Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Hizb-ut Tahrir / Ukrayna'dan Bir Beyan

Kırım yarımadasındaki Ukrayna İçişleri Bakanlığı Baş Müdürlüğü, 11 Eylül 2009'da Kirovski bölgesinde ikamet eden Hizb-ut Tahrir üyelerinin 10.09.2009'da mescit imamının izni olmaksızın Juravka köyü mescidinin arazisine sızdıkları ve orada dini bir tören yaptıklarına dair bir haber yayınladı. Köy ahalisi mescidin boşaltılmasını talep edince bu durum, karşılıklı toplu bir kavgaya yol açtı. Karşılıklı kavgadan kaynaklanan fiziksel çatışma sonucunda Kırım Tatarları sakinlerinden 8 kişi muhtelif şiddette yaralandı. Kavganın çıkmasından sorumlu olanlar tutuklandı ve haklarında soruşturma yapılmaktadır.

Kırım yarımadasındaki Ukrayna İçişleri Bakanlığı Baş Müdürlüğü, farklı gurupların yarımadaya sızmasına ve örgütler oluşturmalarına karşı hiçbir tedbir almayan, genellikle bunları destekleyen ve yarımadadaki halklar arasında barış ve uyum istikrarını sarsmaya yol açacak şekilde bu kimselere yasal özellik kazandırılmasına katkıda bulunan Ukrayna Parlamentosu ile Bakanlar Kurulunun tutumundan kaygı duymaktadır. Kırım'daki İçişleri Bakanlığı Başkanı'nın beyanı ile tüm sözlerinin alaycı yalan olduğu aşağıdaki hakikatlerden de açığa çıkmaktadır:

1. "Kirovski bölgesinde ikamet eden Hizb-ut Tahrir üyeleri mescit imamının izni olmaksızın Juravka köyü mescidinin arazisine sızmışlardır..."

Mescit Allah'ın evlerinden bir ev olup bir şahsın mülkü değildir ki bir kişi oraya sızmış olsun. O günün akşamı Juravka köyünün mescidinde köyde ikamet edenlerden biri olan Hacı İsmet Memtov'un düzenlediği hayırlı bir iftar yemeği vardı. Bundan bir hafta önce o, Din Komitesi Başkanı Hacı Asan Asanov ile iftar yemeğinin yapılacağına dair anlaştı ve bunu da Cuma salatında ilan etti. Yerel Komite Başkanı Şevket Kiyamov ve Din Komitesi Başkanı Asan Asanov'un yanı sıra erkeklerden, kadınlardan, çocuklardan, mahalle sakinlerinden ve ziyaretçilerden yüzlerce kişinin iftar yemeğine katılması bu etkinliğin ne kadar tutarlı ve barışçıl bir yapıda olduğunu göstermektedir.

2. "... Köy ahalisi mescidin boşaltılmasını talep edince bu durum toplu bir kavgaya yol açtı..."

Orada kavga olmuş mudur? Görgü tanıklarının şahadetleri, Kırım yarımadasındaki Müslümanların Ramazan ayını nasıl eda ettiklerine ışık tutulması için davet edilmiş olan "Nahda" gazetesi muhabirlerinin videokaseti ve gerçekler, yaklaşık 20 kişilik bir gurubun komplocu ve planlı olarak iftarlarını yapan insanların üzerine saldırdıklarına işaret etmektedir. Yaklaşık 20 kişinin sopa, demir, hatta baltalarla yemek dağıtan 8 kişinin üzerine ani bir şekilde saldırdığında nasıl olur da bir kavgadan söz edilebilir?! O halde bunu, şiddet ve istihza yoluyla gerçekleşen darp etme eylemi şeklinde tanımlamak mümkündür. Nitekim saldırganların silahlı donanımlı olması ve "onları kesin" "onları öldürün" diye bağırmaları onların, öldürmek niyetinde olduklarını göstermektedir. Muhtemelen çığlıkları duydukları için insanların mescitten dışarı çıkmaları planlanan suikastı önlemiştir.

Acil olarak olay yerine polis ve ambulans çağrıldı. Kolluk kuvvetlerin, olay yerine ve mağdurlar ile yüzden fazla görgü tanıklarının ifadesine ulaşmalarının ardından olayla ilgili güvenilir bilgi edinen ilk kimseler onlar olmuşlardır. İkinci günün sabahı Kırım'daki Ukrayna İçişleri Bakanlığı Baş Müdürlüğü, tamamen saçma bir üslupla olayı ifade eden ve aynı zamanda yanlış bilgiler verilmesinden dolayı toplum ve kanuna karşı hiçbir sorumluluk duygusu taşımayan bir açıklama yayınladı.

3. "...Kırım yarımadasındaki Ukrayna İçişleri Bakanlığı Baş Müdürlüğü, farklı gurupların yarımadaya sızmasına ve örgütler oluşturmalarına karşı hiçbir tedbir almayan, genellikle bunları destekleyen Ukrayna Parlamentosu ile Bakanlar Kurulunun tutumundan kaygı duymaktadır..." Görünen o ki Kırım'daki Ukrayna İçişleri Bakanlığı Baş Müdürlüğü, "farklı gurupların" sözüyle Hizb-ut Tahrir'i kastetmektedir. Bizler bir kez daha hatırlatıyoruz:

Hizb-ut Tahrir, 1953'den bu yana faaliyetlerini fikri ve siyasi olarak yürüten İslami siyasi bir Hizb'tir ve o, Ukrayna da dahil olmak üzere dünyanın dört bir tarafında defalarca söylediği gibi hedefini gerçekleştirmek için kesinlikle şiddet kullanmamaktadır.

Hizb-ut Tahrir, ideolojisi İslam ve çalışması siyaset olan siyasi bir Hizb olup dünya ülkelerinin pek çoğunda bilinmektedir.

Hizb-ut Tahrir'in hedefi, içeride İslam'ı tatbik edecek ve onu bir risalet olarak dünyaya ve tüm insanlığa taşıyacak olan Hilafet Devleti'ni İslami beldelerde kurarak İslami hayatı yeniden başlatmaktır.

Hizb-ut Tahrir, içinde hiçbir şiddet eyleminin olmadığı herkesçe bilinen Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in devleti ikamesindeki metodunu, hedefini gerçekleştirmek için bir metot olarak belirlemiştir.

Hizb-ut Tahrir'in Hilafet'i kurmaya yönelik çalışması, İslami ülkeler ile fikri ve kültürel faaliyette bulunduğu Ukrayna da dahil diğer ülkelerde yoğunlaşmaktadır.

4. "...bu kimselere yasal özellik kazandırılmasına katkıda bulunan..."

Ne yazık ki kamu makamları, Hizb-ut Tahrir'e yasal özellik kazandırılmasına katkıda bulunmadıkları gibi tüm vesilelerle bunu engellemektedirler. Bu durum ise ülkede hukuksuzluğu doğurmaktadır. Oysa sivil toplum örgütleri vakıada mevcuttur ve ülkedeki hukuki alana girmeye çalışmaktadır. Devlet ise ne sorunu çözmeye yönelik bir yasal mekanizmaya sahiptir ne de bu durumdan çıkmak için bir yol oluşturmaya çalışmaktadır.

5. "...yarımadadaki halklar arasında barış ve uyum istikrarını sarsmaya yol açacak şekilde ..."

Kolluk kuvvetleri tarafından malum olması gerekir ki Hizb-ut Tahrir'in faaliyeti dünyadaki varlığı süresince fikri ve siyasi çerçevenin dışına çıkmamıştır. Ukrayna'da özellikle de Kırım'daki Hizb-ut Tahrir'in faaliyeti, Ukrayna yasasının kapsamından çıkmamış ve kesinlikle istikrarsızlaşmaya yol açmamıştır. Kanun uygulayıcıları çok iyi biliyorlar ki bazı güçler tarafından bizim örgütümüze yönelik sürekli provokasyon yapılmaktadır. Ancak buna rağmen bizler, hiçbir provokasyona karşılık vermeyeceğiz. Nitekim son provokasyon bunun en çarpıcı örneğidir. Yoksa gerçekten onlar, provokasyon amacıyla öldürme başladığında bunu beklemektedirler? Bugün polis sadece onları bundan engellememekle kalmamış bilakis onları buna teşvik etmiştir. Nitekim Jurovski köyünde gerçekleşen olayda polisin takındığı gizlemeden kaynaklanan tuhaf tutum buna ilişkin örneklerden biridir.

Yukarıdakilerden şu sonucu çıkarmak mümkündür ki mahalli polis, onlarla olan bozuk ilişkilerinin yanısıra olaydaki gerçek faili gizlemek maksadıyla ya Kırım'daki Ukrayna İçişleri Bakanlığı Baş Müdürlüğüne yalan bilgiler aktarmış yada bu, yarımadada çatışmanın patlak vermesini isteyen bazı siyasi güçler, yani Kırım'da cereyan eden pek çok provokatif senaryoları yazmış olma ihtimali olan güçlere polis tarafından verilmiş bir hizmettir. Eğer Hizb-ut Tahrir'e yönelik provokasyonlarla birlikte kontrolden çıkarsa bunun sorumluluğu Kırım'daki Ukrayna İçişleri Bakanlığı Baş Müdürlüğü'ne aittir. Çünkü polis, bu durumda ya seyirci kalmış ya da buna teşvik etmiş olacaktır.

Olup bitenlerin baş sorumlusu müftü Ali Emir Oblaev'dir. Çünkü sadece Hizb-ut Tahrir değil bilakis onun dışındaki İslami örgütler hakkındaki sorumsuz açıklamaları ve beyanatlarıyla sürekli Müslümanları ve İslami örgütleri bir birine düşürmeye çalışmaktadır. Bu gibi filler ile çağrılar ise Kırım yarımadasındaki ırklar ile dinler arasında barışın ve uyumun istikrarsızlaşmasına yol açmaktadır. Şaşırtıcı olan ise bunları, başlangıçta halkı tarafından Müslümanları birleştirmek için seçilmiş bir kişiden işitmemizdir. Bu nedenle bu mübarek Ramazan ayında darba maruz kalan Müslümanların kanı vicdanını ve takvasını yitirmiş olan Emir Ali Oblaev'in alnında bir utanç lekesi olarak kalacaktır.

Ey Kırım'daki Müslümanlar!

Bugün Hizb-ut Tahrir'in, Kırım Müslümanlarının ortamına yabancı olan bir şeyi soktuğu noktasında apaçık yalanlarla bizleri ikna etmeye çalışmaktadırlar. İslam Kırım Tatarlarına yabancı mıdır?

Bugün Hizb-ut Tahrir'in, Müslümanların ortamına fırkacılığı soktuğu noktasında apaçık yalanlarla bizleri ikna etmeye çalışmaktalar ve aynı zamanda İslam ile Müslümanlardan nefret edenler "radikalizm" ve "ılımlı" gibi ıstılahları kullanmaktalar. Oysa İslam, kendisine isnat ettiklerinden tamamen münezzehtir ve bizzat Nebi [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in getirdiği gibidir.

Bugün bizler İslam'ın, nasıl yeniden bir ivme kazandığına ve Allah'ın fazlıyla nasıl hızlı bir şekilde topraklarımızda yükseldiğine şahit olmaktayız. Yine bizler ümmetimizin, kendi köklerine ve eski izzetine dönmesini engellemeye yönelik girişimlere de şahit olmaktayız. Bunun içindir ki mevcut olayları hafife almak ve aramıza fitne sokmaya çalışanlara karşı susmak bizlere yakışmadığı gibi entrika ve komplolara da teslim olmamalıyız. Tüm dünya bilmektedir ki İslami siyasi bir Hizb olan Hizb-ut Tahrir, herhangi bir şiddet eylemi kullanmaksızın tüm dünyada Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in metoduna göre İslami hayatı yeniden başlatmaya davet etmektedir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ"Ey iman edenler! Allah ve resulü sizi, size hayat verene davet ettiği zaman icabet ediniz." [el-Enfal 24]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ukrayna


H. 24 Ramazan 1430
M.  Salı, 15 Eylül 2009

Bu kategoriden diğerleri: « Tebrik Müslümanlara Bir Mesaj »

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER