Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Tunus Vilayeti
Medya Bürosu

No: TN–BA–2017–MB–TR–09 H. 24 Şevvâl 1438
M. Salı, 18 Temmuz 2017

Normalleşme Cürmüne Sessiz Kalan Askeri Mahkeme, Yahudi Varlığı İle Normalleşme Politikasını Kınayıcı Açıklamasından Ötürü Hizb-ut Tahrir’i Yargılıyor

Üçüncü kez Askeri Soruşturma hâkimi, Hizb-ut Tahrir / Tunus Vilayeti’nin 27 Mayıs 2016 tarihinde yayınladığı Siyonistler Filistinli Müslümanları Katlederken Mescidi Aksayı da Yahudileştiriyorlar, DevrimciTunus Hükümeti de Her Yıl Yahudi Hacıları Korumak ve Haclarını Kolaylaştırmak İçin Ordu ve Subayları Seferber Ediyorbaşlıklı basın açıklaması nedeniyle 18 Temmuz 2017 Salı günü soruşturma için iki Hizb-ut Tahrir sorumlusunu ifadeye çağırdı.

Hizb-ut Tahrir, ne gibi bir suç işledi de askeri mahkemenin soruşturmasına maruz kalıyor?

Hizb ut Tahrir / Tunus Vilayeti, esir Filistinli çocuk ve kardeşlerimizi katleden kasap Şaron’un baş destekçisi aşırı Yahudi Şas Partisi’nden Haham Rafael Cohen başkanlığında katil Yahudi varlığı pasaportlarını taşıyan 50 kişilik bir gruba izin veren Tunus mutabakat hükümetini kınayan bir basın açıklaması yayınlamıştı. Dönemin hükümeti, Yahudi teröristlerin Tunus’a girişlerine izin vermekle kalmadı, kırmızı halılarla karşılamak üzere bakanlarını da gönderdi! Güvenlik güçleri ve orduyu kandıran hükümet, güvenlik birimlerimizi her gün Filistinli kardeşlerimizi katleden, Mescidi Aksa’yı abluka altına alan, yıkmak isteyen, Filistin Müslümanlarının orada namaz kılmasını yasaklayan terörist Yahudilerin güvenlik bekçisi haline getirmişti.

Bu izinle dönemin hükümeti, Mayıs 2016’da El-Griba Sinagogu’nu haccetmek bahanesiyle Tunus topraklarını terörist düşmana açmış olmuyor mu? Güvenlik güçleri ve orduyu düşman muhafızları haline getirerek açıkça güvenlik birimlerimizi aşağılamış olmuyor mu? Güvenlik birimlerimizi düşman kuvvetlerinin muhafızı haline getirmek, asker ve subayların maneviyatını dumura uğratmak anlamına gelmez mi? Yahudi varlığı, Müslümanların düşmanı değil mi? Neden askeri mahkeme, suçu ifşa eden Hizb-ut Tahrir’i yargılıyor da suçlu ve işbirlikçileri yargılamıyor?

Neden askeri mahkeme, Hizb-ut Tahrir’in yaptığı basın açıklamasına bir yıl sonra dava açıyor? Niye böyle bir zamanda dava açıyor?

Son günlerde cereyan olaylara baktığımızda şunları görürüz:

-ABD Başkanı Trump, Yahudi varlığı ile alenen ilişkilerin normalleşmesi talimatını vermek için Müslüman ülkelerin yöneticilerini Suudi Arabistan’da topladı. Ardından bazı Arap yöneticilerine Yahudi varlığı ile ilişkilerin normalleşmesi çağrısında bulundu. Es Sisi sadakatini göstermek için hemen bu çağrıya karşılık verdi. Suudi Arabistan ve BAE yöneticileri de Yahudi varlığı ile ilişkilerini normalleştirmeye hazır olduklarını duyurdular.

-ABD Kongresi üyeleri, son Amerika ziyareti sırasında Tunus Başbakanı ve beraberindeki heyete Yahudi varlığının ileride işleyeceği suçları kınamama telkininde bulundular. Daha önce de ABD Kongresi, Tunus Kurucu Meclisine Yahudi varlığı ile ilişkilerin normalleşmesini anayasal bir suç sayılmaması direktifini vermişlerdi.

- Tunus Kültür Bakanlığı, kindar Siyonist Michel Bougainh’ın Kartaca Tiyatrosu’nda konser düzenlemesine izin verdi.

- Filistin’de Yahudi varlığı askerleri, Mescidi Aksa avlusunda arbede çıkararak Müslümanları katlettiler. Ardından 1969 yılındaki yangından beri ilk kez Mescidi Aksa’yı kapatıp Müslümanların orada namaz kılmasına yasak getirdiler.

Bütün bunlara rağmen Tunus Askeri Mahkemesi, 2016 yılında Yahudi varlığının elli kişilik hacı ordusunun Cerbe adasına gerçekleştirdiği ziyaret nedeniyle basın açıklaması yayınlayan Hizb-ut Tahrir gençlerinin soruşturulması ve kovuşturulması konusunda ısrar etmektedir. Niçin?

Neden ısrarla rejim ve kurumları, Tunuslu Müslümanların duygularına alenen meydan okuyarak Yahudi varlığı ile ilişkilerin normalleşmesi için çalışıyor? Neden askeri mahkeme, Hizb-ut Tahrir gençlerine karşı aslan kesiliyor? Niye Tunus topraklarını ihlal eden Siyonist askerler hakkında (Tüzel kişilik vasfıyla) Hizbin yayınladığı basın açıklamasından ötürü gençleri sorumlu tutuyor?

Ey askeri mahkeme yargıçları!

Yargılama ya da kovuşturmayı hak eden kim? Gerçek suçlu kim? Filistin ve Filistin halkının kurtuluşu için Müslüman ordulara çağrıda bulunan Hizb-ut Tahrir mi? Yoksa Filistinli kadın ve çocukları katleden düşman varlığın suçları karşısında sessiz kalanlar mı? Düşman Yahudi varlığı, 1985 yılında Hemmam eş Şat bölgesinde bizi bombalamadı mı? 2016 yılında da Tunus ve Safakes sokaklarında elini koluna sallayarak uçak mühendisi Muhammed ez Zevari’ye suikast düzenlemedi mi? Ardından salına salına ülke dışına çıkıp dünya karşısında işlediği suçla övünmedi mi?

Ey askeri mahkeme yargıçları!

İçinizde aklı başında bir adam yok mu?

Filistin, cani Yahudi varlığı tarafından yakılıyor...

Filistin, barbar Yahudi çeteleri tarafından boğazlanıyor...

Filistin, kutsal İsra ve Miraç toprakları, ilk kıble Müslüman ordulardan medet umuyor...

Filistin’e destek olanlar, normalleşme politikasını reddedenler, orduları yardıma çağıranlar soruşturmayı hak eden şüpheli bir suçlu olabilirler mi?

Ordu ve güvenlik güçlerinin kandırılmasını kınayan Hizb-ut Tahrir’i yargılıyorsunuz da ümmetin düşmanlarını kırmızı halılarla karşılayanları neden yargılamıyorsunuz?

أَفَنَجْعَلُ الْمُسْلِمِينَ كَالْمُجْرِمِينَ مَا لَكُمْ كَيْفَ تَحْكُمُونَ “Müslümanları mücrimlerle bir tutar mıyız hiç? Ne oluyor size böyle, nasıl hükmediyorsunuz?[Kalem 35-36]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Tunus Vilayeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 71345949 / 21430700
http://www.ht-tunisia.info/ar/
Fax: 71345950
E-Mail: tunis@htmedia.info

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER