27 Kasım 2015 Cuma günü, yerel Pakistan televizyonu, Terörle Mücadele Dairesinin [CTD] Hizb-ut Tahrir’in sözde Karaçi sorumlusu Saham Kamer’i Karaçi’nin Gülşah e İkbal bölgesinde gözaltına aldığını, ayrıca daha önce de terörle mücadele ekibi ve istihbarat teşkilatının ortak operasyonuyla Hizbin yedi üyesinin gözaltına alındığını bildirdi. CTD operasyon sorumlusu Osman Bajwa, yaptığı açıklamada, Saham Kamer’in “Önemli eğitim kurumları ve diğer önemli kuruluşlarda çalışanları ülke yasaları ve yönetim modeline karşı kışkırttığını.” söyledi.

Saham, bir ay önce 27 Ekim’de kaçırıldı ve o zamandan beri de hükümetin vicdansız ajanslarının zindanlarında yatmaktadır. Elhamdülillah biz kardeşimiz Saham’ın tutuklu olduğunu söylemekten gurur duyuyoruz. Zira bu ajanlar, ümmetin samimi evlatlarını kaçırarak gözlerden uzak tutuyorlar. Hizb-ut Tahrir / Pakistan Sözcüsü Naveed Butt, bu ajanlar tarafından üç buçuk yıl önce kaçırıldı. Ancak ajanlar, onun kaçırılmasını hâlâ itiraf etmiş değil. Mahkeme huzurunda kaç kez yalan yere yemin ettiler. Hal böyleyken bu orman yasalarına karşı kışkırtmak suç mu? Ya da Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın sadık kullarına suçlu muamelesi yapan böyle bir yönetim modeline karşı insanları kışkırtmak suç mu? Eğer hükümet, bir an için olsun duyularına göre hareket etse, baskıcı politikalarının, adaletsizliği sindiremeyen bazı hayal kırıklığına uğramış insanları misilleme eylemlerine sevk ettiğini fark ederdi. Rahil-Navaz rejiminin kendisi bile böyle kışkırtıcı misilleme eylemlerinden sorumludur. Hükümet ve onun yasaları adaletsiz olduğu için insanlar hükümete karşı kolayca kışkırtılabilmektedir. Hükümetin zorba ajanları da Pakistan’ı başarısız bir devlete dönüştürdüler. Ayrıca adaletli davranması gerekirken rejim, İslam’a ve Müslümanlara zulmetmek için Batının haçlı politikalarını uyguluyor. Amerikan eylem planı olan Ulusal Eylem Planı’nın yürürlüğe girmesinden itibaren rejim, hem Hizb-ut Tahrir gibi ümmetin kalkınması için çalışan politikacılara, hem de cihat edenlere zulmetmektedir. 

Hem de öyle bir zamanda ki Müslümanlar, dünyanın her tarafında öldürülüyor. Çin ateistleri Doğu Türkistan Müslümanlarını, Ruslar, Suriyeli Müslümanları, Yahudiler, mübarek Filistin Müslümanlarını katlediyor. Budistler, Burma Müslümanlarını diri diri yakıyorlar. Hindu müşrikleri, Keşmirli Müslümanları boğazlıyor ve Hindistan’ın her tarafında onlara zulmediyor. Amerikalılar, Afganistan ve Irak’ta, dahası günahkâr ellerinin eriştiği her yerde Müslümanlara karşı katliam işliyorlar. Bunların hiçbiri Rahil-Navaz rejimi tarafından “suç” olarak görülmüyor. Çünkü Müslümanlar katlediliyor. Bunun yerine hükümet, Hilafetin kurulması için çalışan Hizb-ut Tahrir’in samimi bir üyesini tutuklamayı “büyük bir zafer olarak” lanse ediyor. Gerçekten de Hilafetin kuruluşu Amerikalılar, Yahudiler, Hindular, Budistler ve Çinlilere karşı büyük bir zafer olacaktır! Rejimlerin aşağılık duruşu ile ilgili olarak biz, onlara Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’inşu hadisini hatırlatırız:

إِنَّ مِمَّا أَدْرَكَ النَّاسُ مِنْ كَلَامِ النُّبُوَّةِ إِذَا لَمْ تَسْتَحْيِ فَاصْنَعْ مَا شِئْت“İnsanlara ulaşan peygamber sözleri arasında, “Utanmazsan dilediği yap” da var.” ^[Buhari]

Ey Müslümanlar! Ey özellikle güç ve kuvvet ehli! Hükümet, çöküş ve başarısızlık çukurunda debelenmektedir. İşlemediği büyük günah, ihlal etmediği bir kutsallık kalmadı. İslam ve onun yönetimi sistemini duvara vurdu. Pakistan yanı sıra yakın ve uzak bölgelerdeki Müslümanları kaderlerine terk etti. Onlar için en ufak bir şey yapmadı. Aksine Allah korusun cami minarelerinin üzerine haçlar dikti Bu sefil durum, hepinizden, rejimin kökünü kazımak ve onun yerine Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini koymak için çalışmayı gerektirir. Bunu ölüm kalım meselesi yapmayı, uğrunda mal ve hayatımızı feda etmeyi talep eder. Bunun için sizi Hizb-ut Tahrir ile omuz omuza durmaya ve ona nusret vermeye davet ediyoruz. Ta ki Allah Subhânehu ve Teâlâ hakkı ortaya çıkarsın ve batılı da yok etsin. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

خِيَارُ أَئِمَّتِكُمْ الَّذِينَ تُحِبُّونَهُمْ وَيُحِبُّونَكُمْ، وَيُصَلُّونَ عَلَيْكُمْ وَتُصَلُّونَ عَلَيْهِمْ، وَشِرَارُ أَئِمَّتِكُمْ الَّذِينَ تُبْغِضُونَهُمْ وَيُبْغِضُونَكُمْ، وَتَلْعَنُونَهُمْ وَيَلْعَنُونَكُمْ“Sizin hayırlı imamlarınız şunlardır: Siz onları seversiniz onlar da sizi severler. Siz onlar için dua edersiniz, onlar da sizin için dua ederler. Şerli imamlarınız ise sizden nefret ederler siz de onlardan nefret edersiniz, siz onlara lanet edersiniz onlar da size lanet ederler.” ^[Müslim]