Dün (6 Haziran 2017) Kuala Lumpur yüksek mahkemesi, yasal olmak için başvuruda bulunan Hizb- ut Tahrir / Malezya’nın bu başvurusunu reddeden İçişleri Bakanı kararına yaptığı itirazı reddetti. Mahkeme, Hizbin başvurusunu reddeden bakanın kararının yerinde olduğuna ve kanunlar gereğince hareket edildiğine karar verdi. Hizb-ut Tahrir / Malezya avukatı tarafından sunulan bütün delilleri reddeden yargıç Datin Azizah Nawawi, bakan lehine karar verdi. Yargıç ayrıca Hizb-ut Tahrir / Malezya’ya bakanın 10.000 RM tutarındaki mahkeme masraflarını ödemesine emretti.

Biz, kararı sürpriz bulmadık. Çünkü beklediğimiz bir karardı. Eğer İçişleri Bakanına karşı dava açmışsanız, ne bekliyordunuz ki? Biz, mahkemeye insan hakları ve adalet taraftarı demokrasi sevdalıları tarafından reddedilen haklarımızı arama kastıyla başvurduk. Mahkemenin verdiği bu karar, adalet ve insan hakları sevgisinin içi boş slogan olduğunun en bariz kanıtıdır. Hizb-ut Tahrir / Malezya’nın başvurusunu İçişleri Bakanı şu gerekçelerle reddetti: “Büyük olasılıkla Hizb-ut Tahrir / Malezya bu yasallığını barış, refah, güvenlik, kamu düzeni, birlik ve ahlakı ihlal eden ya da bağdaşmayan amaçlar için kullanacak. Selangor İslam Dini Departmanının verdiği bilgiye göre Ocak 2014 yılında toplanan Selangor Fetva Kurulu, Hizb-ut Tahrir inanç ve öğretilerinin Ehli Sünnet vel Cemaat’in gerçek İslam öğretilerine zıt ve onlardan sapma olduğuna hükmetti.”

Bakanın, “Büyük olasılıkla Hizb-ut Tahrir / Malezya, bu yasallığını barış, refah, güvenlik, kamu düzeni, birlik ve ahlakı ihlal eden ya da bağdaşmayan amaçlar için kullanacak.”argümanını gerekçe göstererek başvurunun reddedilmesi oldukça gariptir. Zira 1990’ların sonlarından şuana değin Malezya’da faal olan Hizb-ut Tahrir,  bakanın iddia ettiği gibi asla olmamıştır. Bakan ve Malezya Royal Polisi (RMP) bu gerçeğin farkında. “Büyük olasılıkla kullanılacak”argümanı da aslında çok saçmadır. Çünkü kanıt ve delile değil, tahmin veya önyargıları dayanmaktadır! Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in metodunu takip eden ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet yoluyla Allah’ın kanunlarını uygulama çabasında olan Hizb-ut Tahrir nasıl böyle bir suçla itham edilebilir ki? Hizb-ut Tahrir, sadece Malezya’da değil, dünyanın her yerinde entelektüel, siyasi ve barışçıl bir çalışma yürütmektedir ve bunu da bizzat yayın ve medyasında dile getirmektedir. Bu nedenle İçişleri Bakanının Hizb-ut Tahrir / Malezya’nın başvurusunu reddetme gerekçesi tamamen spekülatiftir ve bakan kendi gölgesinden bile korkmaktadır! Dolayısıyla bilge bir insan, gerçeğe aykırı spekülatif nedenlerle Hizb-ut Tahrir / Malezya’nın başvurusunu reddeder mi hiç?

Sayın bakan! soruyoruz, kararınızda Hizb-ut Tahrir’e karşı iftira, yalan, karalama ve çarpıtma ile dolu Selangor Kurulunun fetvasını niye baz alıyorsunuz? Bu konuda bize gelerek neden açıklama isteme zahmetinde bulunmadınız? Allah Subhânehu ve Teâlâ, tüm Müslümanlara böyle yapmalarını emretmedi mi?

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ جَاءَكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَإٍ فَتَبَيَّنُوا أَنْ تُصِيبُوا قَوْمًا بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحُوا عَلَى مَا فَعَلْتُمْ نَادِمِينَ  “Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.” ^{[Hucurat 6]}

Ey İçişleri Bakanı! Kendinizi her zaman İslam profili ile ön plan çıkardınız. İslam öğretilerini pratiğe dökmeden sadece İslam profili ile mi anılmak istiyorsunuz? Lanse etmek istediğin imaj yanı sıra hadi gerçekten İslam öğretilerine bağlı bir bakan olduğunu göster. Buyur bize gel ya da bizi davet et ki “Hizb-ut Tahrir inanç ve öğretilerinin”Ehli Sünnet Vel Cemaat öğretilerine aykırı olup olmadığı konusunda bir münazara yapalım. Münazara sonrası dilediğiniz gibi karar verebilirsiniz. Böyle yapmak, atılan en ideal adım olacaktır. Sadece tek taraflı dinleyip bilginin doğruluğunu araştırmaksızın karara varmak değil.

Sayın bakan! Niye çifte standart uyguladığınızı da sormak istiyoruz? Parti Pribumi Bersatu Malezya (Bersatu), Parti Amanah Negara (Amanah) ve Parti Ikatan Bangsa Malezya (Ikatan) gibi diğer partilerin başvurusunu niye kolayca kabul ettiniz? Hatta ideolojisi (sosyalizm) hükümete ters Parti Sosialis Malezya’nın başvurusu bile kabul edilebilir! Hal böyleyken İslam partisi Hizb-ut Tahrir / Malezya’nın başvurusu neden dört kez reddedildi? Bununla birlikte yine hatırlatmak isteriz ki Hizb-ut Tahrir’in, İslami hayatı yeniden başlatma ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurma çalışması, başvurumuzun kabul edilip edilmemesine bağlı değildir. Başvurumuzun mahkeme tarafından reddedilmesi, yanlış yolda olduğumuz anlamına gelmez. Aynı şekilde bakanın zafer elde etmesi de doğru yolda veya doğru olduğu anlamına gelmez. Gerçekten de yanlış ve doğru Kuran ve Sünnet ile ölçülür, mahkemenin kararıyla değil. Bakan, Kuran ve Sünnete karşı gelmeyi zafer olarak mı algılıyor?

Şunu açıkça belirtmek isteriz ki mahkemenin başvurumuzu ret kararı, Hizb-ut Tahrir’in davasına hiçbir etkisi olmayacaktır Davetimiz, İnşaAllah, aynen devam edecek, hatta daha da ivme kazanacaktır. Mahkemenin bu kararı, Malezya’daki mevcut laik sistemin en kısa sürede herkes için adaleti sağlayacak İslam sistemi ile değiştirmek gerektiğine dair bize daha da ilham veriyor, azim ve inancımızı artırıyor. Oruç ve namaz gibi şüphesiz davet de farzdır. Bu farzı yerine getirmek için kimseden izin alacak değiliz. Çünkü (aslında) davet yapma, oruç tutma ve namaz kılma iznini vermek Allah’a mahsustur. Biz, bu davetin önündeki handikaplar arttığı zaman zaferin çok yakın olduğuna inanıyoruz. Bu dava için çalışanlara gerçekten müjdeler olsun, ona engeller çıkaranlara da yazıklar olsun. Kuşkusuz Allah en iyisini bilendir.