Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Tunus Vilayeti
Medya Bürosu

No: TNu2013BAu20132011u2013MBu2013TRu20130001 H. 20 Cumâde’s Sânî 1432
M. Pazartesi, 23 May 2011

-Basın Açıklaması- مَن قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ أَوْ فَسَادٍ فِي الأَرْضِ فَكَأَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمِيعًا وَمَنْ أَحْيَاهَا فَكَأَنَّمَا أَحْيَا النَّاسَ جَمِيعًا "Her kim bir kişiyi, bir kişi karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuğu

İnsanlar dikkatlerini, resmi ve yarı resmi medya organlarının Siliana ilindeki er-Revhiyye olayı hakkındaki verdikleri "Şüphe, Çatışma, Karşılıklı Öldürme, Şüphelilerden Biri Kaçtı" başlıklı habere verdiler. Dikkat çekici olan ise abartılı bir şekilde habere odaklanması ve ilginç yorumların yapılmasıydı. Bu bağlamda aşağıdaki hususları mülahaza ettik:

 

1-Ümmetin evlatları arasındaki her türlü maddî ve şiddet eyleminin tehlikesine dikkat çektik. Çünkü maddî eylemde bulunmak, gereksiz yere haram olan kanı helal kılmak ve savaşacağımız düşmanımız olmamalarına rağmen ordudaki masum evlatlarımızı hedef almaktır. Bilakis onlar, ümmettendirler ve ümmet için vardırlar. Onlara zarar verme ve öldürme yoluyla karşı koymak caiz değildir. Çünkü şiddet, siyasî çalışmanın yanı sıra birçok kesimin takdir etmediği ve istemediği fikrî çalışmayı öldürür. Çünkü aynı şekilde şiddet özellikle de silahlı olanı, yerel ve küresel istihbaratçılar için bir yuvadır. Zira projelerinin tespitini ve hedeflerini gerçekleştirmeyi bu yolla yapmaktadırlar.

2- Bin Ali döneminde Tunus'ta, Cezayir'de ve Mısır'daki istihbaratçıların, insanların canlarını hiçe sayarak her türlü pis eylemleri işlemek üzere yaptıkları skandallar var. Bin Ali'nin idare ettiği, dünyasını üzerine kurduğu ama oturamadığı sahil patlamaları bu eylemlerden biridir. Nitekim düşünmekten ve yazmaktan aciz olanlar, o zaman Bin Ali'nin otoriteye ulaşması da dahil rejimin bu cürüm eylemlerinden beklediği hedefleri için bilerek yada bilmeyerek desteklemek ve tahrik etmek üzere Bin Ali'nin arkasında saf tutmuşlardı.

3- Hikaye, sarsıcı ve çelişkili olup kuşku uyandırmakta ve "gerçeği gizlemek istiyorsan yarım anlat" mantığına dayanmaktadır... Çatışma bilfiil yaşandı. Ancak şüphelilerin şivesi Tunuslu olmadığı denildikten sonra kimlikleri Tunuslu çıktı!! Bu kadar hızlı ve kesin bir şekilde kimlikleri nasıl teşhis edildi..! Hem görgü tanıkları hem de bölgedeki Ulusal Güvenlik Merkezi başkanı kaçan üçüncü bir kişinin olmadığını teyit ettiler... Eğer kaçmışsa bu kişi nasıl teşhis edildi?!! Bunlar tatmin etmeyen çelişkiler olup haberi, incelemeye, kanıtlamaya ve düşünmeye değer kılmaktadır.

4- Neden şerir bir şekilde Tunus'taki ayaklanmayı gözetleyen mücavir devletlerdeki istihbaratların olabileceği varsayımında bulunulmadı? Çünkü onlar, Tunus'taki ayaklanmanın model alınabilecek başarılı bir örnek olmasını istemiyorlar. Bilakis gerçek bir değişime götürmeyen başarısız bir örnek olmasını istiyorlar. Nitekim bu bağlamı destekleyen birçok olay vardır. Şüpheli arabanın Cerbe'de ve silahlı kişilerin Tatavin'de olması bunlardan biridir... Buna ilaveten Cezayir istihbaratı, gırtlaklarına kadar Kaddafi'ye bulaştı ve herkesin ifadesine göre paralı askerlerle onu destekledi!!! İşte bunların hepsi, rejimin içerisindeki bazı kesimlerin gerçek değişimin meydana gelmemesi ve böylece iç ve dış odakların tuzakları, tezgahlanan husus üzerinde birleşmesi istekleriyle örtüşmektedir.

5- Tunus'ta büyük paralar istihdam eden şüpheli odaklar tarafından korkutucu boyuta ulaşan terör eylemleri meydana geldi. İnsanlar korkutuldu, öldürüldü ve yakıldı... Bunların ayaklanmanın düşmanı olduğu söylendi. O halde ne diye medya olarak ortaya çıkarılmadılar ve meseleleri takip edilmedi. Bunlar gerçekte halk düşmanı olup bunlar arasında bunları kontrol eden devrik liderin eşi de vardır! Bu, kuşku uyandıran bir durumdur. İstediğinde korkutmak istediğinde rahatlatmak için halkla pazarlık yapmak üzere güvenlik kozuna sıkı sıkıya sarılan bazı kesimler var.

6- Herkesi özellikle de muhlisleri dürüstlüğe ve doğruluğa çağırıyoruz... Bazı güvenlik kesimlerinin kendilerini bu şekilde kullandırması haramdır. Aslında onlar, insanların canlarının, geçimlerinin ve ırzlarının güvencesidir. Keza bazı medya kesimlerinin, "Büyük Mücahidin" veya "Değişimi Yapanın" dönemdeymişiz gibi çekinmeden veya sorgulamadan körü körüne sürüklenmesi haramdır. Oysa medyanın asıl görevi, hakkı ve hakikati ortaya çıkarmak, sorgulamak ve araştırmaktır. İnsanların özellikle de gençlerin beklentisi bu değildir. Zira artık insanlar, yalan yanlışları ve sunî bir medyayı kabullenmeyecek derecede uyanıklaştılar.

7- Bazı yerel odakların ülkeye saldığı haydutluk boyutuna ulaşan korkuda dış odakların planladığı veya yapmayı planladıkları iki cürüm yatmaktadır: Birincisi: Ülkenin güvenli evlatları arasında ölümü yaymak. İkincisi: Sömürgeci dış odaklara hizmet etmek. Bu da Kavi ve Aziz olan Allah'ın şu kavli gereği şeran suçluların ağır hükümlerle caydırılmasını gerektirir: إِنَّمَا جَزَاءُ الَّذِينَ يُحَارِبُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَيَسْعَوْنَ فِي الأَرْضِ فَسَادًا أَنْ يُقَتَّلُوا أَوْ يُصَلَّبُوا أَوْ تُقَطَّعَ أَيْدِيهِمْ وَأَرْجُلُهُمْ مِنْ خِلَافٍ أَوْ يُنْفَوْا مِنَ الأَرْضِ ذَلِكَ لَهُمْ خِزْيٌ فِي الدُّنْيَا وَلَهُمْ فِي الآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ "Allah'a ve resulüne karşı harbedenlerin ve yeryüzünde fesat çıkaranların cezası, öldürülmeleri yahut asılmaları, yahut el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi yahut (bulundukları yerden) sürülmeleridir. Bu onların dünyadaki rüsvaylığıdır. Onlar için ahirette de büyük azap vardır." [el-Mâide 33] Her şeyden önce daha büyük cürüm ise aşağılık siyasî hesaplar uyarınca insanların güvenliğinin tacirliğini yapmaktır.

 

Binaenaleyh devlet, tüm bu olayların arkasında olanları ortaya çıkarmak ve onları ağır bir şekilde sorgulamakla yükümlüdür. Ümmet artık yalanı, eylemlerin tahrik edilmesini ve kanıtsız olarak insanlara yaftalanmasını kabullenmemektedir. Bilakis hakikatin açık ve net bir şekilde insanlara gösterilmesini istemektedir. Şayet devlet, bunu yapmazsa bizzat bu olayları tahrik etmenin arkasında olmakla veya dış odaklarla işbirliği yapmakla veya bu olayların durmasını istememekle itham olunacaktır. Çünkü devlet, bu olayların kızışmasından ve ateşinin yükselmesinden istifade etmektedir. İşte o zaman yer ve gök sakinlerinin razı olacağı gerçek değişim meydana gelinceye kadar çabalarını sürdürmesi için ümmete davetiye çıkarılmış olur ki böylece ümmet, Allah'ın şu kavlini tecelli ettirmek üzere yeryüzünde fesadın başı olan şımarık elebaşlarının fıskından kurtulmuş olur: وَإِذَا أَرَدْنَا أَن نُّهْلِكَ قَرْيَةً أَمَرْنَا مُتْرَفِيهَا فَفَسَقُواْ فِيهَا فَحَقَّ عَلَيْهَا الْقَوْلُ فَدَمَّرْنَاهَا تَدْمِيرًا "Bir ülkeyi helak etmek istediğimizde, o ülkenin zenginlik sebebiyle şımarmış elebaşlarına (iyilikleri) emrederiz; buna rağmen onlar orada kötülük işlerler. Böylece o ülke, helâke müstahak olur. Biz de orayı darmadağın ederiz." [el-İsrâ' 16]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Tunus Vilayeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 71345949 / 21430700
http://www.ht-tunisia.info/ar/
Fax: 71345950
E-Mail: tunis@htmedia.info

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER