Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu

No: SD-BA-2008-RS-TR-0012 H. 16 Cumâde’l Ûlâ 1429
M. Çarşamba, 21 May 2008

- Basın Açıklaması - Allah'tan İttikâ Ediniz, Ey İslâmî Fıkıh Akademisi!

H. 16 Cumâde'l Ûlâ 1429 el-muvâfık M. 21 Mayıs 2008 günü sabahı Hartum'da yayınlanan gazetelerde şöyle bir haber geçti: "İslâmî Fıkıh Akademisi, zarûret halinde kredi için faizli finansa cevâz verdi ve Cumhurbaşkanı'nın Mâli İşlerden Sorumlu Müsteşarı da, Allahu Te'alâ'nın şu kavlini delil getirdi: فَمَنِ اضْطُرَّ فِي مَخْمَصَةٍ غَيْرَ مُتَجَانِفٍ لإثْمٍ فَإِنَّ اللّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ  "Her kim mehmasa halinde, günaha yönelmeksizin, zarurete düşerse (haram yiyeceklerden yiyebilir.) Şüphesiz Allah, Ğafûr'dur, Rahîm'dir." [el-Maide 3]

Şüphesiz Allahu Te'alâ, şu kavlinde faizi, katî bir tahrîm ile haram kılmıştır:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَذَرُواْ مَا بَقِيَ مِنَ الرِّبَا إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ(278) فَإِن لَّمْ تَفْعَلُواْ فَأْذَنُواْ بِحَرْبٍ مِّنَ اللّهِ وَرَسُولِهِ وَإِن تُبْتُمْ فَلَكُمْ رُؤُوسُ أَمْوَالِكُمْ لاَ تَظْلِمُونَ وَلاَ تُظْلَمُونَ "Ey iman edenler! Allah'a ittikâ edin ve ribâdan (faizden) geri kalan (alacaklarınızı) derhâl bırakın, eğer gerçekten mü'minler iseniz! [278] Eğer bunu yapmazsanız Allah ve Rasulü'nden (faizcilere karşı) açılmış bir savaştan haberiniz olsun. Eğer tevbe edip vazgeçerseniz, sermayeniz sizindir; (böylece) ne zulmetmiş, ne de zulmedilmiş olursunuz." [el-Bakara 278-279]

Böylece faizin önündeki kapı kapatılmıştır. Dolayısıyla her kim bu kapıyı açmak isterse, anahtarın, kişilerin hevâsından değil Allah'ın Kitâbı'ndan ve Rasulü [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in Sünneti'nden gelmesi kaçınılmazdır. Bazı kimselerin, zaruret vardır gerekçesi ile haram şeyleri câiz kıldığı "Zarûretler, mahzurları mubâh kılar" kaidesine gelince; şer'î zarûret, helâke ve ölüme götüren mülcî (zorlayıcı) zarurettir ki bu da Allahu Te'alâ'nın şu kavlinde vârit olmuştur:

فَمَنِ اضْطُرَّ غَيْرَ بَاغٍ وَلاَ عَادٍ فَلا إِثْمَ عَلَيْهِ "Her kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına saldırmadan ve haddi aşmadan bir miktar yemesinde günah yoktur." [el-Bakara 173]

Dolayısıyla mahzurları mubah kılan zarûretler böyle olur ki bu; ya şer'î nassta vârit olur, ya da şer'î nass onun aynına veya cinsine muayyen bir delâlet ile delâlet eder. Aklın düşündüğü zaruretlere ise, asla haramın mübah kılındığı zaruretler olarak îtibar edilmez. Cumhurbaşkanı'nın Mâli İşlerden Sorumlu Müsteşarı'nın delîl gösterdiği âyete gelince; müfessirler, bu âyetin yiyecekler, yani mülcî zarûret halinde ölü etinin ve domuz etinin yenmesi gibi haram şeylerin yenmesi hakkında olduğunda ittifak etmişlerdir. Yani bir kimse, helâk olacağından yahut öleceğinden korkup haram bir şeyi yemekten başka çaresiz kalmadığında onu yemesi mubah olur. Âyet bu hususta gâyet açıktır:  فَمَنِ اضْطُرَّ فِي مَخْمَصَةٍ  "Her kim mehmasa halinde zarurete düşerse (haram yiyeceklerden yiyebilir.)" [el-Mâide 3] Âyetteki [مَخْمَصَةٍ]  (mehmasa) kelimesi, açlık ve karnın yiyecekten boş olmasıdır, yani açlıktan midenin kazınmasıdır.

Şu da var ki İslâm'ın devletten koparıldığı, İslâmî Akîde'nin hayatın ve siyâsetin esâsı olmaktan çıkarıldığı, aynen Kâfir Batı'da olduğu gibi, aklen menfaat olduğu vehmedilen şeylerin ölçü haline getirildiği, hatta bazı âlimlerin yöneticileri hoşnut etmek için hevâlarından fetvâlar verdikleri bu zaman dilimi dışında, İslâm tarihi boyunca, zaruret veya başka herhangi bir gerekçeyle haramın mubah kılındığını hiç işitmedik.

Gerçekte bu tür fetvaların maksadı; devletin geçmişte aldığı faizli kredileri eleştiren ve bunun kötü sonuçlarından sakındıran Vatanî Meclis içerisindeki hak sözlere gem vurmak, hatta bu fetvâlar sayesinde ileride alınacak faizli kredilere karşı, Meclis'teki Müslümanların hiçbirini itiraz edemez hale getirmektir.

O halde Allah'tan ittikâ ediniz, kendiniz için de olsa hakkı söyleyiniz, insanlara hakkı açıklayınız ve bile bile onu gizlemeyiniz Ey Fıkıh Akademisi! Vecîbeniz; İslâm esâsına dayalı olmadığı için mevcut nizâmın bozukluğunu beyân etmeniz ve çarpıtmadan, hayatın akışına ve şartlarına göre değiştirmeden, eğip bükmeden, eksiksiz ve tastamam bir şekilde İslâm hükümlerini ihyâ ederek İslâmî hayatı yeniden başlatmak için çalışanların yanında yer alarak uğraş vermeniz, hatta onlara öncülük ederek ilerlemenizdir. Bu da Nebî [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in müjdelediği Nübüvvet Minhâcı üzere Râşidî Hilâfet'in kurulmasıyla mümkündür.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
21 October Street, Imarat al-Vaqf, Ground Floor, East Khartum / Sudan
Telefon: +(249) 0912 24 01 43 – 0912 37 77 07
http://www.hizb-sudan.org/
E-Mail: spokman_sd@dbzmail.com

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER