Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Ey Suriyeli Müslümanlar! Amerika'nın Size Karşı Düzenlediği Cenevre 2 Komplosunu Durdurun, Ajanı Beşşar'dan Kurtulmak İstediğiniz Gibi Ulusal Koalisyon Ajanından da Kurtulun ve Değişim Projenizin Raşidi Hilafet Devletini Kurmak Olduğunu İlan Edin

31 Ocak 2014 günü, ilkesel olarak görüşmelerin bir sonraki turunun 10 Şubatta başlamak üzere bir hafta süren Cenevre 2 özel Suriye konferansının ilk turu sona erdi. İbrahimi, bu turu "Oldukça mütevazı bir başlangıç ancak neredeyse üç yıldır devam eden Suriye krizine çözüm bulmak için üzerine barış inşa edebileceğimiz bir adım" olarak niteledi. "Taraflar arasında büyük görüş ayrılıkları var. Ancak asgari ortak zeminde ilerleme olduğunu gözlemledim. Umarım taraflar bunu fark edebilir" diye de ekledi. Bu ortak zeminin en önemli noktaları şunlardır: "Taraflar, yürütme yetkisine sahip geçiş yönetimi kurulması gerektiğini biliyorlar." Buna ek olarak "Ulusal diyalog sağlanmalı, anayasa ve seçimler yeniden gözden geçirilmeli, şiddet, aşırıcılık ve terörizm reddedilmelidir." Söylenilene göre her iki taraf da kendi ifadeleri ile bunu reddettiklerini ilan ettiler. Muhalefet heyeti sözcüsü Luey Safi "Rejimin, Cenevre çerçevesinde müzakereye zorlanması elde edilen tek ilerlemedir." Dedi. "Siyasi çözüm istemiyor, krizi sona erdirme yolunda tek bir noktadan da ilerleme taraftarı değil." diye de rejimi suçladı. Diğer yandan Muallim, muhalefeti "toylukla" niteledi ve "Tek bir konu üzerinde diretiyorlar. Eğer buraya bir saatliğine gelmiş olsaydık, her şeyi teslim eder giderdik." diye de sözlerine ekledi.

Medyada, konferansın başarısız olduğu, hiç bir sonuç elde edilmediği ile ilgili haberlere gelince, buna hüküm vermek için henüz zaman çok erken. Bu, insanları detayda boğup konferans gerçeğini göz ardı etmek için şüpheli ve kiralık medya tarafından oynanan bir oyundur.

Konferansın temel amaçlarını inceleyen kimse, tüm bunların ABD hedefleri olduğunu görür. Bu nedenle sadece konferansın düzenlenmesini kabul etmek bile, çözüm için Amerikan dümen suyunda yol almak ve ABD çözüm gemisine binmek anlamına gelmektedir. Amerika, Suriye'de kendi çözüm kurgusunu kabul ettirene dek bu gemi yolculuğu sürecektir. Bu ıssız bucaksız okyanuslarda yol alan gemi ile birlikte Amerika'nın muhalefete uygulayacağı baskıya göre trajediler ve dramlar da sürecektir. Amerika, ajanı Beşşar tarafından kullanılan bombardıman, kuşatma, açlık, korkunç katliamlar ve insani durumların istismarı gibi unsurlar aracılığıyla kendi çözümünü dayatmaktadır. Nihayet muhalefet, önünde bu çözümün temel bazı ayrıntılarını kabul etmekten başka çare bulamayacaktır. Bu bağlamda sadece müzakerelerin bu ilk haftasında bile yaklaşık 1900 kişinin ölmesi dikkat çekicidir. Rejim ile muhalefet arasındaki anlaşmazlık, hedeflerden ziyade neyin öncelik olacağı konusundadır. Bütün bu hengâme arasında rejimin istediği gibi "Terörizmle savaş" mı önceliklidir, yoksa muhalefetin istediği gibi "Geçiş yönetimi" oluşturmak mı? Her ikisi de ABD'nin istek ve talebidir. Amerika, tamamen kendi çözüm gündemini uygulamak için zemini hazırlamaya çalışmaktadır. Irak'ta önceki etnik ve mezhepsel geçiş yönetimine benzer bir geçiş yönetim organı kurulacaktır. Sonra da sahada Afganistan'daki uluslararası ISAF gücüne benzer aktif uluslararası güç oluşturulacaktır. Bu güç, Amerikan gözetiminde oluşturulan, daha sadık ve etnik mezhepsel yönün göz önünde bulundurulduğu ulusal ordu için dayanak olacaktır. Siyasi yönetim mekanizmasının ve ulusal ordunun oluşturulması ile diğer yandan uluslararası güçlerin varlığı ile Amerika, konferansın dizginlerini elinde tutmuş olacak ve onun aracılığıyla kendi gündemini uygulayacak, Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın emrettiği Raşidi Hilafeti kurmak için çalışan ve davet edenlerin İslami projesi yok edilmeye çalışılacaktır. Bu projenin yok edilmesi, tek bir Amerika'nın iki yüzü olarak kabul edilen muhalefet ve rejim tarafından üzerinde uzlaşılan bir konudur.

Amerika'nın konferansta en güçlü katılımcı olduğu çok iyi bilinmektedir. Amerika, başında büyükelçi Ford'un olduğu bir heyetle birlikte Dışişleri Bakanı Kerry tarafından temsil edildi. Konferansın hazırlık çalışmalarının ve başarılı olması için gerekli koşulların oluşturulmasının arkasında büyükelçi Ford vardır. Yine BM Genel Sekreterinin Amerikalı siyasi yardımcısı Jeffrey Feltman da konferansta Amerika'yı temsilen vardır. Feltman, ABD dış politikasının temel taşlarından biridir ve Clinton idaresinin Dışişleri Bakan yardımcısıdır. BM'nin Genel Sekretaryası, Amerika tarafından çıkarları için bir araç olarak kullanılmaktadır. Amerikan çıkarına odaklaşan Rus tutumu, uşağı kabul edilen Suriye rejimi, Amerika'yı memnun etmek için çırpınırcasına çalışan muhalefet de Amerika tarafından kullanılan diğer enstrümanlardır. Bu nedenle bu konferansın arkasında Müslümanlara karşı büyük bir komplo, Allah'a ve dinine ihanet söz konusudur. Muhalefet tarafından onaylanan ve övülen bu konferansın hedeflerinden biri, kasap Beşşar ve ondan önce zalim babasının devleti gibi Amerikan ajanı olacak kâfir laik sivil devlet kurulması uğruna siyasal İslam'ı yok etmektir.

Ey İslam'ın Kalbi Biladu'ş Şam'daki sabırlı ve muhlis Müslümanları! Amerika üç yıldır bu Cenevre konferansı için hazırlık yapıyor, üç yıldır çözümler ile oyalıyor. Bu üç yıl içinde İslami projeyi benimsediğiniz ve dünya âleme bunu ilan ettiğiniz için ajanı Beşşar'a insanlık dışı en iğrenç suçları işlemesi direktifini verdi. Bugün de öyle size karşı komplosunu hazırladıktan sonra Cenevre konferansı aracılığıyla bunu meşrulaştırmak için uluslararası toplumu harekete geçirdi. Düşmanınız olan ajanı Beşşar'a, sizi boyun eğdirinceye kadar size karşı işlediği cürümleri artırmasını emretmektedir. Ta ki siz, onun ajan kâfir laik sivil devlet kurulması çözüm projesini kabul edesiniz. Size dayatılan ve hiç bir şekilde sizi temsil etmeyen laik muhalefet koalisyonu, İslam projeye darbe indirmek üzere kendisiyle birlikte hareket etmesi için emrine amade kılmıştır. Bunu kabul ediyor musunuz? Ajanı kasap Beşşar'a size darbe vurmayı emretti ise, yeni ajanı Ahmed Kilo el-Carba'ya da İslami projenizi yok etmeyi emredecektir. Şüphesiz bu olay bize sanki aramızda yaşarcasına bu vakayı betimleyen Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in şu hadisini hatırlatıyor: حتى يصير الناس إلى فسطاطين فسطاط إيمان لا نفاق فيه، وفسطاط نفاق لا إيمان فيه "İnsanlar iki kampa ayrılacaklardır: Münafık olmayan imanlı kesim ve imanı olmayan münafık kesim." Şeriat, külliyen Cenevre konferansını başarısız kılmak için kâfir Amerikan projesinin karşında ve sadece İslam projesinin yanında yer almamızı bize farz kılıyor. Kuşkusuz Hizb-ut Tahrir, Raşidi Hilafet Devletine davet eden öncülerdendir. Lider, asla halkına yalan söylemez. Bunun için Allah'ın Şeriatına hâkim kılmak daveti yolunda Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'i kendisine örnek edinen Hizb-ut Tahrir, müminlerden sadık güç ehlini, nerede olurlarsa olsunlar açıkça ve kuvvetle Cenevre ve kararlarına karşı olduklarını ilan etmeye çağırıyor. Çalışmalarını, Raşidi Hilafet Devletinin kurulması için dinlerine yardım etme hedefi üzerinde birleştirmeye davet ediyor. İşte bu, Allah Subhânehu ve Teâlâ' razı edecek, Müslümanları köklü değişikliğe sevk edecek ve Müslümanların ülkesinde küfrün hiçbir etkisini bırakmayacak yegâne doğru yanıttır. Allah Subhânehu ve Teâlâ Mekkeli muhacirlere, Medineli güç ve nusret ehline hitaben şöyle buyurdu: الَّذِينَ آمَنُوا وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ أَعْظَمُ دَرَجَةً عِنْدَ اللَّهِ وَأُولَئِكَ هُمُ الْفَائِزُونَ يُبَشِّرُهُمْ رَبُّهُمْ بِرَحْمَةٍ مِنْهُ وَرِضْوَانٍ وَجَنَّاتٍ لَهُمْ فِيهَا نَعِيمٌ مُقِيمٌ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا إِنَّ اللَّهَ عِنْدَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ "İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihat eden kimselerin mertebeleri, Allah katında daha üstündür. İşte onlar, başarıya erenlerin ta kendileridir. Rableri onlara, kendi katından bir rahmet, bir hoşnutluk ve kendilerine içinde tükenmez nimetler bulunan cennetler müjdelemektedir. Onlar orada ebedî kalacaklardır. Şüphesiz, Allah katında büyük bir mükâfat vardır." [Tevbe 20-22] Ve şöyle buyurdu: وَالسَّابِقُونَ الْأَوَّلُونَ مِنَ الْمُهَاجِرِينَ وَالْأَنْصَارِ وَالَّذِينَ اتَّبَعُوهُمْ بِإِحْسَانٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ وَأَعَدَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي تَحْتَهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا ذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ "İslâm'ı ilk önce kabul eden muhacirler ve Ensar ile iyilikle onlara uyanlar var ya, Allah onlardan razı olmuş; onlar da O'ndan razı olmuşlardır. Allah, onlara içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük başarıdır." [Tevbe 100]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Suriye Vilâyeti


H. 1 Rabi’-ul Âhir 1435
M.  Cumartesi, 01 Şubat 2014

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER