9 Aralık 2015 tarihinde Pakistan ve Afganistan ortaklaşa İslamabad’da “Asya’nın Kalbi” konferansı düzenledi. Bir dizi Güney Asya, Orta Asya, Körfez ve Avrupa ülkeleri yanı sıra Amerika ve Çin de konferansa katıldı. Görünüşe göre bu konferansın amacı, komşu ülkeler ve Amerika’nın çabalarını bir araya getirerek Afganistan’da barışı tesis etmektir. Ancak gerçek amaç, sömürgeci Amerikan varlığını güçlendirmek ve Afganistan’da ona karşı direnişi ortadan kaldırmaktır.

Amerika dâhil sömürgecilerin gittiği her yerin kan gölüne döndüğü ve oradan çıkartılana kadar da sürekli kan aktığı tarihsel bir realitedir. Geçmişte Afganistan Müslümanları, sömürgeci İngilizleri ve Sovyetler Birliği’ni mağlup ettiler, kuduz köpekler gibi onları kaçmaya zorladılar. Yine cesaret ve fedakârlık abidesi sergileyen Afgan Müslümanları, Amerika ve NATO birliklerini Afganistan’ı terk etmeye mecbur ediyorlar. Ancak Amerika, bölgedeki çıkarlarını korumak için Kabil’deki kukla rejimini hayatta tutmak istiyor. Bu amaca ulaşmak için de Amerika, “Asya’nın Kalbi” konferansı gibi araçları kullanarak komşu ülkelerin çabalarını seferber ediyor. Bu yüzden bu hedefi gerçekleştirmek için Pakistan’ın siyasi ve askeri liderlik içindeki hainlerin rolü yeniden dizayn edildi. Hainler, aşiret bölgelerinde Zarbı Azab operasyonu ve ülkenin her yerinde Ulusal Eylem Planı sayesinde samimi Mücahitleri, sözde Afgan barışı için Amerika tarafından tasarlanan siyasi çözümü kabul etmeye zorlamak istiyorlar. Zira Afgan barışı, Asya’nın kalbi Afganistan’da Amerikan varlığını güçlendirmek anlamına gelir.

Amerikan varlığı, Asya’nın kalbi Afganistan’ın kalbine saplanmış bir hançer gibidir. Saplanan o hançer çıkarılmadıkça da tüm bölge acı çekecek ve şuan olduğu gibi kan dökülmeye devam edecektir. Kuşkusuz Pakistan ve Afganistan’ın ortak düşmanı Amerika’dır. Bu yüzden Pakistan ordusu, Afgan Ulusal Ordusu ve tüm samimi mücahitler, Amerika’yı bölgeden tekmelemek ve bölgeye barış geri getirmek için çabalarını birleştirmek zorundadır. Ancak Pakistan ve Afganistan liderliği içinde hainler var olduğu sürece ne bu amaç gerçekleşebilir ne de bu iki ülke Müslüman topraklara ilhak edilebilir. Bu nedenle Nübüvvet metodu üzere Hilâfeti kurmak için Hizb-ut Tahrir’e nusret vermek Pakistan silahlı kuvvetleri içindeki samimi subaylara farzdır. O zaman Halife, Asya’nın kalbinden Amerikan varlığını temizlemek için Müslüman orduları ve mücahitleri bir araya getirecektir.

وَقَاتِلُوهُمْ حَتَّىٰ لاَ تَكُونَ فِتْنَةٌ وَيَكُونَ ٱلدِّينُ للَّهِ

“Fitne tamamen yok edilinceye ve din (kulluk) de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın.” ^{[Bakara 193]}