Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Chapel Hill'de Teröristçe Öldürülen Masum Müslümanlar

10 Şubat 2015'de Craig Stephen Hicks, Kuzey Carolina eyaletindeki Chapel Hill kasabasında 3 Müslüman komşusunu hunharca öldürdü. Bu ülkedeki Müslümanlar, Müslümanlara karşı bu trajik ve anlamsız terör eylemi ile derinden sarsıldılar. Kurbanlar, Chapel Hill sakinlerinden yeni evli çift olan 23 yaşındaki Deah Shaddy Barakat ile 21 yaşındaki Yusor Muhammed ve Raleigh sakinlerinden Muhammed Yusor'un kız kardeşi 19 yaşındaki Razan Muhammed Abu Salha'dır. Allah Subhânehu ve Teâlâ, Deah, Yusor ve Razan'ı Firdevs cenneti ile onurlandırır İnşaAllah.

Bu, Müslümanlara yönelik son bir kaç yıl içinde yapılan ve onları derinden sarsan en acımasız saldırıdır. Başlangıçta ana akım medya, bu olayı görmezden geldi. Ama olay sosyal medyada öfke seline dönüşünce medya kayıtsız kalamadı. Belli ki Müslümanlar, silahın önünde değil de arkasında olduklarında haber değeri taşıyorlar. Kayda değerdir ki yetkililer ve medya, saldırganın dini eğilimlerine, diğer örgütler ile bağlantısına, işbirlikçi ve ortaklarının olup olmadığına pek aldırış etmediler. Müslümanın şüpheli olduğu hemen her olayda, İslam ve Müslümanlar ağır suçlamalara maruz kaldılar. Hemen şüphelinin hızlı bir şekilde şiddet yanlısı örgütler, işbirlikçi ve ortakları ile bağının olup olmadığı araştırıldı. Her zamanki gibi Müslüman kardeşleri ve bacıları nefretle öldürülürken Müslümanların yöneticilerinin pek sesleri çıkmadı. Ya da dudak ucuyla olayı kınamakla yetindiler. Ama aynı yöneticiler, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e hakaret iddiasıyla öldürülen gazetecilere yönelik saldırıyı alelacele kınadılar. Demek ki onlara göre Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e hakaret edenlerin kan ve hayatları, kendi kardeşlerinin kan ve hayatlarından daha değerlidir.

Kurbanların aile üyeleri, bunun bir nefret suçu olduğunu açıkladılar. Müslüman komşularına karşı hoşnutsuzluğunu ifade eden saldırgan Hicks ile önceden yapılmış bir tartışmadan kaynaklandığını belirttiler. Medya ve yetkililer, Hicks'ın dine karşı olan nefretini görmezden gelip park yüzünden çıkan bir anlaşmazlık üzerinde durdular. Hicks'ın diğer komşuları ile tartışma yaşayıp yaşamadığını bilmiyoruz, ama nedense o sadece Müslümanları öldürmeyi yeğledi. Dr. Abu-Salha, Hicks'ın hemen kapı komşusu olan ve başörtüsü takan kızının [kurbanlardan biri], bir hafta önce ailesine "[Hicks] nefret dolu bir komşudur" ve "Ne olduğumuz ve nasıl baktığımız için bizden nefret ediyor" dediğini aktardı. Hem yerel hem de federal yetkililerden güçlü bir yanıt alınamaması ve medyanın çifte standardı, bu ülkede yaşayan Müslümanlar arasında güvenlik ve refah ile ilgili derin kaygılar oluşturdu. Amerika ve Batı, Müslümanlara karşı acımasız bir savaş yürütürken ve kurbanlar suçlarken Amerikan medyası, öfke alevini iyice körükledi. Haber ve eğlence kanalları da dâhil olmak üzere hem muhafazakâr hem de liberal medya, her fırsatta İslam'a ve Müslümanlara saldırdı. Bu zehirli mesaj, zemin bulunuyor ve hatta bir siyasi platform olarak ırkçı politikacılar tarafından kullanılıyor. Hatta azınlık politikacılar bile İslamofobi ve Müslümanlara karşı atılan iftiraları rezonans eden bir platform olarak kullanmayı uygun gördüler. İşte bu İslamofobi algısı, İslam'ı ve Müslümanları şiddet ve gerici olarak tasvir etmek istiyor. Öyle ki Müslümanları saldırgan ve Batıyı da onların kurbanları olarak göstermek için uğraşıyor. İşte bu aynı İslamofobi, Batıdaki bazı bireyleri radikalleştiriyor ve Müslüman nüfusa olan nefretlerini şiddete dönüştürüyor.

Bu ülkedeki Müslümanlara gelince, bizler emniyet ve güvenliği Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın dininde aramalıyız. Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın emirlerine uyarak, O'na güvenerek himaye ve huzuru İslam'da aramalıyız. İster bu vahşet isterse Müslümanlara veya onların mallarına karşı yapılan diğer saldırılar, Müslümanlar arasında herhangi bir korku ya da herhangi bir zayıflık duygusu yaratmamalıdır. Ya da Müslümanları dinlerinin herhangi bir parçası üzerinde uzlaşmaya sevk etmemelidir. Allah'ın izin verdiği dışında hiçbir zarar veremezler. Bunun yerine Müslümanlar, Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın dinine sımsıkı sarılmalıdır. Çünkü Batıdaki Müslümanlar, İslam davetini doğrudan Batıya taşıyan ön cephe mesabesindedirler. Biz, insanları cahiliye karanlığından İslam'ın aydınlığına çıkarmak görevi ile onur duymalıyız.

قُلْ لَنْ يُصِيبَنَا إِلَّا مَا كَتَبَ اللَّهُ لَنَا هُوَ مَوْلَانَا وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ "De ki: Allah'ın bizim için yazdıkları dışında hiçbir şey bize isabet etmez. O bizim Mevla'mızdır. Ve müminler yalnızca Allah'a tevekkül etsinler." [Tevbe 51]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Amerika


H. 24 Rabi’-ul Âhir 1436
M.  Cuma, 13 Şubat 2015

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER