بسم الله الرحمن الرحيم
Ey Müslümanlar! Şu Mübârek Ramazan Ayında, Mevcut Yöneticileri Kaldırmaya ve Sizleri Bütünleştirip İzzetinizi İade Edecek Hilâfet'i Yeniden Kurmaya Azmetmeliyiz
el-Hamdulillah, Mübârek Ramazan ayı yine Müslümanlara erişti Bu ay, bu en mübârek ayda, Allah'ın emrine icâbeten oruç tutuyoruz ve tüm dünyadaki Müslümanlar olarak bu kulluk eylemini vahdet içinde edâ ediyoruz. Bu ay, Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'nın içinde Kur'ân-il Kerîm'i inzâl ettiği aydır. Allah [Subhânehu ve Te'alâ] şöyle buyurmaktadır: شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ "Ramazan ayı; içerisinde, insanlar için hidâyet ve hidâyet ile furkânın (doğruyu yanlıştan ayırt etmenin) beyyineleri (apaçık delilleri) olarak Kur'an'ın inzâl edildiği aydır. Öyleyse sizden her kim bu aya şâhit olursa onda oruç tutsun." [el-Bakara 185]
Allah [Subhânehu ve Te'alâ] tarafından inzâl edilen Kur'ân-il Kerîm, önceki Müslüman nesillerin, milliyetçiliğe, kabileciliğe ve vatancılığa dayalı ilkel bağları yerine, üzerinde bütünleştikleri bir esas teşkil etmiştir. Yerküre üzerindeki tüm Müslümanlar, hayat işlerini Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'nın inzâl ettikleri ile yöneten Hilâfet Devleti'nin râyesi altında 1300 yılı aşkın bir müddet boyunca izzetli ve şerefli bir yaşam sürmüşlerdir. İslâmî Ümmet, o zaman devletlerarası sahanın lider gücüydü ve nice târihî zaferler başarıyordu. bilhassa Ramazan ayında. Rasûlullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in liderliği altında İslâmî Devlet'in ordusu, Kureyş'in Câhilî güçlerini, Ramazan ayındaki Bedir Savaşı ile hezîmete uğratmıştı. Yine Ramazan'da İslâmî Devlet, Müslümanların otoritesini bütün Arap Yarımadası üzerinde ikâme eden Mekke'nin Fethi'ni gerçekleştirmişti. Rasûlullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] dönemi ardından Râşidî Hilâfet döneminde ve kezâ onlardan sonraki Hilâfet döneminde, Allah [Subhânehu ve Te'alâ] Haçlıların ve Moğolların hezîmete uğratılması dâhil, Müslümanlara nice muazzam zaferler bahşetmişti.
Tam aksine, bugünkü durumumuza baktığımızda, kendimizi ne halde görüyoruz? Bugün, çöküntü halinde yaşamaktayız, oysa Allah [Subhânehu ve Te'alâ] Kur'ân'da bizleri en hayırlı ümmet olarak vasfetmiştir. Bölünmüş ve parçalanmış haldeyiz! Dünyanın en muazzam kaynaklarına sahip olduğumuz, topraklarımız en verimli topraklar olduğu halde çocuklarımız açlıktan ölmektedir. Bugün, evlatlarımızın ve kardeşlerimizin katledildiğine, kızlarımızın ve bacılarımızın namuslarının çiğnendiğine şahit olmaktayız. Sömürgeci Kâfirler, Afganistan'ı, Filistin'i, Çeçenistan'ı, Keşmir'i ve benzerlerini işgâl etmektedirler. Oysa bizler tüm yabancılara karşı kazanılmış zaferlerle dolu bir tarihe sahibiz. Ümmet, zelil ve yeniktir, düşmanın saldırılarına herhangi bir karşılık vermekten ve bu Sömürgecilik saldırısına direnmekten âcizdir. Oysa yaklaşık beş milyon askerden oluşan devasa bir orduya sahiptir. Üstelik Allah [Subhânehu ve Te'alâ] şöyle buyurmaktadır: وَلِلَّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَلَكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لاَ يَعْلَمُونَ "İzzet ancak Allah'a aittir, ve Rasûlü'ne ve mü'minlere de (aittir.) Velâkin münâfıklar bunu bilmezler." [el-Munâfikûn 8]
Ey Müslümanlar! Zilletimiz ve hezîmetimiz, H. 28 Raceb 1342 [3 Mart 1924] günü Hilâfet yönetimini kaybettiğimiz zaman başlamıştır. Artık en hayırlı ümmet değiliz, çünkü başımızdaki yöneticiler bizleri, hayatın işlerini yönetmek üzere bize en seçkin sistemi sunan Kur'ân ile yönetmemektedir. Toplumlarımızda bugün İslâm, namaz, oruç, zekat ve benzeri ibâdetlerden ibâret bir haldedir. Üstelik Allah [Subhânehu ve Te'alâ] şöyle buyurmaktadır: إِنَّا أَنزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِتَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ بِمَا أَرَاكَ اللّهُ "İnsanlar arasında, Allah'ın Sana gösterdiği şekilde yönetesin diye sana Kitâb'ı hak ile indirdik." [en-Nisâ' 105]
Dahası bu yöneticiler bizleri bölünmüş halde tutmakta ve bu nedenle kaynaklarımızdan istifade etmekten âciz kalmaktayız. Oysa gerçek şu ki kaynaklarımız bir birleştirilebilse, iktisâdî bir dev haline gelebileceğiz. Hilâfet'in Sömürgeciler eliyle ilgâ edilmesinden beri Ümmet, Sömürgecilerin başımıza diktiği ajan yöneticiler tarafından yönetilen 50 küsur devlete parçalanmıştır. Oysa Allah [Subhânehu ve Te'alâ] Ümmet'i kardeşlikle nitelendirmiştir: إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ "Mü'minler ancak kardeştirler." [Hucurât 10]
Zelîl olduk ve hezîmete uğradık, çünkü başımızdaki yöneticiler ordularımızı, ataları olan Hâlid ibn-ul Velîd, Muhammed ibn-u Kâsım ve Bahtiyar Halıcı gibi İslâm dâvetini taşıyanlar haline değil, barışı koruma güçleri haline getirdiler. Bu yöneticiler, -ister demokrat, ister diktatör, ister asker destekli olsun, istisnâsız hepsi- Kâfirleri efendi edinmişler ve ordularımızı, düşmanlarımızla ortak tatbikatlara sokmuşlardır. Oysa Allah [Subhânehu ve Te'alâ] şöyle buyurmaktadır: وَأَعِدُّواْ لَهُم مَّا اسْتَطَعْتُم مِّن قُوَّةٍ وَمِن رِّبَاطِ الْخَيْلِ تُرْهِبُونَ بِهِ عَدْوَّ اللّهِ وَعَدُوَّكُمْ "Onlara karşı gücünüz yettiğince kuvvetten ve (Cihâd için beslenen) savaş atlarından hazırlayın ki hem Allah'ın düşmanlarını, hem kendi düşmanlarınızı korkutasınız." [el-Enfâl 60]
Ey Müslümanlar! Muhakkak ki başınızdaki mevcut yöneticiler, Kur'ân'ı ve Sünnet'i arkalarına atmışlardır. Topraklarınızı ve servetlerinizi parçalamışlardır. Sizi düşmana teslim etmişlerdir. O halde şu Mübârek Ramazan ayında, mevcut yöneticileri kaldırmaya ve sizleri bütünleştirip izzetinizi iade edecek Hilâfet'i yeniden kurmaya azmetmeliyiz. Zîra o, Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'nın en önemli farzıdır. Diğer taraftan eğer biz bu yöneticileri kabullenir yahut onlara karşı sessiz kalırsak, bu hususta Rasûlullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] şöyle buyurmuştur: أَعَاذَكَ اللَّهُ مِنْ إِمَارَةِ السُّفَهَاءِ قَالَ وَمَا إِمَارَةُ السُّفَهَاءِ قَالَ أُمَرَاءُ يَكُونُونَ بَعْدِي لاَ يَقْتَدُونَ بِهَدْيِي وَلاَ يَسْتَنُّونَ بِسُنَّتِي فَمَنْ صَدَّقَهُمْ بِكَذِبِهِمْ وَأَعَانَهُمْ عَلَى ظُلْمِهِمْ فَأُولَئِكَ لَيْسُوا مِنِّي وَلَسْتُ مِنْهُمْ وَلاَ يَرِدُوا عَلَيَّ حَوْضِي وَمَنْ لَمْ يُصَدِّقْهُمْ بِكَذِبِهِمْ وَلَمْ يُعِنْهُمْ عَلَى ظُلْمِهِمْ فَأُولَئِكَ مِنِّي وَأَنَا مِنْهُمْ وَسَيَرِدُوا عَلَيَّ حَوْضِي "Allah seni sefihlerin yönetiminden korusun." Dedi ki: ‘Sefihlerin yönetimi de nedir?' Dedi ki: "Benden sonra yöneticiler olur. Onlar Hidâyetime uymazlar ve Sünnetimi de tâkip etmezler. Her kim onların yalanlarını doğrular ve zulümlerinde onlara yardım ederse, işte onlar Benden değildir ve Ben de onlardan değilim! Onlar (Cennetteki) Havzıma gelemezler. Her kim de onların yalanlarını doğrulamaz ve zulümlerine de yardım etmezse, işte onlar Bendendir ve Ben de onlardanım! Havzıma gelecek olanlar işte bunlardır." [İmâm Ahmed rivâyet etti]
Ey Müslümanlar! Hilâfet yönetimi, sizleri Allah'ın inzâl ettikleri ile yönetecek tek yönetimdir. Ümmet'i Kur'ân ve Sünnet esâsı üzere birleştirecek Ümmet'i düşman saldırısından koruyacak ve İslâm risâletini âleme Dâvet ve Cihâd yoluyla taşıyacak Bu Mübârek Ramazan ayında Allah [Subhânehu ve Te'alâ] şeytanları bağlar, Cehennem kapılarını kapatır ve Cennet kapılarını açar. Bu ayda sizler, Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'ya îmanınızdan ötürü siyâma koşarsınız. O halde, sizlere Hilâfet'i yeniden kurmayı da farz kılan bu îmânın gereğine tümüyle icâbet ediniz! Allah [Subhânehu ve Te'alâ] şöyle buyurmaktadır: فَلاَ وَرَبِّكَ لاَ يُؤْمِنُونَ حَتَّىَ يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لاَ يَجِدُواْ فِي أَنفُسِهِمْ حَرَجًا مِّمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُواْ تَسْلِيمًا "Hayır! Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlıklarda Sana [İslam'a] muhâkeme olup sonra da Senin verdiğin hükme içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın tam bir teslimiyet ile teslim olmadıkça îman etmiş olmazlar." [en-Nisâ' 65] Eğer bunu da yapmazsak, Allah [Subhânehu ve Te'alâ] bizleri, inzâl ettiği dînin parça parça almanın sonuçları hakkında uyarmıştır: أَفَتُؤْمِنُونَ بِبَعْضِ الْكِتَابِ وَتَكْفُرُونَ بِبَعْضٍ فَمَا جَزَاء مَن يَفْعَلُ ذَلِكَ مِنكُمْ إِلاَّ خِزْيٌ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ يُرَدُّونَ إِلَى أَشَدِّ الْعَذَابِ وَمَا اللّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ "Yoksa siz Kitab'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden böyle davrananların cezası dünya hayatında ancak rüsvaylık; Kıyamet Günü'nde ise en şiddetli azaba itilmektir. Allah, yapmakta olduklarınızdan asla gâfil değildir." [el-Bakara 85]
www.hizb-ut-tahrir.org | www.domainnomeaning.com | www.turkiyevilayeti.org |www.khilafat.org
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Bangladeş Vilâyeti
H. 30 Şa'bân 1429
M. Pazar, 31 Ağustos 2008