiminin yıllardır baskı altında tuttuğu Müslümanların bugün adalet ve adaletin ancak kendisiyle sağlanacağı İslam yönetim talebiyle sokaklarda olduğunu belirtti.

Suriye kıyamını karalamak için öne sürülen direniş ekseni efsanesinin Suriye'li Müslümanların katledilmesine bahane oluşturamayacağını söyleyen VAROL, Suriye mezhep çatışması ile bölünmek isteniyor diyenler ise “Suriye’de kıyam eden Müslümanlar İslam coğrafyasında Batılılar tarafından çizilen tüm suni sınırları iptal etmek” amacını güden mesajları taşıdıkları ifade etti. Çarpıtılmaya, saptırılmaya çalışılan bu kıyamın tüm çabalara rağmen gün gibi ortada olduğunu söyledi. Ahmet VAROL son olarak "İslam aleminin ve Türkiye'li Müslümanların en kötü sınavını Suriye kıyam karşısından verdiğini" belirterek konuşmasının noktaladı.

Ahmet Varol’dan sonra Suriye-Dera’dan katılan Ahmed El-Ahmedi’nin konuşmasını dergimiz yazarlarından Bekir KURTULUŞ dinleyicilere tercüme etti.

Son olarak konuşma yapan dergimiz yazarlarından Mahmut KAR konuşmasında başta yöneticiler ve alimler olmak üzere Müslümanların Suriye kıyamı karşısında sorumluluklarına değindi. Müslümanın Müslüman kardeşi olan hukukunu Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellemin “Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulm etmez.” hadisiyle ifade eden KAR bu hukukun gereğini yerine getirmeme sorumluluğunun bugün omuzlarımızda olduğunu söyledi.

Hangi grup, kitle, cemaat parti ile hareket edersek edelim kanaat önderlerine, liderlere Suriye meselesinde üzerimize düşen tavrın ne olduğunu sorusunu yöneltmemiz gerektiğini ifade eden KAR bunun yanında Müslüman bir davetçi olarak Suriye sokağında kıyam eden Müslümanların söylemlerinde hedefledikleri Raşidi Hilafetin ikam edilmesi için var gücümüzle çalışmamız gerektiğini söyledi.

Konuşması sık sık tekbirlerle kesilen KAR Suriye sokağında “İslam ümmeti hilafet istiyor” sloganlarından sonra bizim Türkiyeli Müslümanlar olarak fikir ve metot bağlamında demokratik, liberal her türlü fasit çalışmaları terk edip bu azim farzda Suriyeli Müslümanlara yardımcı olmalıyız dedi. Tekbirlerle konuşmasına tamamlayan Mahmut KAR hilafetin ikame edildiği günleri dünya gözüyle idrak etme duasıyla salonda izleyicilere duygusal anlar yaşattı.

Konferansta bir de Suriyeli çocuklara hitaben küçük MURAT kısa bir seslenişte bulundu. Küçük MURAT Suriyeli Müslüman çocuklara sizin acılarınız bizim de acılarımızdır ve aramızdaki suni sınırlar bizi ayıramaz diye seslendi.

Program Musa BAYOĞLU’nun yaptığı dua ile sona erdi.

 

Kaynak: Köklü Değişim Dergisi

 

Konuşmacı: M. Hanefi YAĞMUR

 

 

 

Konuşmacı: Suriyeli Hatip Ahmed El-Ahmedi

 

 

 

Konuşmacı: Mahmut KAR

 

 

 

Konuşmacı: Ahmet VAROL

 

 

 

Konuşmacı: Küçük Murat

 

 

 

Konuşmacı: Musa BAYOĞLU

 

 

 

Kocaeli... SESSİZ Mİ KALACAĞIZ?

 

 

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER