حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Yemen Vilâyeti
Medya Bürosu
No: YM–BA–2018–MB–TR–14 |
H. 15 Rabi’-ul Âhir 1440 M. Cumartesi, 22 Aralık 2018 |
İngiliz-Amerikan Çatışması Işığında BM’nin Yemen Kararları, Sömürgecilik Kararlardır
BM Güvenlik Konseyi, Stockholm Anlaşması’nda geçtiği şekliyle El Hudeyde kenti, El Hudeyde, Es Salif, Rasu İsa limanları, esir takası ve Taiz konusunda Yemen hükümeti ile Husiler arasında varılan anlaşmaları onaylayan ve destekleyen 2451 sayılı Yemen kararını oybirliğiyle kabul etti. Güvenlik Konseyi, BM Genel Sekreteri’ne -karardan itibaren 30 gün içinde- Stockholm Anlaşması’nın derhal uygulanması ve denetlenmesine başlamak için öncü bir ekip kurma ve konuşlandırma yetkisi verdi. Ayrıca BM başkanlığında kurulan Yeniden Düzenleme Koordinasyon Komitesi’nden bir hafta içinde konu hakkında Güvenlik Konseyi’ne brifing vermesini talep etti. İngiltere’nin sunduğu karar tasarısı, tarafları belirlenen zaman dilimine uygun olarak Stockholm Anlaşması’nı uygulamaya çağırdı. Kararda, tüm taraflarca 18 Aralık’ta başlayan El Hudeyde ateşkes anlaşmasına uyulması, El Hudeyde kenti, El Hudeyde, Es Salif ve Rasu İsa limanlarındaki güçlerin ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden itibaren 21 gün içinde şehir ve limanlar dışındaki mevkilerine yeniden konuşlandırması gerektiği vurgulandı. Diplomatlar, Amerika’nın İran tarafından Yemen’e uygulanan silah ambargosunun ihlal edilmesi nedeniyle İngiliz karar tasarısında bazı değişiklikler yaparak İran’ın kınanmasını istediğini söylediler. Ancak oylamaya sunulmadan önce Rusya’nın itirazı üzerine o nokta tasarıdan silindi. Uzlaşmaya varmak için İngiltere, Yemen’deki insan hakları ihlalleri ve sorumluların hesaba çekilmesine ilişkin şeffaf, güvenilir ve zamanında soruşturma gereksiniminden bahseden ifadelerin bir kısmını silmek zorunda kaldı. Washington’un sunduğu taslak böyle bir talep içermiyor. BM Koordinasyon ve İzleme Komitesi başkanı, Cumartesi günü öğleden sonra ülkenin güneyinde bulunan Aden havaalanına ulaştı. Aden havaalanı güvenliğinden sorumlu güvenlik kaynakları, “Sahwa net” sitesine yaptıkları açıklamada, Hollandalı General Patrick Cammaert’in kısa süre önce kentteki havaalanına ulaştığını söylediler.
Bilindiği gibi İsveç’te varılan Stockholm Anlaşması, Amerikan baskısı ve memnuniyetle karşılaması sonucu gerçekleşti. İngiltere de anlaşmayı memnuniyetle karşılamak zorunda kaldı. Çünkü Amerika, insani dürtüler, kıtlık trajedisi, savaşlar, ölümler, yaralılar sonucu ortaya çıkan çocuk hastalıklarına dikkat çekerek baskın bir kamuoyu yarattı...Sanki bunlar, bugün ortaya çıktı da! Dolayısıyla ABD’nin anlaşma sağlanması için oluşturduğu atmosfer İngiltere’ye anlaşmayı memnuniyetle karşılamaktan başka bir alan bırakmadı. Ama yönünü değiştirmek ya da en azından hızını frenlemek için kendi tarzına göre akıntıya kapıldı. Bu nedenle anlaşmayı memnuniyetle karşıladı. Aynı zamanda anlaşmanın nasıl uygulanacağını görüşmek için Güvenlik Konseyi’ne bir tasarı sundu. Ancak Amerika, Rusya’nın veto etmesi nedeniyle İran ile ilgili bazı değişiklikler yapılması önerisinde bulundu. Buna karşılık İngiltere, Amerika’yı memnun etmek ve BM karar tasarısı üzerinde uluslararası konsensüsü sağlamak amacıyla insani suç işlediği veya uluslararası anlaşmaları engellediği kanıtlanan taraflar hakkında soruşturma yürütülmesi ve cezalandırılması ile ilgili noktaları tasarıdan kaldırdı.
Sunulan bu tasarı ile İngiltere, izleme, uygulama ve ömrünü uzatmak için çekilmenin nasıl olacağı gerekçesiyle anlaşmadaki müzakere sürecine giriş yapmak istiyor. Zira halkın ölü sayısı ve yapısal yıkım boyutu Yemen topraklarında çatışanların umurunda değil... Önemli olan sadece çıkarlarının gerçekleşmesidir... Bu yüzden diyebiliriz ki, bugün ABD ve bölgedeki avaneleri özellikle de Suudi Arabistan, Yemen savaşının sona erdirilmesi, Husiler, İran yandaşları ve dolayısıyla ABD yandaşlarını Yemen yönetiminde kayda değer bir ortak yapacak istişare toplantılarına başlanılması konusunda ciddiler. İsveç’teki istişare toplantıları bu ciddiyetin göstergesidir. Ancak bu ABD yaklaşımı, Yemen’deki büyük İngiliz nüfuzu altında ABD’nin bu yaklaşımını gerçekleştireceği anlamına gelmez. Buna göre muhtemelen vaziyetler, gelgitler şekilde devam edecektir. Amerika açısından, Amerika, özellikle El Hudeyde ve limanlarının askeri operasyona kapanmasını, sonra da El Hudeyde’de duyulan Husi sesleri ile siyasi çözüme gidilmesini istiyor... İngiltere açısından ise, İngiltere, Husileri olabildiğince zayıflatmak için savaşın devam etmesini ve siyasi çözüme gidilmeden önce El Hudeyde’de Husi seslerin duyulmamasını istiyor... Bu BM kararı, Birleşmiş Milletler’e El Hudeyde kentine ve limanlarına BM güçleri gönderme yetkisi veriyor. Buna göre özellikle Amerika ve İngiltere gibi sömürgeci kâfirlerin sadece ve sadece halkların zenginliklerini emmeyi ve sömürmeyi umursadıkları anlamına geliyor. Yemen, uluslararası barış ve güvenliği tehdit eden devlet kategorisinde görülüyor ve Uluslararası Ceza Kanununun VII. Maddesi kapsamında değerlendiriliyor. Batının peşinden giden ve çıkarlarını gözeten yerel çatışmacı taraflar, Yemen’i kertenkele deliğine sürükledi. Bunlar, egemenlik ve sözde zafer türküleri söyleyen aptallar ve ajanlardır.
Bu anlaşma, Yemen krizini çözmez, çünkü Amerika ile İngiltere’nin, dolayısıyla anlaşmaya imza atan yerel uşakların çıkarları çatışıyor. Yorgun savaşçının dinlenmesi gibi en fazla biraz mola verilebilir. Sonra işler yeniden kızışacaktır. Her iki taraftaki güç kriterlerine göre kapitalistlerin orta çözüm yöntemi üzere ortak karar ile bazen çatışmalara ara verilebilir... Tabii ki bu, krizi sona erdirmeyecektir, yani Yemen’deki olaylar, pasif olarak devam edecektir. Çatışan taraflardaki siyasi ve askeri güç dengesine göre olaylar bazen durulacak bazen de şiddetlenecektir... Daha önce de belirttiğimiz gibi iki şey ancak krizi sonlandırabilir:
Birincisi: Amerika ya da İngiltere’nin olayları lehte çözüme kavuşturup, Yemen’de tek başına söz sahibi olması ki bu, yukarıda açıkladığımız gibi oldukça zordur...
İkincisi: Allah’ın Şeriatına başvurulması ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletinin kurulmasıdır. Hilafet, sömürgeci kâfirlerin nüfuzunu ülkeden silip atacak ve yeniden birbirlerini seven kardeşler yapacaktır. Sorunların köklü çözümü budur. Zalim ve mücrim sömürgeci kâfirler ve Birleşmiş Milletler’e yaslanmak ise, Allah’a, Rasûl’üne ve müminlere ihanettir. Siyasi intihardır. Mücrim ve ajan aptallar ancak siyasi intihara kalkışabilir. Keşke bilselerdi!
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Yemen Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: 735417068 http://www.domainnomeaning.com |
E-Mail: yetahrir@gmail.com |