10 Eylül’de İçişleri Bakanlığının resmi sitesinde, “10 Eylül 2021’de Kolluk Kuvvetlerinin, “aşırılık yanlısı” Hizb-ut Tahrir “örgütüne” bağlı 29 kadın kolları üyesinin suçsal faaliyetlerini önlemek için acil önlemler aldığı” haberi yer aldı.

Buna yanıt olarak, bu haberin yalan ve iftira olduğunu söylüyoruz. Çünkü söz konusu kadınların Hizb-ut Tahrir ile hiçbir ilgisi yoktur. Aksine onlarca yıldır zalim hükümetin hapishanelerinde yatan masum Müslümanların anneler, eşleri ve kızlarıdır. Gerçek şu ki bu kadınlar, tutuklu yakınlarıyla uzun görüşmeler yapma talebiyle faaliyet düzenlemişlerdir. Faaliyetlerinin yayınlanması amacıyla Radio Liberty, BBC ve insan hakları örgütlerine başvurmuşlar ancak vetoyla karşılaşmışlardır. Çünkü bu medya organları ve örgütler, Batı çıkarlarının uşağıdırlar. Önyargılıdırlar, İslam ve Müslümanlar söz konusu olunca ikiyüzlü davranırlar.

Bu haberin ilginç tarafı, Hizb-ut Tahrir’in İçişleri Bakanlığı tarafından bir terör örgütü olarak tanımlanmış olmasıdır. Öyle görünüyor ki İçişleri Bakanlığı, aniden Özbek yasaları uyarınca Hizb-ut Tahrir’in aşırılık yanlısı bir örgüt olarak tanımlanmış olduğunu “hatırladı”. Bu, politikanın ve Özbek hükümeti memurlarının haleti ruhiyesini gösteriyor. Hükümetin zayıf ve savunmasız kadınlara yönelik bu eylemi, gerçekten korkakça ve alçakçadır. Şeriat şöyle dursun insanlıkla bile uyuşmaz. Kadın ya da küçük çocuklarının olduğuna bakmaksızın aklı başında biri, sabah namazından sonra evlere baskın yapılmasını uygun görür mü? Ebu Cehil’e göre bile böylesi bir eylem rezalet ve utanç vericidir. Hükümet, zayıf ve savunmasız kadınların seslerini kısmak için böylesi aşağılık bir seviyeye düşüyorsa, çıkarları dışında kutsal kabul ettiği hiçbir şey yok demektir. Ülkemizdeki Müslümanlar, bu hükümet ve laikliğe dayalı rejimden uzak durmalı, İslam’ı hayata döndürmek için azami gayret sarf etmelidir. Aksi halde kendi ellerimizle kadınlarımızı zulüm ve baskı makinesinin kurbanları haline getirmiş oluruz.

وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ لاَ تُفْسِدُواْ فِي الأَرْضِ قَالُواْ إِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَ أَلا إِنَّهُمْ هُمُ الْمُفْسِدُونَ وَلَكِن لاَّ يَشْعُرُونَ “Bunlara, “Yeryüzünde fesat çıkarmayın” denildiğinde, “Biz ancak ıslah edicileriz!” derler. İyi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir. Fakat farkında değillerdir.”^{[Bakara 11-12]}