حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Yemen Vilâyeti
Medya Bürosu
No: YM–BA–2019–MB–TR–02 |
H. 28 Cumâde’l Ûlâ 1440 M. Pazar, 03 Şubat 2019 |
Nihayet Husilerin Yalan ve Keşmekeşlikleri İfşa Oldu, Kurani Değil Seküler Vizyona Sahip Projelerinin Gerçek Yüzü Ortaya Çıktı
Sana’a’daki Husi Yüksek Siyasi Konseyi, modern Yemen devleti için 2030 taslak vizyonu hazırladı. Vizyon, Kral Salman ve oğlu Veliaht Prens Muhammed bin Selman tarafından benimsenen ve Amerika’dan alıntılanan Suudi planının kopyası ve taklidi mesabesindedir. Bu, Husiler ile Suudi Arabistan’ın Amerikan ajanı olduklarının kanıtıdır. Husilerin vizyonuna gelince, tamamen laik bir vizyondur. İster referans isterse teferruat açısından olsun İslam’ın vizyonda emaresi yoktur. Taslak, Husiler tarafından öldürülen eski Cumhurbaşkanı Ali Salih dönemindeki Yemen Cumhuriyeti anayasasını referans almaktadır. Hâlbuki Hizb-ut Tahrir bu anayasayı çürütmüş, çürüklüğüne dair hakkında kitapçık bile yayımlamıştır. Kitapçıkta, bu anayasanın vakasını açıklanmış,İslam Devletinin anayasası olmaya uygun olmadığını belirtilmiştir. Çünkü referansı ve maddeleri, İslam’a tamamen aykırıdır. Orta çözüme yani kapitalist Batı ideolojisine dayalı bir anayasadır. Maddelerinin hiçbir biri, Yemen halkının inandığı İslam akidesinden fışkırmamıştır. Taslağın referanslarından biri de, başta Amerika olmak üzere sömürgeci Batı sponsorluğunda gerçekleşen ulusal diyalog kararlarıdır. Ulusal diyalog kararları, entrikacılar arasında patlak veren savaş öncesi dönemde alınmış kararlardır. Laik bu kararlar, dini hayattan ayırır, İslam temelinde partilerin kurulmasını yasaklar, irtidat özgürlüğü dâhil genel özgürlüklere izin verir, modern sivil devlet çağrısında bulunur. Malum, sivil devlet terimi, Batılı bir terimdir ve belirli bir anlamı var. Dini hayattan ayıran, dini, akide, ibadet ve dini ritüeller olarak gören laik bir anlama sahiptir. Taslak ve ulusal diyalog kararlarında İslam referans olarak gösterilmedi. İslam, İslami Şeriat, Kuran ve Sünnet tabirleri zikredilmedi. Dini hayattan ayırma temelinde hareket edildi.
Husiler, taraftarlarını Ehli Beyt ve Kurani yürüyüş sloganları ile kandırmakta, Abdül Melik El Husi’nin verdiği konferanslarda çokça “Kuran, hayat sistemidir” ifadesi geçmektedir. Duvarlara ve caddelerdeki büyük billboardlara bu ifade yazılmıştır. Ancak bu, İslam ve hükümlerinin uygulanması adına insanları kandırmak ve aldatmaktır. Çünkü Yemen halkı gerçek İslami Devlet altında İslami yönetim ve yaşamı arzulamaktadır. Husilerin yönetimi sırasında atılan bu slogan ve içi boş çığlıkların ifşa olmasından daha utanç verici bir şey var mıdır? Husilerce öngörülen bu projeye İslami ya da cumhuriyet rejimlerinin sponsoru olan Amerika’ya ölüm sloganı giydirilmiş olsa da aslında laik bir projedir. Amerika, Pers menşeli İran cumhuriyetinin kurucusu Humeyni devrimini desteklemiştir. İran’dan esinlenen, bölgede Amerikan projesi doğrultusunda hareket eden İran taraftarları tarafından da aynı laik Cumhuriyetçi yaklaşım benimsenmiştir. Taslakta ayrıca Amerika’nın istediği gibi terörle mücadele ifadesi geçmektedir.
Allah’ın elçisi olan Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem, ne cumhuriyetçi ne sosyalist ne demokrat ne de laikti. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın kendisine vahyettiği İslam dini üzereydi. La İlahe İllallah Muhammedin Rasûlullah akidesinden türetilmiş, biçim ve içerik açısından diğer hayat sistemlerinden farklı, Latif ve her şeyden haberdar olan Allah katından gelmiş bir sisteme davet ediyordu.
Hizb-ut Tahrir / Yemen Vilayeti Medya Bürosu olarak biz, ulusal diyalog taslağının yayımlanmasının ardından yani hâlihazırdaki savaştan yaklaşık bir buçuk yıl önce 29 Ocak 2019 tarihinde yayınladığımız basın açıklamasında şöyle demiştik:
“Biz bu Konferans kararlarını, madde madde çürütecek değiliz. İslam, ölçü kılınarak bu konferans kararları değerlendirildiğinde onların tutarsız ve çürük olduğu görülür. Bu kararların temeli, Şeriat değildir. Aksine dayandıkları temel, orta çözümdür. Yani dini hayattan ayırmak temeline dayalıdır. Bu çok da garip değildir! Zira Yemen halkı ve dünya âlem biliyor ki Ulusal Diyalog Konferansının sponsoru Batılı ülkeler, halkların kanını emen sömürgecilik, aldatma ve entrika ile kendi halklarının işlerini bile gütmekten acizdirler. Çeşitli şekillerdeki bu sömürgecilik, Allah’ın zenginlikler bahşettiği İslami ülkelerdeki, özellikle Yemen’deki çıkarlarından korktular. Bundan dolayı Yemen halkı, iki seçenek ile tehdit ediliyor, ya diyalog ya da iç savaş. Bundan amaç, kapitalist sistemin kökünü kazımak ve Raşidi Hilafet altında İslami sistemi kurmak ile ilgili doğru çözüm konusunda insanların dikkatlerini dağıtmaktır.”İşte şimdi sakındırdığımız ve hedeflerini açıkladığımız şeyler gerçek oldu. Yemen’de iç savaş çıktı. Amerika, bu savaş ve çatışma ile Yemen’deki bu kötü niyetli kararları yasalaştırmak istiyor. Yemenli Müslümanları İslami sloganlar kullanarak birbirleriyle çatışan gruplardan tiksindiriyor. Laikler, bundan çok mutlular. Bu çatışmadan İslam’ı sorumlu tutuyorlar. Çünkü bu rejimler ve anayasaların onlarca yıldır yaptığı haksızlığa karşı devrime kalkışan Yemen halkının öldürdüğü laikliğe yeniden nefes üflemek istiyorlar.
Taslak ve ulusal diyalog kararlarında çağrıda bulunulan sivil devlet, Allah’a, Rasûl’üne ve müminlere hasmane bir devlettir. Küfrü yücelten, hakları yasaklayan, sağlıklı fıtrattan sapmış anormal özgürlükleri koruyan bir devlettir. Toplumdaki saflığı, iffeti, onuru, meşru hakların korunmasını, iyiliğin emredilmesini, kötülüğün yasaklanmasını gözetmeyen bir devlettir. Bu devlette egemenlik şeriata değil, halka aittir. Pratikte ise egemenlik, despot yöneticiye aittir. Husilerin bu laik vizyonu, hangi Raşit yönetimden bahsediyor? İslami Şeriat ve hükümleri dışında hiç Raşit yönetim olur mu? Raşidi yönetim, Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in kurduğu ve sahabenin Hilafetleri döneminde üzerinde yürüdüğü yaklaşımdır. Onların Hilafeti, gerçekten Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafetti. Allah Subhânehu ve Teâlâ onları “Raşitler” olarak niteledi. Şöyle buyurdu:
وَاعْلَمُوا أَنَّ فِيكُمْ رَسُولَ اللَّهِ لَوْ يُطِيعُكُمْ فِي كَثِيرٍ مِّنَ الْأَمْرِ لَعَنِتُّمْ وَلَٰكِنَّ اللَّهَ حَبَّبَ إِلَيْكُمُ الْإِيمَانَ وَزَيَّنَهُ فِي قُلُوبِكُمْ وَكَرَّهَ إِلَيْكُمُ الْكُفْرَ وَالْفُسُوقَ وَالْعِصْيَانَ أُولَٰئِكَ هُمُ الرَّاشِدُونَ * فَضْلاً مِّنَ اللَّهِ وَنِعْمَةً وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ “Bilin ki, aranızda Allah’ın elçisi bulunmaktadır. Eğer o, birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah, size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize güzel göstermiş; inkârı, fasıklığı ve (İslâm’ın emirlerine) karşı çıkmayı da çirkin göstermiştir. İşte bunlar doğru yolda olanların ta kendileridir.” [Hucurat 7] Raşitler, Allah’ın imanı sevdirdiği, küfür, fasıklık ve isyanı da çirkin gösterdiği kimselerdir. İslam’ı hayattan ayırma yaklaşımını perçinlemek için önceki zorba yöneticilerin izlediği sivil devlet talebinde bulunanlar, Raşit değildir. Raşitler, küfür, fasıklık ve isyandan nefret edenlerdir. Bilerek küfür, fasıklık ve isyanı mubah kılanlar, hangi Raşitlikten bahsediyor?
Allah’ın Kitabı ve Rasûl’ünün Sünnetinden türetilmiş pratik bir projeye sahip olmayan kimseler, İslam adına insanlara şefkat gösterseler de müflis ve sapkınlardır. Savaşta Husiler, kutsal cihat iddiasıyla Allah’ın ayetlerini kullandılar. Gerçekte bu savaş, iktidar ve servet savaşıdır. Yemen krizinde İngiltere ve ajanlarına karşı sömürgeci Amerika’ya hizmet etmektir. Bununla da yetinmeyen Husiler, hasımlarını münafık ve korkak olarak nitelediler. Peygamber döneminde kâfir ve münafıklar hakkında inen Allah’ın ayetlerini bu kimselere indirgediler. İnsanları hapse attılar, baskı yaptılar, ülke ve halkı helak ettiler. İslam’a, İslam Peygamberine, Ehli Beyte ve sahabeyi kirama kötülük yaptılar. Yaptıkları eylem ve suçlarla İslam’ı bir savaş ve bir çatışma projesi olarak betimlediler. Durumları “tekfirci” diye adlandırdıkları kimselerin durumundan farksızdır. Oysa İslam, yüce bir dindir. Âlemlere rahmet olarak gelmiştir. Hayatın sorunları tedavi eder. Cihat öncesinde İslam’ı tebliğ eder. Müslümanlar arasında savaşı haram kılar. Müslümanlar ve gayrimüslimlerin hapse atılmasını, işkence edilmesini, kaçırılmasını, aşağılanmasını, korkutulmasını ve öldürülmesini yasaklar. İslami Devletinde görülen adil yargılama sonrasında ancak insanların öldürülmesine izin verir.
Bu grubun durumu, zulüm ve yozlaşma bakımından hasımlarının durumu gibidir. Durumu böyle olan kimseler, bu yüce İslam dinine zafer ve hâkimiyet veren bir devlet inşa edemezler. Hizb-ut Tahrir, ümmete her parçası, her cüzü İslam akidesinden türetilmiş, kalkınma, izzet, güvenlik ve emniyeti sağlayan İslami bir proje sunmuştur. Hizb, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devleti kurmak için Yemen halkını ve İslam ümmetini bu projeye etüt etmeye, onun için çalışmaya ve onunla birlikte yürümeye çağırmaktadır. Zira Hilafet, Raşidi yönetimdir, refahtır. Allah’ın rızası ise daha büyüktür...
إِنَّ فِي هَٰذَا لَبَلَاغاً لِّقَوْمٍ عَابِدِينَ “Şüphesiz bunda Allah’a kulluk eden bir toplum için yeterli bir mesaj vardır.” [Enbiya 106]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Yemen Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: 735417068 http://www.domainnomeaning.com |
E-Mail: yetahrir@gmail.com |