Bu günlerde General Rahil Şerif, Hindistan’a yıkıcı ve apaçık tavizler vermek için Navaz Şerif arkasına saklanıyor, sözcüler kullanıyor. Aslında General Rahil de Navaz Şerif gibi aynı kulvardadır. Zira efendileri aynıdır, Amerika’dır. Hindistan Başbakanı Modi ile Navaz Şerif’in Paris’teki İklim zirvesinde yaptıkları görüşmenin ardından Sartaj Aziz yerine Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak atanan Rahil’in sırdaşı Teğmen Nasir Han Janjua, Hint mevkidaşı Doval Ajit ile 6 Aralık’ta Tayland’da bir araya geldi. Görüşmenin ardından yapılan ortak basın açıklamasında “Görüşmede barış, güvenlik, terörizm, Cammu Keşmir, Kontrol Hattı boyunca sükûnet dâhil diğer sorunlar ele alındı” denildi. Müşerref, Amerikan gündemini gerçekleştirmek için “İlk önce Pakistan” sloganıyla yola çıktı. Keyâni, Amerikan çıkarları için “ikili oyun” söylemini kullandı. General Rahil ise Amerikan gündemini devam ettirmek için Navaz Şerif arkasına gizleniyor.

Amerikan gündemi ise Hindistan’a bölgesel üstünlük vermektir. Silahlı kuvvetleri ve Pakistanlı Müslümanlar, Hindistan’ın yükselişini asla kabul etmeyeceği için Pakistan bunun yolunu yapıyor. Terörizm, Cammu Keşmir ve Kontrol Hattı boyunca huzur konusunu ele almak, Hindistan’ın Keşmir işgaline karşı direnen Müslümanları sırtından bıçaklamaktır. Bu süreci Müşerref başlattı, Keyâni yolunu yaptı, şimdi de Rahil bu yapılan yolda yürüyor. Tüm bunlar, Hindistan’a gerekli yardımı sunmak içindir ki Hindistan, ordusunu bölgesel üstünlük kurmaya yönlendirsin. Pakistan korkusu olduğu sürece bu rolü başaramayacak ya da hak edemeyecektir. Hindistan’ın 1965 ve 1971 yılındaki apaçık düşmanlığı yanı sıra istihbarat teşkilatı RAW aracılığıyla Keşmir, Belucistan ve kabile bölgeleri dâhil diğer Müslüman ülkelerdeki saldırganlığına rağmen böyle bir diyalogda yer almak ihanettir.

Askeri ve siyasi liderlik içindeki hainler, bölge halkını Hindistan devletinin insafına bırakacak tehlikeli bir plan üzerinde ilerliyorlar. Sadece İslam dini, ırk veya dini ne olursa olsun bölge halklarının güvenlik ve refahının garantörüdür. Yüzyıllar boyunca atalarımız insanlarla ilişkilerinde Allah Subhânehu ve Teâlâ ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’eitaat ettiler, halkların güvenlerini kazandılar. O derece ki Hintliler, 1857 yılında İngiliz işgaline karşı cihatta Müslümanlara yardım ettiler, İslam’ın yeniden yönetime gelmesini desteklediler. Durum böyleyken peki, dar milliyetçilik ve yozlaşmış Batı liberalizmini körü körüne takip eden, İslam’ı yüceltme hakkımızı inkâr eden Rahil-Navaz rejimini nasıl kabul edebiliriz? Müslümanlar bölgede azınlıkta iken bile atalarımız tüm bölgeye hükmetti. O halde 800 milyonluk Hindistan karşısında yarım milyar Müslüman varken nasıl olur da kendimizi Hindistan’ın egemenliği altına bırakabiliriz?

Hilafet, İslam’ın hâkimiyeti sayesinde bölgeye yeniden refah ve huzur getirmek için bu yönde ciddi adımlar atacaktır. Nübüvvet metodu üzere Hilafet, Pakistan, Afganistan, Bangladeş, Keşmir ve Hindistan içinde Müslüman ağırlıklı bölgeler arasını ayıran mevcut sınırları ortadan kaldırarak İslam uğruna Müslümanların devasa potansiyelini birleştirmek için çalışacaktır. İslam’ın bölgede ve diğer yerlerde hâkim olmasını sağlamak için politik, ekonomik ve askeri tüm yöntemleri ciddiyetle kullanacaktır.

هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَىٰ وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ “O (Allah), müşrikler hoşlanmasalar da (kendi) dinini bütün dinlere üstün kılmak için Rasûlü’nü hidayet ve Hak Din ile gönderendir.” ^{[Tevbe 33]}

Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti, Pakistan silahlı kuvvetleri subaylarına şunu hatırlatır: Siz Hindistan’a çok yakınsınız ve bir gecede en güçlü Müslüman ülke haline gelebilirsiniz. Bu yüzden Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’inmüjdesini yerine getirmek ve Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın Hindistan fatihlerine özel belirlediği büyük ödüle nail olmak için elinizde altın fırsat var.  Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’inNübüvvet metoduna tanık olmak sizin elinizdedir. Nitekim Sevban’dan rivayet edildiğine göre

عِصابتان من أُمّتي أَحْرَزَهُما اللّـهُ من النار عِصابةٌ تغزو الهندَ، وعِصابةٌ تكون مع عيسى ابن مريم عليهما السلام “Benim ümmetimden iki grup vardır ki Allah onları ateşten korumuştur. Savaş için Hindistan’a giden grup ve İsa ibn Meryem ile beraber olan gruptur.” ^{[Ahmed, Nesâi]}

Bu sadece Hilafetin varlığıyla mümkündür. Hilafet, sadece bu bölgede değil, tüm dünyada İslam’ın hâkimiyetini sağlayacak bir dış politika güdecektir. O halde Hilafet Devletinin kurulması için Hizb-ut Tahrir’e daha nusret vermeyecek misiniz? İslam’ın tekrar devlet ve yönetime geri gelmesi için nusret vererek asil Ensar’ın takipçileri olmayı özlemiyor musunuz?