Hilafet savunucusu Mühendis Saham Kamer’in ailesi, avukatı ile birlikte Karaçi Basın Kulübü’nde bir basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısının amacı, Saham Kamer’in tutuklamasıyla ilgili Rahil-Navaz rejiminin ortaya attığı yalanlara bir yanıt vermekti.

Saham Kamer’in avukatı yaptığı açıklamada, Kamer, ofisine giderken rejimin istihbarat teşkilatı tarafından 27 Ekim 2015’de kaçırıldı. Aynı gün Kamer’in kaçırıldığına dair Nazimabad Polis karakoluna bir dilekçe sunuldu. Kurye aracılığıyla dilekçenin bir kopyası Sind yüksek mahkeme başyargıcına, DG polisine, DG CTD ve Başbakana gönderildi. Bir kaç gün sonra nerede olduğu bilinmeyince de Sind yüksek mahkemesine 6847/15 nolu bir dilekçe sunuldu. İlgili makamlara da 12 Kasım 2015’de gerekli bildirimler yapıldı diye konuştu.

Devamla Mühendis Saham Kamer’in avukatı, aynı yerde 12 Kasım’da bir basın toplantısı düzenlendi. Saham Kamer’in kaçırılması ile ilgili gerçekler yetkililere iletildi. Ertesi gün de gazetelerde yayımlandı. Şaşırtıcıdır ki Saham Kamer, tam bir ay sonra 28 Kasım tarihinde sahte bir tutuklama iddiasıyla basına yansıdı. Terörle mücadele mahkemesi tarafından doksan gün tutuklu kalmasına hükmedildi. 7599/15 nolu ayrı bir anayasal dilekçe sunuldu. 18 Aralık 2015’de Saham Kamer dinlenecek şeklinde konuştu.

Avukat, Mühendis Saham Kamer’in ailesinin bu basın toplantısı aracılığıyla bir mesaj vermek istediğini söyledi. Allah Subhânehu ve Teâlâ adına kurulan bir ülkede Rabbimiz Allah dedikleri için masum Müslümanların hayatları ile oynanmamalıdır. Bu nedenle Kamer’in ailesi, bariz yalan üzerine kurulu bu tutuklama emrinin geri çekilmesini ve Saham Kamer’in derhal serbest bırakılmasını talep etti.

Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti şunu açıkça belirtmek ister ki Rahil-Navaz rejiminin yalanları, suçlama ve baskıları Hilafetin kurulmasını durduramayacaktır. Çünkü Hilafet, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın bir vaadi ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’inbir müjdesidir. Bu gerçeği bildiği halde rejim, davranışını değiştirmiyor. Bu yüzden rejim, kesinlikle duyularını yitirmiştir. Çünkü aklı başında biri Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın vaadini ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’inmüjdesini önleme gayretine girmez. Rahil-Navaz rejimi ne yaparsa yapsın, bu asil ümmetin evlatları Allah Subhânehu ve Teâlâ ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in vaadinin gerçekleşeceğine sonsuz inanıyor. Onlar, bu vaadi gerçekleştirmek için her şeyi feda etmeye devam edecektir. Çünkü dünya ve ahiretin kurtuluşu, Allah Subhânehu ve Teâlâ ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’eitaatte yatıyor.

إِنَّا لَنَنصُرُ رُسُلَنَا وَٱلَّذِينَ آمَنُواْ فِى ٱلْحَيَاةِ ٱلدُّنْيَا وَيَوْمَ يَقُومُ ٱلأَشْهَادُ

“Şüphesiz peygamberlerimize ve iman edenlere, hem dünya hayatında, hem şahitlerin şahitlik edecekleri günde yardım ederiz.” ^{[Ğafir 51]}