Abdullah El Kadı başkanlığında ve Mühendis Şefik Hamis ve Muhsin El Cadeni eşliğinde Hizb-ut Tahrir / Yemen Vilayeti’nden bir heyet, Yüksek Siyasi Konsey Ekonomi Danışmanı Dr. Abdülaziz El Turab’ı iş yerindeki ofisinde ziyaret etti. Hasbihal ve tanışma faslının ardından taraflar birçok konuda fikir teatisinde bulunuldu. Yerel para biriminin dolar karşısındaki değer kaybı, alım gücünün düşmesi, petrol ve gaz türevlerindeki uydurma krizler, Yemen halkına getirilen kısıtlamalar, gümrük tarifesinin yükseltilmesi, vergi ve gümrük vergilerinin artırılması bunlardan bazılarıdır. Danışmana, vergilerin dinimizde haram olduğu, mal ve hizmet fiyatlarındaki artışın insanlara zarar verdiği açıklandı. Müftü Şemseddin, Adalet Bakanlığı ve Ticaret Odası arasında faizli alışverişin haramlığı konulu bir panel düzenlendiği, tefeciliğin, Yüce Allah’ın kitabında açık bir şekilde yasaklandığı, dolayısıyla biz Müslümanlar olarak, Allah’ın hükümlerini kabul etmek veya reddetmek gibi bir lükse sahip olmadığımız belirtildi.

Yemen’in kuzeyinde ve güneyinde iktidarda olanların, dünyadaki diğer etkili kapitalistler gibi serveti kendi ellerinde topladıkları, aralarında hiçbir farkın olmadığı, kapitalist sistemin insanların sorunlarını çözemediği, çünkü serveti birkaç kişinin elinde topladığı, geri kalanları köle gibi onlara bağımlı hale getirdiği ifade edildi. İslam’ın bunu yasakladığı, bu sorunu, serveti adil bir şekilde dağıtarak çözdüğü, herkesin alım gücü olsun, içgüdülerini ve organik ihtiyaçlarını uygun bir şekilde tatmin etsin diye servetin biriktirilmesini yasakladığı kaydedildi. Bunun üzerine danışman, söylenen her şeyin doğru olduğunu belirtti. Görüşmede ayrıca ateşkes ve bunu kimin dayattığı ve onayladığı, kimin ateşkesi uzatmak için çalıştığı, hatta barış da yok savaş da yok aşamasına gelindiği konusu da ele alındı. Yemen’deki çatışmanın resmi sponsorlarının -Amerika ve İngiltere- durumu bu hale getirdikleri, bölgesel ve yerel tarafların, savaşı durdurma ya da sürdürme kararına sahip olmadıkları, etki ve çıkarlar konusunda taraflar arasında henüz bir anlaşmaya varılmadığı, ajanlar ve yandaşlar aracılığıyla kapitalist ideolojiye ve inancına dayalı siyasi çözüm hazırlığının henüz olmadığı söylendi.

Ziyaretin sonunda heyet, Hizb-ut Tahrir’in “Batı Düşüncesinin Çürütülmesi” ile “Hilafet Devletinde Maliye” adlı kitapları Dr. El Turab’a takdim etti. Bazı noktalarda bakış açılarının örtüşmesi nedeniyle ziyaret olumlu havada geçti.

Yemen halkı ve tüm Müslümanlar, düşmanlarının kâfir Batı olduğunu anlamalıdır. Batı, Müslüman çocukları arasında kin ve nefreti yaymakta, İslam’ın üstünlüğü için çalışma davalarından onları saptırmak için zehrini saçmaktadır.

Diğer Müslüman ülkeler gibi Yemen’in durumu da başını düzelten şeyle, Müslümanlara ait bir devletle düzelir. O devlet, ümmeti insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet statüsüne kavuşturmak için vatandaşları arasında hak ve adaleti uygulayacak, Rabbinin seçip beğendiği dini davet ve cihat yoluyla âleme taşıyacaktır. Dünyada sadece İslam dinine yer vardır. İslam üstün gelir, ona üstün gelinmez. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللَّهِ الْإِسْلَامُ وَمَا اخْتَلَفَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ إِلَّا مِن بَعْدِ مَا جَاءَهُمُ الْعِلْمُ بَغْياً بَيْنَهُمْ وَمَن يَكْفُرْ بِآيَاتِ اللَّهِ فَإِنَّ اللَّهَ سَرِيعُ الْحِسَابِ“Kuşkusuz Allah katında din İslâm’dır. Kitap verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki hak tanımazlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah’ın ayetlerini inkâr edenler bilmelidirler ki Allah’ın hesabı çok çabuktur.”^{[Ali İmran 19]} Allah Subhânehu Teâlâ şöyle buyurdu:

وَأَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقاً لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ الْكِتَابِ وَمُهَيْمِناً عَلَيْهِ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَهُمْ عَمَّا جَاءَكَ مِنَ الْحَقِّ لِكُلٍّ جَعَلْنَا مِنْكُمْ شِرْعَةً وَمِنْهَاجاً وَلَوْ شَاءَ اللَّهُ لَجَعَلَكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَلَٰكِنْ لِيَبْلُوَكُمْ فِي مَا آتَاكُمْ فَاسْتَبِقُوا الْخَيْرَاتِ إِلَى اللَّهِ مَرْجِعُكُمْ جَمِيعاً فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ“Kuran’ı, önce gelen Kitap’ı tasdik ederek ve ona şahit olarak gerçekle sana indirdik. Allah’ın indirdiği ile aralarında hükmet; gerçek olan sana gelmiş bulunduğuna göre, onların heveslerine uyma! Her biriniz için bir yol ve bir yöntem kıldık; eğer Allah dileseydi sizi bir tek ümmet yapardı, fakat bu, verdikleriyle sizi denemesi içindir; o halde iyiliklere koşuşun, hepinizin dönüşü Allah’adır. O, ayrılığa düştüğünüz şeyleri size bildirir.”^{[Maide 48]} Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem de o devleti şu buyruğuyla müjdelemiştir.

ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ“Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır.”

Ne mutlu Allah’ın Hilafet için çalışmayı muvaffak kıldığı kimselere! Onlar ki dünyada Hilafetin adaletini, ahirette de Yüce Allah’ın rahmetini tatmak için canhıraş çalışmaktadırlar.