Allahu Ekber, Allahu Ekber, Allahu Ekber,  La İlahe İllallahu Allahu Ekber, Allahu Ekber ve Lillahi’l Hamd

Hizb-ut Tahrir / Türkiye Vilayeti olarak genelde tüm İslam âleminin, özelde ise Türkiye’deki bütün Müslüman kardeşlerimizin Kurban Bayramı’nı [Iyd’ul Adha] en samimi duygularımızla tebrik ederiz. Bizleri bayrama kavuşturan ve hepimizi kardeş kılan Allah Subhanehu Teâlâ’ya hamd ve senalar olsun…

Ey Müslümanlar! Birlik, beraberlik ve kardeşliğe en fazla ihtiyacımızın olduğu şu günlerde şüphesiz ki hepimizin yegâne dayanağı İslam’dır. O İslam ki Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı, Acem’i, Laz’ı, Çerkez’i, siyahı ve beyazı ile hepimizi kardeş kılmıştır. O İslam ki mallarımızı ve canlarımızı birbirine haram kılmıştır. O İslam ki birbirimize merhamet etmeyi, birbirimizi sevmeyi ve zor zamanlarında yardımsız bırakmamayı emretmiştir. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmaktadır: المسلم أخو المسلم لا يظلمه ولا يسلمه“Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez ve onu (düşmana) teslim etmez”. ^{[Muttefekun Aleyh]}

Kardeşlerimiz! Bayramlar, Allah Azze ve Celle’nin biz kulları için tayin ettiği sevinç günleridir. Duaların kabul olunduğu, sıla-i rahimlerin yapıldığı, sevgiye ve merhamete en fazla ihtiyaç duyan çocukların ve yaşlıların sevindirildiği güzide günlerdir. Bayramlar, küslerin barıştırıldığı, kavgaların sonlandırıldığı ve kardeşliğin pekiştirildiği özel günlerdir. Öyleyse bize bayram yaşatan ve birbirimizi sevdiren Allah’u Teâlâ’ya hamd olsun!

Ey Müslümanlar! Hak insanları yakınlaştırır, batıl ise ayrıştırır. İman kalpleri ve bedenleri birleştirir, küfür ise parçalar. Öyleyse canımızın yandığı, yeryüzünün en aşağılık yaratıkları olan Yahudiler tarafından kutsallarımızın saldırılara uğradığı bu günlerde yapılması gereken tek şey, yeniden İslam’a ve İslami hükümlere yönelmektir. Zira her gün ciğerlerimizi dağlayan ve kadim dostluğumuzu bozmayı amaçlayan fitne ateşi bu sayede sönecektir! İnsanca bir yaşam ve hayatta kalmak için ölüme yolculuk yapan mülteciler sadece bu sayede istediklerine kavuşacaklardır! Kendisi ve etrafı biz Müslümanlar için kutsal olan Mescidi Aksa ancak bu şekilde esaretten kurtulacaktır! Müslümanlar eski güç ve izzetlerine sadece bu şekilde kavuşacaklardır! O halde hep birlikte İslam’a ve bizler için tek kurtuluş reçetesi olan İslam’ın hükümlerine tabi olalım. İslami bir hayatı yeniden başlatmak için mücadele edelim. Sömürgeci kâfirlerden, onların işbirlikçisi olan hain yöneticilerden ve bizleri bu hale getiren Batı’dan yüz çevirelim. En önemlisi ithal edilerek bize zorla dayatılan milliyetçilik, demokrasi ve laiklikten yüz çevirelim.

Ey Müslümanlar! Ey Kardeşlerimiz! Müreffeh ve huzur dolu bir gelecek için şanlı tarihimize, güçlü ve izzetli bir yaşam için ise ecdadımızın yoluna bakmamız kâfidir! Oraya baktığımızda İslam’dan başka bir şey görmeyeceğiz. Müslümanların gücünün, onları bir çatı altında tutan Hilafet’ten kaynaklandığını göreceğiz. Öyleyse gelin, İslam’ı okyanusun ötesine götürmek için atını denize süren Ukbe bin Nafi’nin, Kudüs’ü haçlılardan temizleyen Selahaddin Eyyubi’nin, Bizans’ı ortadan kaldıran Fatih Sultan Muhammed’in ve Hilafet’in ilgasına karşı milliyetçi değil, İslami bir kıyam başlatan Şeyh Said’in yolundan gidelim. Hadi hep birlikte sırat-ı müstakim üzere yürüyelim! Gelin Hilafet’i yeniden ikame etmek için hep birlikte çalışalım!