حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Yemen Vilâyeti
Medya Bürosu
No: YM–BA–2023–MB–TR–10 |
H. 13 Ramazan 1444 M. Salı, 04 Nisan 2023 |
İslami Sistem ile Husilerin Laik Sistemi Arasındaki Zekât
Zekât, İslam’ın beş şartından biridir. Zekât Kitap, Sünnet ve sahabenin icmaına göre farzdır. Kitapta Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
وَأَقِيمُواْ الصَّلَاةَ وَآتُواْ الزَّكَاةَ“Namazı dosdoğru kılın ve zekâtı verin.” [Bakara 43] Sünnete gelince, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem Muaz’ı Yemen’e gönderirken ona şöyle demiştir:
فَأَعْلِمْهُمْأَنَّاللَّهَافْتَرَضَعَلَيْهِمْصَدَقَةًتُؤْخَذُمِنْأَغْنِيَائِهِمْفَتُرَدُّفِيفُقَرَائِهِمْ“Bunu kabul edip itaat ederlerse, zenginlerinden alınıp fakirlerine verilmek üzere kendilerine zekâtın farz kılındığını haber ver.” Sahabe, Allah onlardan razı olsun, zekat vermeyenlerle savaşılması konusunda ittifak etmiştir. Zekât vermeyi reddeden kişiyle savaşılır. Çünkü Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Halifesi Ebu Bekir -Allah ondan razı olsun- zekât vermek istemeyenlerle savaşmıştır. Bu farzın büyüklüğünden dolayı İslam, zekâtı İslam’ın temel bir direği haline getirmiş, farz kılmış, zekât vermeyeni şiddetli bir azapla tehdit etmiş, verenleri de hem dünyada hem de ahirette bol bol nimet vaat etmiştir.
Müslümanların hayatında İslami sistem egemen olmamasına rağmen Müslüman ülkelerdeki toplumların Batı toplumlarından daha iyi durumda olduğunu görüyoruz. Çünkü Müslümanların birçoğu, bireysel de olsa, bazı şeri hükümleri uygulamaktadır. Bununla birlikte bu hükümlerin varlığı, Batı toplumlarındaki yüksek suç oranları ile Müslüman ülkelerdeki suç oranları arasında büyük bir farkın oluşmasına katkıda bulunmuştur. İslam’ın Müslümanlar arasında merhamet anlamının tezahür ettiği en önde gelen hükümlerinden biri de belki de zekattır. Zekât Kur’an-ı Kerim’de 80’den fazla ayette namaz ile birlikte zikredilmiştir.
İslam, Allah’ın emrettiği gibi eksiksiz bir şekilde uygulanmalıdır. Yöneticilerin Yemen’in özellikle de Husi Yüksek Siyasi Konseyi’nin kontrolündeki valilikler de dahil olmak üzere Müslüman ülkelerde zekât şartını uygulamalarına gelince, hayat sahasında olmayan İslam’ın diğer hükümleri gibi zekât şartının da toplanması, dağıtımı ve türleri bakımından şeran doğru bir şekilde uygulanmadığını görüyoruz. Aksine önceki anayasada olduğu gibi seküler kapitalist sistemlere göre uyguluyorlar. Güdüm hükümlerini umursamıyorlar, aksine sadece ve sadece tahsil ile ilgileniyorlar.
Zekât toplamadaki hatalarına gelince, yükümlülerden nisap miktarına göre tahmin ve karıştırma yoluyla zekât alıyorlar. Ticaret mallarından zekât, nisap miktarı 85 gram altın ve üzerine ulaşırsa alınır ve nisap miktarının üzerinden tam bir yıl geçmesi gerekir. Zekât memuru anlaşmaya varılan miktardan zekât alıyor. Bu da kıymeti nisap miktarına ulaşmamış veya üzerinden bir yıl geçmemiş insanlardan zekât almalarına sebep oluyor. Aslında zekât veren kendi isteğiyle gönüllü olarak vermelidir, çünkü zekâtın Cenabı Hakk’ın Yüce Kitabında belirttiği yerlere harcanacağından emindir.
Dağıtımdaki hatalarına gelince, arabuluculuk ve kayırma yoluyla gerçekleşiyor. Hakkı olmayanlara da dağıtılıyor, sadece gruba bağlılık göz önünde bulunduruluyor. Örneğin zekât paraları toplu düğünlere harcanıyor. Oysa evlilikler, işlerin güdülmesi türünden olmak üzere devlet mülkiyetinden karşılanmalıdır. İslam’da zekât, sadece sekiz sınıfa dağıtılır.
Zekât kalemlerini belirlemedeki hatalarına gelince, bu kalemler Ali Salih’in 1999 yılında çıkardığı ve Husilerin 2019’da değiştirdiği Zekât Yasası tarafından belirlenmiştir. Söz konusu Zekât Yasasına göre, -Şeriatta nakit ve sığır olarak belirtilenlere ek olarak- arazi, gayrimenkul ve bunların faydaları, ekinler, meyveler ve ticaret amacıyla satışa hazırlanan kümes hayvanları da dahil olmak üzere ticaret mallarından zekât alınmaktadır. Onun için Husilerin zekât memurları, zekâtı mallardan alıyorlar, kişinin kazandığından değil. Bu ise caiz değildir. Ayrıca şeri naslara da aykırıdır, zira sadece şeriatın belirlediği ekin ve meyvelerde zekât farzdır. Çünkü Musa b. Talha’nın, Ömer’den rivayet ettiğine göre
إِنَّمَاسَنَّرَسُولُاللَّهِﷺالزَّكَاةَفِيهَذِهِالْأَرْبَعَةِ،الْحِنْطَةِوَالشَّعِيرِوَالتَّمْرِوَالزَّبِيبِ“Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem (yerden çıkan mahsullerden) yalnız şu dört madde için zekâtı meşru kılmıştır: Buğday, arpa, üzüm ve hurma” Beş vesak veya üstünden alınır. Şeriat faiz mallarını belirlediği gibi zekât mallarını da belirlemiştir. Müslümanlar, geldiği şekliyle Rablerinin hükümlerine gibi uymak zorundadır. Şeri kaideye göre amellerde aslolan şeri hükme bağlanmaktır.
Ayrıca Husiler tarafından değiştirilen Zekât Yasası, ganimetler gerçekliğinde de hata etmiştir. Bu yüzden açıklığa kavuşturulmalıdır. Ganimet, savaş meydanlarında kâfirlerden alınır ve savaşsız alınan fey de ganimete dahildir. Delili şu ayeti kerimedir:
وَاعْلَمُواْ أَنَّمَا غَنِمْتُم مِّن شَيْءٍ فَأَنَّ لِلّهِ خُمُسَهُ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَابْنِ السَّبِيلِ إِن كُنتُمْ آمَنتُمْ بِاللّهِ وَمَا أَنزَلْنَا عَلَى عَبْدِنَا يَوْمَ الْفُرْقَانِ يَوْمَ الْتَقَى الْجَمْعَانِ وَاللّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ“Bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri mutlaka Allah’a, Peygamber’e, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir. Eğer Allah’a; hak ile batılın birbirinden ayrıldığı gün, (yani) iki ordunun (Bedir’de) karşılaştığı gün kulumuza indirdiklerimize inandıysanız (bunu böyle bilin). Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.” [Enfal 41]
مَّا أَفَاء اللَّهُ عَلَى رَسُولِهِ مِنْ أَهْلِ الْقُرَى فَلِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَابْنِ السَّبِيلِ كَيْ لَا يَكُونَ دُولَةً بَيْنَ الْأَغْنِيَاء مِنكُمْ وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانتَهُوا وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ“Allah’ın, (fethedilen) memleketlerin ahalisinden savaşılmaksızın peygamberine kazandırdığı mallar; Allah’a, peygambere, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. O mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet (ve güç) hâline gelmesin diye (Allah böyle hükmetmiştir). Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah’ın azabı çetindir.” [Haşr 7] Ganimet, kişinin elde ettiği her şey değildir!
Üstelik reforme edilen yasa, kamu mülkiyeti ile özel mülkiyet birbirine karıştırmaktadır. Kamu mülkiyeti, toplumun aramak için yollara düştüğü şeylerdir, tuz madeni gibi. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem tuzu Ebyad b. Hamal’ın özel mülkiyetinden alarak kamu malı haline getirmiştir. Altın, gümüş ve petrol ve gaz gibi tükenmez diğer mineraller gibi birçok maden de kamu mülkiyetine dahildir. Az madenler ise, beşte birini Müslümanların hazinesine ödemek koşuluyla çıkarılabilir. IMF ve Dünya Banka ile faiz ilişkisi olan Merkez Bankasına değil. Su, taş, kristal, gnays, mermer, akik, zümrüt, turkuaz ve diğer tüm değerli madenlere gelince, ne kadar çok olursa olsun beşte biri alınmaz ve hiçbir şekilde zekâtı da olmaz. Allah’ın Kitabında ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Sünnetinde vahyin getirdiği zekât türleri dışında denizden veya karadan çıkarılanlardan beşte birinin alınmasını caiz kılan hiçbir şeri nas yoktur. Sadece eski hazineleri “Rikaz” bulanlardan Müslüman hazinesi için beşte bir alınır. Kalan beşte dördü de bulan kişiye kalır. Husilerin, Kur’an yürüyüş ve İslam’ı uygulama iddiaları gerçekten çok şaşırtıcı. Gümrük vergisi alıyorlar, vergi topluyorlar ve hazine bonosu satıyorlar. İslam’ın haram kıldığı sigorta ve anonim şirketlerine rıza gösteriyorlar. Yoksa onlara göre İslam, nasıl olursa olsun ve nerede olursa olsun sadece para toplamak mı? Böylece Husilerin halktan beşte bir adında aldıkları şeyin çirkinliği açığa çıkmış oluyor. Bugün bu beşte biri kaprislerine göre ve zorba meclisinin bağlayıcı yasalarına göre almaktadırlar. Bu, açgözlülüklerini ve para sevgilerini yansıtıyor. Rikazı sanki önceki milletlerden saymıyorlar! Yemen de dahil olmak üzere Müslüman ülkelerdeki yöneticilerin, İslam’ı uygulamamaları da şaşırtıcıdır; sadece tahsil hükümlerini uyguluyorlar, onu da yanlış uyguluyorlar. İşlerin güdülmesi hükümleri, hesaplarında yok ve ilgilenmiyorlar da. Onlar hakkında Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu buyruğu geçerlidir:
أَفَتُؤْمِنُونَ بِبَعْضِ الْكِتَابِ وَتَكْفُرُونَ بِبَعْضٍ “Kitabın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz?” [Bakara 85]
Ey Yemen halkı, özellikle de sermaye sahipleri! İslam Devletinde zekât farzı, mükemmel bir sistemin parçası olarak uygulanır. İslam Devleti, tahsil devleti değil, güdüm devletidir. İslam Devletinde mallarınız güvendedir ve sizi harama girmekten korur. İslam’ın hayatın bütün meselelerinde kapsamlı ve inkılabı olarak uygulanması, Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devleti’yle mümkündür. İşte Hizb-ut Tahrir’in Hilafeti kurmak için çalışmakta, iman ve hikmet halkı Yemenlileri de Hilafeti kurmak için kendisiyle birlikte çalışmaya çağırmaktadır. Hizb “Hilafet Devletinde Maliye” adlı kitabında hükümleri detaylıca açıklamıştır. Kitap değerli bir mücevherdir. Daha fazla bilgi edinmek isteyenler, kitabı aşağıdaki linkten indirebilirler:
https://www.domainnomeaning.com/ar/index.php/resources/hizb-resources/64.html
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Yemen Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: 735417068 http://www.domainnomeaning.com |
E-Mail: yetahrir@gmail.com |