Geçtiğimiz haftalardan bu yana Sudan’da devam etmekte olan akaryakıt krizi korkunç boyutlara ulaştı. Krizin etkisini, başkent ve diğer büyük şehirlerde görmek mümkün. Kriz, toplu taşıma seferlerini vurdu, araç sahiplerini felç etti. Akaryakıt istasyonları önünde oluşan yüzlerce araba kuyruğu, trafik sıkışıklığına neden oldu. İnsanların sefalet ve sıkıntılarını artırdı. Hayatı felce uğrattı. Buna rağmen hükümet, sapıklığında direniyor. İnsanları krizden krize itiyor. Söylediği yalanı hazmedebiliyor, berbat bir hizmet sunuyor, insanlara adeta zulmediyor!

Oysa bilindiği üzere Sudan, hafif akaryakıt (benzin) tüketiminin yüzde 90’nı kendisi üretiyor. Yaklaşık yüzde 10’nu da ithal ediyor. Dizel tüketiminin (gazolin) yüzde 100’nü ise ithal ediyor. Mutfak gaz tüketiminin büyük oranını da ithal ediyor. ^{[Sudanjem.com]}

Akaryakıt krizi ve Sudan halkının yaşadığı zulüm ve yaşam sıkıntısının nedeni şudur:

1- Sudan halkının yaşadığı buhran, yönetim buhranıdır. Zira Allah’ın Şeriatından başkasıyla yönetiliyoruz. Bundan daha büyük cürüm var mıdır?

2- Hükümet, ülkeyi bizim hakkımızda bir yakınlık ve bir zimmet gözetmeyen Beyaz Saray ve IMF kâfirinden aldığı talimatlar doğrultusunda yönetiyor. Serbest kur politikasını benimsedi, akaryakıt ve diğer ürünlerden sübvansiyonu kaldırdı... Bundan daha çirkin ajanlık var mıdır?

3- Hükümet, İslam akidesi ve Şeriatı temelinde halkın işlerini güden ideolojik politikadan yoksun...

Ey Sudan halkı!

Hastalık belli. Yönetim, ekonomi ve ülke işlerinin idaresinde Allah’ın Şeriatını uygulamamaktır. Daha da kötüsü hükümet, Allah’ın Şeriatını uygulamayacağına dair kâfir Batıya söz verdi. 28 Mart 2018 Çarşamba günkü Et Teyyar gazetesinin aktardığına göre Değişim Hareketi Grubu Başkanvekili, “Ulusal Diyalog kararlarının sözünü ettiği kalıcı anayasa, İslam ya da diğer dini arka plandan yoksun olacaktır.”dedi. Derdin devası da belli. Raşidi Hilafet Devletini kurarak İslam dinini ve Rabbani Şeriatı uygulamaktır. Eylem algoritması, ayın ön dördü kadar nettir. Hedef de bir o kadar bellidir ve herkesçe hissedilebilir. Bu yüzden göreviniz, bilinçli ve kesintisiz bir şekilde yapacağınız çalışma ile İslam akidesine hayat üflemek, Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurmak ve İslami hayatı yeniden başlatmak için fedakârlıkta bulunmaktır. Zira Hilafet, dinin ikamesi demektir, izzet ve hâkimiyettir...

لِمِثْلِ هَذَا فَلْيَعْمَلِ الْعَامِلُونَ“İşte Çalışanları bunun için çalışsın.”^{[Saffat 61]}