Çarşamba, 25 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/27
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
Medya Bürosu

No: PK-BA-2009-RS-TR-0018 H. 22 Cumâde’l Ûlâ 1430
M. Pazar, 17 May 2009

- Basın Açıklaması- Hükümet, Hizb-ut Tahrir'in Svat'taki Amerikan Savaşını Durdurmak İçin Yürüttüğü Kampanyayı Boş Çıkarmak Amacıyla Attığı Adımlar Çerçevesinde Lahor ve Karaçi'de Hizb'in Beş Aktivistini Tutukladı

Pakistan'ın "Demokratik" Hükümeti, Hizb-ut Tahrir'in beş üyesini tutukladı ve masum vatandaşların başlarına yağan lavları durdurmak için Svat Vadisi bölgesinde vekâleten yürütülen Amerikan savaşının hakikati noktasında insanları bilinçlendirmeye dönük çalışmaları yüzünden onlara terör ve büyük bir hıyanet suçlamasında bulundu.

14 Mayıs'ta Pakistanlı yetkililer, Hizb-ut Tahrir'in şebâbından Şezad Kerîm ve Abdullah Arafat'ı Lahor'daki bir çarşıda güpegündüz insanların gözü önünde tutukladılar ve polis birimleri oradaki bir merkeze götürdüler. Yürürlükte olan yasal normlarına göre tutuklama dosyası açmak yerine onları, polis merkezinde kendilerini temsil eden avukatları bulunmasına rağmen gizli istihbarat birimlerine teslim ettiler. Ertesi gün onları mahkemeye çıkarmak yerine taciz ve ölümle tehdit ettiler. Polise bu iki kişinin durumu sorulduğunda şehirdeki polis birimi, iki şebabın tutuklandığını inkar etti. Nihayet polis birimi, bu iki şebabı 16 Mayıs günü terörizmle mücadele mahkemesine sevk etti ve ek soruşturma için gözaltı süreleri yedi gün uzatıldı. Şimdi sözde "Bağımsız Yargıya" sorarız: Yüksek öğretim, yüksek itibar sahibi birer davet taşıyıcısı olan bu iki şebabı polisin gözaltına almasının maksadı nedir? Hırsızlık veya silahlı soygun ve cinayet suçlamasıyla mı tutuklandılar?!

Bu iki şebabın her türlü fiziksel tacize maruz kalması noktasında Hükümeti uyarıyoruz. Zira bu husustaki tüm sorumluluğu Hükümete yükleyeceğiz.

Bunun yanı sıra polis, 16 Mayıs Cumartesi günü, Karaçi şehrindeki bir çarşıda Hizb-ut Tahrir şebâbından Arslan Kamer, Şefaat Alî Hân ve Ömer Hân'ın olduğu üç kişiyi daha tutukladı. Polis, bir kez daha şiddet eylemlerinden uzak yüksek itibar sahibi olmakla tanınan kültürlü bu üç şebâba büyük bir hıyanet suçlamasında bulundu. Çünkü onlar, Svat'taki vahşî katliama karşı hak sözü söylemek için seslerini yükseltmişlerdir.

O halde Pervez Müşerref'in diktatör hükümeti ile Demokratik Pakistan Halk Partisi ve Pakistan Müslüman Birliği Partisi Hükümeti arasında ne fark vardır? Bu fark, bu Hükümet'in iddia ettiği hoşgörü ve ifade özgürlüğü müdür? İslâm'a ve Müslümanlara yönelik her türlü saldırıya sık sık "ifade özgürlüğünü" gerekçe gösteren bu Hükümet ile şiddeti kaldırıp atmasıyla tanınan siyasî bir hizip olan Hizb-ut Tahrir'e karşı şiddet kullanan ve ona terörizm ile büyük bir hıyanet gibi mesnetsiz bir suçlamada bulunan aynı Hükümetin ta kendisidir.

Herkes şunun farkındadır ki sömürgeci kâfir, diktatör ve demokratik olmak üzere peş peşe gelen Hükümetler yoluyla kapitalizm nizamını tatbik etmekte ve İslâm'ın tatbik edilmesi için çalışan tüm muhlis siyasî partileri yasaklamak için bu Hükümetleri kullanmaktadır. Nitekim Hizb-ut Tahrir'in üç küsur yıl önce Hükümetin Hizb'i yasaklaması kararına karşı Yüksek Mahkeme'de açtığı dava bugüne kadar rafa kaldırılmıştır. Dürüst ve bağımsız olduğunu iddia etmesine rağmen yargı, bunu kesin bir karara bağlamayı istememektedir. İşte o zamandan bu yana Hükümet'in istediği herhangi bir mahkemede Hizb-ut Tahrir'in bir terör örgütü olduğunu ispat edemeyeceğinin farkında olmasından dolayı dava ertelenmektedir.

Sorumluluğumuz gereği Hükümet'e deriz ki Hizb'in faaliyetini engellemek için izleyeceği her türlü yöntem başarısızlığa mahkûm olacak ve onlar için en hayırlı olanı Allah'ın fazlı sayesinde tamamı ağır bir yenilgiye uğrayan Arap Hükümetleri ile Orta Asya Hükümetlerinin Hizb'e karşı kalkıştığı girişimlerden ibret almalarıdır. Zira bu düşmanca girişimlere ve zalimce uygulamalara rağmen Hizb-ut Tahrir, dünyanın en büyük İslâmî siyasî Hizbi olmayı başarmış ve halen Hilâfet Devleti'ni kurmak için kırktan fazla ülkede çalışmaktadır.

Hizb, Hükümete yönelik şu söylemini yineler ki o, şebâbını tutuklayarak ve onu yasaklayarak siyasî faaliyetlerini yapmasını asla engelleyemeyecektir. Muhakkak ki Rasulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in Hilâfetin geri geleceği hakkındaki müjdesi kesinlikle tecelli edecek ve gerçekleşecektir, Hizb-ut Tahrir'in şebâbı, onu tüm çıplaklığıyla görmektedir.

 

Nâvid Butt

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir

Resmi Sözcüsü
Pakistan Vilâyeti

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
P.O. Box 1924, Lahore / Pakistan
Telefon: +(92) 345–428–7323 / +(92) 333–561–3813
https://bit.ly/3hNz70q
Fax: +(92) 21–520–6479
E-Mail: spokesman@hizb-ut-tahrir.com.pk

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER